Heritage Foundation’ın Proje 2025, Liderlik Tezkereleri: Muhafazakâr Vaat kitapçığı ile Trump’ın iç ve dış politikası arasında bir bağ olmalı.
Yaklaşık bin sayfa olan kitapçığı tekrar gözden geçirdim. Başkan Donald Trump'a başkanlık kampanyası sırasında bu konu sorulduğunda, kitapçıktan haberi olduğunu ama kendisine ait olmadığını söylemişti. Ancak politikaları ile arasında birçok benzerlik var ve kitapçık Heritage Foundation tarafından ortaya konan muhafazakâr bir manifestoya benziyor. Bu, Trump'ın dünyayı hareketlerinin, kararlarının, atamalarının ve üzerinde çalıştığı büyük değişimlerin hızıyla nasıl şaşırttığını açıklıyor olabilir.
Başkanlığı devraldığı günden bu yana dağları yerinden oynatıyor, dünyayı değiştirmeyi, eski düzeni yıkmayı ve alternatifini inşa etmeyi önceden planlamış ve bu konudaki niyeti açık. Politikası Avrupa ile Atlantik ittifakından çekilmek, Almanya ve İngiltere gibi müttefik ülkelerde iktidara gelecek yeni siyasi güçlere kucak açmak, Rusya gibi rakipler ile dünya çapında nüfuz ve çıkarları paylaşmak, demokrasi ve özgürlükleri dayatmak gibi onlarca yıldır Amerikan dış politikasını yönlendiren kavramlara karşı devrim yapmak, içeride sosyal ve çevre koruma yasalarından vazgeçmek yönünde. Bu, değişim projesinin sistematik, kurumsal ve kapsamlı olduğu, hatta görev süresinin bitiminden sonra da devam edebileceği anlamına geliyor.
Bu değişiklik, Amerikalıların çoğunun büyüyen açığı ve kamu borcunu çözmek, milyonlarca kaçak göçmenin istilasını durdurmak ve Çin gibi rakiplerle yüzleşmek için güçlü bir lidere ihtiyaçları oldukları duygusunu yansıtıyor. Bu nedenler, başkanlık öncesinde hiçbir zaman siyaset ile uğraşmamış, bir partiye mensup olmayan ve iki kez zafer kazanarak herkesi şaşırtan Trump'ın yükselişine yol açtı. Nitekim ona başkanlığı kazandıran partisi değil, başkanlığı Cumhuriyetçi Parti'ye kazandıran odur.
Venezuela Devlet Başkanı, Trump'ın dünya imparatoru olmayı hedeflediğini söyledi. Ama Roma'dan beri var olan imparatorluklar, Büyük Britanya İmparatorluğu'nun sona ermesiyle bitti. Trump, Panama Boğazı'na göz dikmiş, Danimarka'nın Grönland'ını istiyor ve Kanada'yı 51. eyalet yapmaya kararlı. Rakipleri, onun müttefikleri Tayvan ve Ukrayna'yı satmayı planladığını, diğerlerine kendi mallarına pazar açmaları için baskı yaparken, kendisinin ithal mallara yüksek gümrük tarifeleri uyguladığını iddia ediyorlar. Trump yönetimindeki ABD daha güçlü ve daha hızlı görünüyor.
Elbette dünyada büyük ülkeler var ama ABD süper güç ve Trump herkesin ona böyle davranmasını istiyor.
Trump'ın felsefesi bu mu?
Kendisi ve ABD'deki birçok kişi, ülkenin, sadece Kongre'nin 585 üyesi, eyalet valileri ve yabancıların ve şirketlerin çıkarlarına hizmet eden lobilerden oluşan bir yönetimin ortağına değil, güçlü bir lidere ihtiyaç duyduğuna inanıyor.
Peki ya bölgemiz? Proje 2025 Manifestosu'nda, başkana ABD'nin Ortadoğu'daki nüfuzundan vazgeçmemesi yönünde çağrıda bulunan, bu yokluğun ABD'nin muhaliflerine yarayacağını düşünen ve bunun için de çok boyutlu strateji öneren bir bölüm var.
Muhafazakarların bu kitapçığı ayrıca başkana İran'ın nükleer askeri program edinmesini engellemeyi ve buna karşı İsrail'i desteklemeyi öneriyor. Biden yönetiminin Suudi Arabistan ile uzun süredir devam eden ilişkilerde yol açtığı bozulmayı tersine çevirmesini istiyor. Filistin Otoritesi'ne sağlanan fonların durdurulmasını, Türkiye'nin Rusya ve Çin ile yakınlaşmasının engellenmesini ve “yeni bir dörtlü düzenleme olarak İsrail, Mısır, Körfez ülkeleri ve belki de Hindistan'ı içeren bir güvenlik paktı” oluşturulmasını öneriyor.
Ayrıca, artan terör tehditlerini azaltmak ve Rusya'nın bölgedeki yayılmacılığını durdurmak için Fransa ile Kuzey Afrika'da güvenlik iş birliğinin önemini vurguluyor. Yine, yeni ortaya çıkan ve gelişen teknolojiler açısından hayati önem taşıyan bazı madenlerin Afrika’dan yapılan tedarik zincirinde Çin'in hakimiyetine karşı koymak için Afrika kıtasındaki Amerikan varlığına önem atfediyor.
Proje 2025, sayfaları arasında Trump’a Afrika’ya öncelik vermesi ve yardım politikasından vazgeçip bunun yerine Amerikan özel sektörünü devreye sokmayı tercih etmesi gibi köklü değişiklikler yapmasını öneriyor. Yardımların bir yolsuzluk aracı olduğunu ve Amerikan yüksek politikalarına hizmet etmediğini, en önemli hususun serbest piyasanın büyümesine odaklanmak olduğunu söylüyor. Trump da Çin'in Afrika kıtasındaki zararlı faaliyetlerine karşı çıkılması ve oradaki Amerikan konumunu güçlendirmek için Somaliland devletinin tanınması çağrısında bulundu.
Bu, Trump döneminin içeride ve dışarıda kavram, politika ve liderlikte büyük değişiklikler yapılmadan sona ermesini istemeyen muhafazakarların fikirlerinin küçük bir parçası. İçsel değişim isteği ise çok daha büyük ve zor. Trump'ın popülaritesi ve güçlü bir kişiliği var. Elon Musk başta olmak üzere kendisi gibi aşırı hevesli yöneticileri göreve getirdi. Ancak ABD’de yönetim Trump gibi biri için bile karmaşık ve üç kurumun arasındaki dengeler Trump'ı yavaşlatabilir.