Genellikle tek bir savaşı kazanmanın veya kaybetmenin değil, tüm savaşları kazanmanın önemli olduğu söylenir.
Bu, bir tarafta İsrail ile birkaç saatlik doğrudan, Amerikan müdahalesi ile diğer tarafta İran arasında dönen 12 günlük savaş için de geçerli mi?
Savaşın açıklanan veya zorunlu amacı, İran nükleer programını yok etmek veya engellemekti. Bu, İsrail'in bir grup İranlı bilim insanını ve nükleer uzmanını öldürmesiyle somutlaştı. ABD'nin savaşa doğrudan ve ilgi çekici bir şekilde dahil olmasının açıklanan tek sebebi, İsrail'in İran'ın dağların derinliklerindeki müstahkem Fordo, Natanz ve Isfahan nükleer tesislerini yok edememesiydi. Gerekçe buydu ve ABD Başkanı Trump bu nedenle zaferini kutladı.
Ancak muhalefet ve onunla birlikte liberal Amerikan basını, bu zaferle alay ediyor ve sorguluyor. Bu davranışlarının sebebi Trump’a karşı siyasi çekememezlik, canını sıkmak ve zafer coşkusunu yaşamasını engellemek olabilir. Bu bir olasılık.
İran rejiminin nükleer programının dayanıklılığı ve ayakta kalması, zenginleştirilmiş uranyum hazinelerini kaçırmakla övünmesi de bir tür psikolojik savaş olabilir.
Peki, ya “misyon” bitmediyse?
Bazı tahminler, mevcut ateşkesin uzun sürmeyebileceğini, çünkü zenginleştirme faaliyetlerinin yeniden başlamasının zorunlu olarak başka İsrail veya Amerikan saldırıları gerektireceğini öne sürüyor.
Bazıları, en az sonuncusu kadar sert olan geçmiş turlar bir yana, son 12 günlük savaşta olup bitenlerin bir caydırıcı değil, İran'ın yasak nükleer eşiğe ulaşması için bir teşvik ve motivasyon olacağını söylüyor.
AFP'ye göre, İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar birkaç gün önce, “Ne yapabileceklerini gördüğümüze göre, uluslararası toplumun İran'ın nükleer programını ciddi şekilde ele almasının zamanı geldi” dedi.
Almanya İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, “İran'dan fırlatılan füzelerin yol açtığı hasarı gören herkes, İran'ın bir atom bombası olsaydı, bunu İsrail'e karşı kullanacağını kesin bir şekilde anlamaktadır” dedi.
Yani bu kalın donukluk duvarı aşılmadığı sürece, savaşın ateşkes aşamasındayız, bitiş değil. Önce de sonra da emir Allah’ındır.