Mişel Avn'ın Lübnanlılara sunduğu aydınlatıcı fikirler arasında, eşi benzeri görülmemiş bir rönesansçı fikir de vardı: Azınlıklar İttifakı. Damadı ve varisi Cibran Basil, bu çağrıyı biraz tereddüt ve taraflılıkla destekledi. Varis, daha hoşgörülü olduğunu iddia ederek “Doğu” yerine “Maşrık” (Levant) gibi ifadeleri etkili bir şekilde kullanmaya başladı. İnsanların bu çağrıya tepkilerinden, çağrının birçok kişide yankı bulduğu anlaşılıyordu. Birçok kişinin gizli arzuları, Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Hindistan gibi ülkelerde standart çözümler olan “ademi merkeziyetçilik” ve “federalizm” gibi daha az kışkırtıcı terimler altında bölünme arzusunu gizliyordu.
Azınlıklar ittifakı çağrısının nedenlerinden biri, komşularında benzer rejimlerin kurulmasına aldırmayan eski Suriye rejimini memnun etmekti. Maşrık çağrısı yaygınlaştı ve pek çok saf insan, bugüne kadar kimsenin anlamını veya özünü tanımlayamadığı “Doğu Sorunu” başlığı altında dünyanın en karmaşık bölgesinden birine böylece hızlı bir çözüm buldu.
Herkesi, özellikle azınlıkları, tek bir çatı altında toplayan bir sistem benimsemek yerine, düşünürler, aydınlar ve günümüzün önde gelen isimleri, parçalanmış olanı parçalamayı ve parçalanmış olanı dağıtmayı önerdiler. 10 bin kilometrekarelik bir ülkeyi 6 milyon insana paylaştırmaya karar verirseniz ne olur?
Azınlık ittifakının savunucuları bugün Suriye'de olup bitenleri gördüklerinde acaba ne düşünüyorlar?
Bunlar, sahil bölgesindeki ve Suveyda'daki trajedilere ve bir zamanlar birlik ve milliyetçilik çağrısının ön saflarında yer alan parçalanmış bir ülkede, bir otorite kaybolduğunda veya yenisi geldiğinde yayılan kanlı katliamlara nasıl bakıyorlar? Bir zamanlar vakıflar bakanının Hristiyan olduğu Suriye'de hangi azınlıklardan bahsediyoruz?
Son zamanlardaki insani ve ahlaki felaketler bize, çözümün korku, pusu ve acımasız nefrete dayalı bir devlete sığınmak yerine, ne kadar zor olursa olsun, geleceğin devletine doğru ilerlemekte yattığını öğretmeli. Çocuklarımız için, savaştan savaşa koşan, ulusal orduları dağıtan ve evlatlarının hayatlarını riske atan, tarihe kör adamlar ile bir gelecek arayışında olmayacağız. Federasyonları Hindistan'a bırakın.
On bin kilometrekare, bir havaalanı için bile yeterli değil.
