Hasan Ebu Talib
TT

Refah sınırının aşılması ile anlaşmanın ihlali arasında Mısır

İki veya daha fazla sıradan Mısırlı arasındaki herhangi bir diyalogda Refah sözcüğü geçtiğinde, insanın hangi anlamın kastedildiğini belirlemekte kafası karışıyor, çünkü Refah yalnızca iki komşu ülke arasındaki bir yer veya sınır kapısı değil. Gazze Şeridi'ndeki Filistinliler için ana insani yardım girişi noktalarından biri ve onların dış dünya ile iletişim kurabilecekleri tek pencere. Aynı zamanda bir kısmı işgal altındaki Gazze'de, bir kısmı da Mısır topraklarında bulunan aynı adı taşıyan bir şehir. İsrail'in geçen yılın 7 Ekimi’nden bu yana Gazze Şeridi'nin tamamına yönelik saldırısının sonuçlarına göre Gazze Şeridi'ndeki kardeşleri ile karşılaştırıldığında nispeten güvenli olan şehir artık öyle değil. Yakın bir zamana kadar nispeten güvenli olması, kuzeyden ve merkezden 1 milyon yerinden edilmiş insanın buraya sığınmasına neden oldu ve burayı hayatta kalmayı destekleyecek kaynaklara sahip olmayan en büyük açık sığınağa dönüştürdü.  Burası aynı zamanda yalnızca savaşçıların, Filistinli örgütlerin en önemli liderlerinin ve onların dayanak noktası Hamas'ın son sığınağı da değil.

Refah, tüm bunların yanı sıra bir hafta önce ilk aşamaları başlayan ve işgal ordusunun Philadelphia (Selahaddin) Koridoru olarak bilinen Güney Gazze Şeridi'nin önemli bir bölümünün kontrolünü ele geçirmesine yol açan İsrail kara operasyonudur. Mısır ile Gazze Şeridi sınırlarını ayıran Philadelphia Koridoru, İsrail’in 2005 yılında Gazze Şeridi'nden tek taraflı çekilme kararı sonrasında, o dönemde varılan ama artık hiçbir anlamı kalmayan bir Mısır-İsrail-Filistin anlaşmasına göre yönetiliyordu. Anlaşmanın bir anlamı kalmadı çünkü İsrail savaş hükümeti, Refah şehrine bir kara operasyonu, direniş savaşçılarının son dört tugayının ortadan kaldırılması ve geri kalan rehinelerin kurtarılması yoluyla zafer için gerekli şartların tamamlanması olarak tanımladığı politikasında diretiyor.

Önemli olan Refah sözcüğünün bu iç içe geçmiş anlamlarının tüm Mısırlıları şunları sorgulamaya itmesidir; Mısır-İsrail barış anlaşmasının faydası nedir?  İsrail'in, Refah Sınır Kapısı ve Philadelphia Koridoru’nun bir kısmını işgal etmesi, bu anlaşmanın Mısır'ın uygun adımı atmasını gerektiren bir ihlali anlamına mı geliyor? Peki, nedir bu uygun adım? Resmi olarak ne yapılması gerektiğinin belirlenmesinde karşıt eğilimleri gün yüzüne çıkaran en büyük ikilem burada ortaya çıkıyor. Bu noktada adlarının açıklanmasını istemeyen resmi kaynakların, Mısır'ın tüm senaryolara hazırlıklı olduğunu vurguladığına dikkatleri çekelim. İnsan bundan söz konusu senaryoların askeri ve güvenlik senaryolarının yanı sıra, zaten hiç durmayan ve asıl amacı sınırları herhangi bir ihlale karşı korumak olan diplomatik hareketlilik olduğunu anlıyor.

Sınır ihlali kavramı, uygulamada açık ve nettir. Örneğin, taraflardan biri açık saldırganlığın başlangıcı olarak bir bölgeyi işgal etmek amacıyla sınır çizgisini zor kullanarak geçtiğinde, saldırıya uğrayan tarafın savunma önlemleri alması ve saldırıya karşılık vermesi gerekiyor. Bu durumda anlaşma otomatik olarak geçersiz oluyor. Mısır- Gazze sınırında ise henüz böyle bir sahne yaşanmadı fakat birçok kişi bu tür bir sahnenin yaşanabileceğini hesaba katıyor. Bu noktada, anlaşmanın ihlal edilmesi kavramı ile ilgili bir çekişme yaşanıyor. İşgal ordusuna ait bazı askeri araçların Philadelphia Koridoru’nun bir kısmında dolaşmalarından sonra bir grup analist ve medya mensubu, sınır ihlalinin pratikte meydana geldiğini ve kararlı bir karşılık gerektirdiğini ısrarla ifade ediyorlar. Nitekim işgal ordusunun propaganda amaçlı yayınladığı kısa ama çarpıcı bir videoda, araçlardan biri Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafının derinliklerine kadar ilerliyor ve benzeri görülmemiş boyutta bir işgal bayrağını dikiyor. Herkes bunu, işgalin sınır kapısı üzerindeki kontrolünün teyidi ve daha önce Hamas hareketinin hâkim olduğu Filistin Sivil Yönetimi'nin kontrolüne son verildiği anlamına gelen bir mesaj olarak algıladı. Ancak anlaşmanın ne kadar ihlal edildiğinin belirlenmesi hukuki açıdan belirsizliğini koruyor. Zira Gazze Şeridi'nin tamamı işgal altındaki bir bölge, işgal ordusunun araçlarının çeşitli bölgelerinde dolaşması, her ne kadar içerdiği çeşitli tehlikeler nedeniyle rahatsız edici ve reddedilen bir şey olsa da sahadaki durum bu. Dolayısıyla bunun Gazze Şeridi'nin güneyine kadar yayılması, kaçınılmaz bir sonuç ve bu nedenle, doğrudan düşmanca eylemlere dönüşebilecek bazı riskler taşısa bile, anlaşma şartlarına yönelik doğrudan bir ihlali temsil etmiyor.

