İsrail ve onunla birlikte biz Binyamin Netanyahu’nun ani yükselişi felaketine maruz kaldığımızdan beri, onun İsrail kralı olduğu konusunda görüş birliği bulunuyor. Bu, devletin kurucularının ve tarihi liderlerinin bile sahip olmadığı bir unvan.
Zirvede kalma konusundaki tüm rekorlar, İsrail tarihinin en uzun süre başbakanlık yapan ismi olan Binyamin Netanyahu tarafından kırıldı. O, takipçileri ve muhalifleri kontrol etmede ve iktidarda kalmak için onları kullanmada en güçlü olandır, İsrail'de ilk ve son karar verici konumundadır.
Onun iktidarı sırasında başarısızlıklar -ne kadar apaçık görünürse görünsün- İsrail'in onun gibi İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşan, dahası oyununda kullanmak için Amerikan dilini daha da akıcı bir şekilde konuşan bir adama duyduğu ihtiyacın ardında kayboluyordu.
Kongre'de yaptığı konuşma sırasında 40 kez ayakta alkışlanan o değil miydi?
Beyaz Saray'ın daimi ziyaretçisi değil miydi? ABD başkanıyla ilişkisi taktiksel sebeplerden dolayı bozulsa bile, anlaşmazlık kendiliğinden çözülüp, Beyaz Saray'ın kapıları ona tekrar açılmıyor muydu?
BM Genel Kurulu toplantıları marjında kendisiyle bir otelde görüşen Başkan Biden tarafından boykot ediliyordu, ancak daha sonra Biden bizzat İsrail'e gelerek onu ziyaret etti. Sadece Biden değil, 7 Ekim 2023'teki deprem yaşandığında yönetiminin tüm kurmayları onu ziyaret etti.
Netanyahu'nun aşağıdan yukarıya doğru yolculuğu, hem muhaliflerini hem de destekçilerini, onun özellikle iç meselelerde girdiği her mücadeleyi kazanan adam olduğuna inandırdı. Bu, onun bilincinde ve davranışlarında “Ben İsrail'im ve İsrail de benim” başlıklı derin bir duyguyu kökleştirdi.
Netanyahu, devleti, ordusunu, kurumlarını ve bunların imkânlarını liderlik oyununda bir koz olarak ustaca kullanmasaydı, bütün bunları başaramazdı. Gazze'ye yönelik savaş sırasında bile, Amerikalılar ilk günlerden itibaren kendisine, savaşı durdurmasını ve hedeflerini gerçekleştirecek bir siyasi çözüme yönelmesini öğütlediler. Ama o, Amerikalılara sadece “hayır” demedi, aynı zamanda oyunun efendisi gibi onları küçük düşürücü bir şekilde peşinden sürükledi, Biden ABD'si onun trenini takip eden bir vagondan ibaretti.
İsrail tarihinde iktidara gelen ve en uzun süre iktidarda kalan isim olan Netanyahu, aldığı kararların ve davranışlarının gösterdiği gibi, İsrail'in kaderinin kendi kişisel kaderine bağlı olduğundan, sanki bir fincan kahve yudumluyormuş gibi, derin devletin kimliğini ve vasıflarını feda edebileceğinden emindi. İsrail'in kuruluşundan bu yana yargıya ve Yüksek Mahkeme'ye meydan okumaya, bunları iç satranç oyununda istediği gibi hareket ettirdiği piyonlara dönüştürmeye cesaret eden, başka kim var?
Ordu yedi cephede kıyasıya bir mücadele içindeyken, Savunma Bakanı'nı kim görevden alır? Aynısını Genelkurmay Başkanı'na, Şin Bet Direktörüne ve partisinden uzaklaştırılması gereken bakanlara da yaptı. Onları geri getirmesi gereken zamanlarda da geri getirdi.
Netanyahu'dan başka kim omuzlarında dağları yerinden oynatacak, tek birinin onu hapse ya da en iyi ihtimalle eve gönderecek kadar büyük olduğu dört yolsuzluk davası taşıyor? Ama bu davaların ağırlığını omuzlarında taşımasına rağmen, İsrail denizinde kısa ve uzun mesafe yüzme yarışlarını kazanmaya devam etti.
Bunlar Netanyahu'nun özelliklerinin tamamı değil, sadece bir kısmı. Ancak başarıları onu kibir ve aşırı özgüvenle doldurduktan sonra gerçeğin bir de diğer yüzü olduğunu fark edemedi. Zirvede sonsuza kadar oturulmaz ve eğer oraya tırmanmak yıllarını aldıysa, buradan düşüşü bir yılda gerçekleşebilir ki o bir yıl da son döneminin son yılıdır. Peki tam olarak neler oldu?
7 Ekim 2023'ten önce sokaklar kendisine karşı göstericilerle dolmuştu, öyle ki resmi bir ziyaret için Ben Gurion Havaalanı'na kara yolu ile gidememiş, Kudüs'teki evinden havaalanına askeri helikopterle gitmek zorunda kalmıştı.
Yolsuzluk dosyaları yeniden açılınca danışmanlarına ve avukatlarına davaların ertelenmesi için bir yol bulmaları yönünde yalvarmaya başlamıştı. Bunun için tüm hileleri kullanmış, ama davalar sürmüş ve onlardan duyduğu korku da devam etmişti.
Sokaklar kendisine karşı gösteri yapanlarla dolduğunda, o, görevdeki günlerini saat saat sayıyordu. Etrafındaki bazıları dağılmış bazıları da yanında kalmıştı. Ancak, gerek kendi partisinden gerekse diğer partilerden birçok kişinin kendisine kurduğu tuzaklardan kurtulma becerisi, ona kurtulmak için değil, bunu ertelemek için biraz zaman kazandırdı.
7 Ekim 2023'te Netanyahu, aradığını buldu ve İsrail'e dayatılan varoluşsal savaş başlığı altında sadece savaş konularında değil, İbrani devletinin bütün meselelerinde dizginleri yeniden ele aldı.
O gün sayesinde elinden alınan tüm dizginleri geri kazandı. İsrail açısından en önemlisi, İsrail'den başlayıp Pentagon'da son bulan hava köprüsü eşliğinde, ABD başkanından dışişleri bakanı, CIA direktörü ve savunma bakanına kadar ABD yönetiminin gerçekleştirdiği hac ziyaretleriydi. Amerikalıların birkaç hafta geçtikten sonra çekincelerini dillendirmeye başladıkları savaşı kazanmak, kendisine iktidarın zirvesinde kalmak için sağladığı avantajları koruyabilmek adına, savaş için mutlak zafer, varoluş savaşı, Ortadoğu'yu değiştirecek savaş gibi tanımlar uydurdu.
Bugünkü Netanyahu dünkü Netanyahu değil ve karşı karşıya olduğu son skandal, Şin Bet Direktörü’nün görevden alınması ve yerine yeni bir başkasının atanmasıyla oynadığı kontrol oyunuydu. Daha sonra yerine yenisini atamaktan vazgeçti. Ama öncesinde kendisine direktörü görevden alma ve değiştirme kararını ertelemesini emreden Yüksek Mahkeme ile ciddi bir mücadeleye girdi ve emre uymadı.
Netanyahu'nun zirveden aşağı doğru düşüşü, son başbakanlık döneminin başlangıcında başladı ve işte, uzun süreli İsrail başbakanlığının son yılında sona erme yolunda.
Netanyahu'nun kendisi için yapabileceği en iyi şey son yılını tamamlamak ve erken seçimden kaçınmaktır ki artık bu bile garanti değil.