Amerikan politikaları son zamanlarda bizi iki gelişme ile şaşırttı: ABD Özel Temsilcisi ile Hamas yetkilileri arasında iki haftadan fazla süren gizli görüşmeler ve Suriye'nin kıyı şehirlerinde yaşanan korkunç güvenlik olaylarının ardından Suriye yönetiminin Kürtler ve Dürziler ile anlaşmaya varması.
Gazze ve Hamas açısından sürpriz veya sürprizler, İsraillilerin, ateşkesin ilk aşamasının sona ermesinin ardından, İsrail ordusunun savaşa geri dönmeye hazırlandığını söyleyip ikinci aşama için müzakerelere başlamayı reddetmesidir. Bu durumda Trumpçılar Hamas ile yaptıkları müzakerelerde İsrail ile koordinasyonda bulundular mı ya da onunla koordineli hareket ediyorlar mı? Amerikan ve İsrail medyası, Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların, bu tuhaf gizli görüşmelerden rahatsız olduğunu belirtiyor. Ancak Trump'ın çok kıvrımlı ve dönüşlü, İsrail'in istemediği hedeflere ulaşılmasına yol açabilecek taktiklerine karşı çıkamazlar. ABD Başkanı Donald Trump ve Dışişleri Bakanı, Amerikalıların yaptığı her şeyin İsrail'in çıkarına olduğundan emin. Aynı zamanda ABD dünyanın en büyük ülkesi ve Ortadoğu'da İsrail'in güvenliğini korumak ile sınırlı olmayan birçok önemli çıkarı bulunuyor. ABD, Hamas ile silah bırakması ve Gazze Şeridi'nin bugününe ve geleceğine etki etmemesi konusunda mı anlaşıyor? Hamas'ın Gazze Şeridi ve Batı Şeria'daki siyasi hayata katılım karşılığında silah bırakmaya veya bu konuda bir düzenlemeye hazır olduğu, çok sayıda göstergeden anlaşılıyor. İsrailliler ise Hamas'ı tamamen ortadan kaldırmak istiyorlar. Önümüzdeki bir iki hafta içinde İsrail ile arabulucular arasındaki görüşmelerde ve ABD ile Hamas arasındaki müzakerelerde neler yaşanacak?!
Şimdi Suriye sahnesine yönelelim. Suriye'nin kıyı şehirlerinde Esed rejiminin kalıntıları ve kardeşi Mahir’e bağlı unsurların öncülüğünde, cumartesi gününden itibaren üç gün devam eden ayaklanmalar yaşandı. Saldırılarda binin üzerinde insan hayatını kaybederken, bunların yarısı veya daha fazlası sivillerden oluştu. Güvenlik güçleri ise 300’den fazla personelini kaybetti. Araplar ve uluslararası toplum, sivillerin korunmasını ve hükümet güçlerinin mezhepçi davranışlardan uzak durmasını istedi. Ahmed eş-Şara, çok sayıda ihlalin yaşandığını kabul ederek, ayrıntıları incelemek üzere bir soruşturma komisyonu kurdu. Resmi söylem, Esed güçlerinin kalıntılarının yabancı bir güçle birlikte bu karışıklıkları başlattığı yönünde. Çoğunluğu Suriye'deki yeni hükümete karşı çıkanlar olmak üzere birçok kişi, huzursuzluğun daha da artacağını öngörerek, uluslararası topluma katliamları kınama çağrısında bulundu. Avrupalıların açıklamaları ile Amerikalıların açıklamaları arasında da çelişkiler vardı. Bazı kaynaklar, güvenlik güçlerine yönelik saldırıyı başlatanların Esed rejiminin kalıntıları olduğunu söylerken, diğer kaynaklar ise sivillere yönelik katliamlara ilişkin haberleri öne çıkardılar.
Her halükârda Suriye makamları, olaylarla ilgili bir soruşturma komisyonu kurulduğunu ve sahil bölgesindeki operasyonların durdurulduğunu duyurmasının hemen ardından, aniden iki anlaşmaya varıldığı da açıklandı. Bunların ilki, Kürtler (SDG ve Mazlum Abdi) ile Ahmed Şara arasında imzalanan ve sorunu nihai olarak çözmeye ve SDG’nin yeni devlet güçlerine entegre edilmesine yönelik anlaşmaydı. İkincisi, Ahmed Şara ile Süveyda'daki Dürziler arasında varıldığı açıklanan anlaşmaydı. Suriye Kürtlerinin pozisyonunun zayıf olduğunu, bir tarafta Türk ordusu, diğer tarafta meşru hükümet güçleri arasında sıkışmış olduklarını bütün gözlemciler biliyor. Ancak yıllardır kendilerini koruyan Amerikan güçlerinin onayı olmadan Şara ile bir anlaşmaya varmaları mümkün değil. Reuters'a konuşan Şara, Trump yönetimiyle henüz iletişime geçilmediğini, ancak kapılarının açık olduğunu söyledi. Amerikalıların çekilmek istediğine dair yaygın bir kanaat var, ancak Kürtler meşru otorite ile anlaşmadığı ve hem ABD'ye hem de Rusya'ya açık olan Türkler onlara zaman tanımadığı sürece bunu yapamazlar. Peki, Kürtler neden birdenbire tatmin oldular ve Amerika’nın verdiği garantiler nedir?
Dürzilerin bir kısmı, Dürzi ve Alevi azınlıkları koruma bahanesiyle Suriye'yi birbirine düşman gruplara bölmeyi planlayan İsrail'in kendilerine yardım etme yönündeki ayartmaları ortasında katı bir tutum benimsiyorlardı. Hal böyle iken Dürziler neden Şara hükümeti ile anlaşmayı düşündüler? İşgal altındaki Golan Tepeleri'nden Suriye topraklarına yönelik saldırılarını sürdüren İsrail'in bu konudaki tutumu nedir? Burada da İsraillilerin karşı çıkamayacağı Amerikan tutumunu göz önünde bulundurmalıyız!
Trump'ın politikalarını izleyenler, onun yapmadığı şeyleri söylediğini, söylemediği şeyleri de yaptığını söylüyorlar. Avrupalılar Suriye'de ortamın sakinleşmesi eğilimindeler ve öyle görünüyor ki Amerikalılar da aynı fikirde. Ancak durum hâlâ gizemini koruyor; Trump bağırıp çağırıyor, silahını sallıyor, bir yandan da diğer tüm konularda müzakereye yöneliyor! Sanki bölgedeki ve dünyadaki bütün ülkelerde son söz onunmuş gibi ve bunu görmezden gelenlerin vay haline!
ABD'nin her yere müdahalesiyle işler nereye gidiyor? Trump döneminde bütün büyük çatışmalar durdu. İsrailliler öfkeli ama karşı çıkamazlar. Suriye'ye gelince, hâlâ Şara’nın tasarrufunda ama Amerikan onayı ve arkasındaki Arap kararlılığı olmadan ilerleyemez!