Taraflardan biri bazen anlaşmada belirlenen bazı şeyleri ihlal edebilir. Mesela belirli zamanlarda belirli prosedürlere uyulmayabilir. Yahut Sina'da coğrafi sınırları belirlenmiş bölgelerde ve sınırın İsrail tarafında "D" olarak adlandırılan bölgede, kuvvetlerin sayısında ve niteliğinde değişiklik yapılabilir. Her tarafın bu ihlalleri denetleyen bir organı bulunuyor ve bu amaçla yapılan toplantılarda derhal çözüme kavuşturulması amacıyla ihlaller raporlanıyor. Sınır hattına bitişik C Bölgesi'nde, 10 yıl önce Kuzey Sina'ya yayılan tekfirci örgütler ile mücadele etmek için Mısır kuvvetlerinin sayısı ve silahı konusunda mutabakata varılan bir düzenleme yapıldığı biliniyor. Bu düzenleme örgütlerin yenilgiye uğratılmasına yardımcı olmuştu.

Burada öngörülen, Mısır denetim organının Philadelphia Koridoru’undaki silah ve araçların niteliğini ve sayısını, İsrail askerlerinin sayısını ve bunların anlaşmanın eklerinde belirtilenleri ihlal edip etmediğini analiz ettiği ve bu ihlali durdurmak için de yine anlaşmada öngörülen icraatlarda bulunduğudur.

Mısır'ın bu bağlamda attığı son adım, Refah Sınır Kapısı’nın işletilmesi konusunda işgal yetkilileriyle herhangi bir anlaşmayı reddetmek oldu; zira böyle bir adım, sınır kapısı ve çevresinin işgalinin meşruiyetinin doğrudan tanınması, yeni gerçekliğin kabulü anlamına gelecektir. Mısır'ın en önemli hedeflerinden birinin, ertesi gün, yani saldırganlığın sona ermesinden ve iki taraf arasındaki rehine takasından sonra Gazze’nin yönetiminde Filistin Otoritesi’nin önemli bir role sahip olması olduğuna inanılıyor. Mısır'ın kararı, kelimenin tam anlamı ile bir egemenlik kararıdır ve ilgililere iletilmiştir. Mısır'ın bu tutumunun siyasi anlamı, Mısır'ın İsrail saldırganlığına yönelik politikasının temel taşını temsil eden iki hedefe kadar uzanıyor; Filistinlilerin zorla yerinden edilerek Mısır topraklarına doğru itilmelerini önlemek, ikincisi, Filistin davasının sağcı İsrail planlarına göre tasfiye edilmesini kesin bir şekilde reddetmek.

Pratik açıdan bakıldığında, İsrail’de savaş seçkinlerinin iddiaları ne olursa olsun, İsrail işgal ordusunun sınır kapısının Filistin tarafı üzerindeki kontrolünün devam etmesi ve batıda şehre doğru genişlemesi iki yönlü bir ikileme yol açacaktır. Bunlardan ilki, yardım konvoylarının durmasıdır, çünkü sınır kapısı herhangi bir şekilde tırların geçebileceği güvenli bir alan olmaktan çıkıp bir askeri operasyon alanına dönüştü. Buna ilave olarak, bölgenin İsrail tanklarının bombardımanına maruz kaldığı ve direniş savaşçılarıyla sürekli çatışmaların yaşandığı bir dönemde yardımlar girse bile, dağıtımını kim organize edecek? Bunun sonucu da Gazze Şeridi halkı için daha fazla acıdır. İkinci yön, Refah şehrinin ve batıdan denize uzanan koridorun yerle bir edilmesinin yanı sıra İsrail'in, önerilen üç aşamalı ateşkeste tüm koşullarını kabul etmeleri için müzakereciler üzerinde kullandığı son baskı aracını da kaybetmesidir.