Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Parazitleri bırakın

26 Ocak 2025'te, çarpıtma ve yanlış bilgilendirme kampanyaları çok yoğun olduğundan, haberlerde neye odaklanmamız gerektiğini hatırlatmak için “Parazitleri bırakın” başlıklı bir makale yazmıştım. Şimdi bunun hakkında yeniden yazıyorum çünkü çarpıtma devam ettiği sürece bu başlığın ara sıra gündeme getirilmesi gerekiyor gibi görünüyor.

Bu nedenle, parazitlerle meşgul olmak yerine birkaç önemli habere odaklanmalıyız ve bunlar; Gazze, Suriye, Lübnan, İran ve genel olarak bölgeyle ilgili haberler. Önce toprak ve halk olarak Gazze'den ve Filistin Ulusal Otoritesi'nden arzulanan Filistin devletine kadar bir bütün olarak Filistin davasından başlayalım.

7 Ekim 2023 operasyonundan bu yana, Gazze'nin gerçek savunucuları, sadece söz, slogan veya medyatik tutumlar satanlar değil, Suudi Arabistan liderliğindeki ılımlı Araplar oldu. Suudi Arabistan bunu mekik diplomasisi ve her düzeyde konferanslar aracılığıyla yaptı.

7 Ekim'in temel amacı barış sürecini aksatmak olsa da, Suudi Arabistan ve Araplar uluslararası ivmeyi harekete geçirerek, Suudi Arabistan ve Fransa'nın ortak sponsorluğunda düzenlenen ve BM Genel Kurulu'nda gördüğü büyük uluslararası destek ile zirveye ulaşan “İki Devletli Çözüm” konferansını gerçekleştirmeyi başardılar.

İngiltere, Fransa, Avustralya, Portekiz ve Kanada başta olmak üzere yaklaşık 160 ülke Filistin'i tanıdı. Filistin ayrıca BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesinden dördü tarafından da tanındı.

Suudi Arabistan’ın uluslararası çabaları sayesinde Gazze savaşını durdurmaya, ertesi güne ve Gazze’nin yönetimine dair planın ana hatlarını belirlemeye, Hamas'ın herhangi bir rol üstlenmesini reddeden uluslararası bir uzlaşı oluşturmaya, yeniden inşa ve Filistin Otoritesi'nin reformu için bir vizyon geliştirmeye daha da yaklaşıyoruz.

Suudi Arabistan, Belçika, Danimarka, Fransa, İzlanda, İrlanda, Japonya, Norveç, Slovenya ve İspanya'nın da dahil olduğu “Filistin Ulusal Otoritesi'nin Finansal Sürdürülebilirliği için Acil Durum Koalisyonu”nun kurulduğunu da duyurdu. 7 Ekim operasyonu ve zaferle ilgili tüm o modası geçmiş sloganlardan sonra böyle bir koalisyonun kurulması hayal bile edilemezdi.

Suriye'ye gelince, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara'nın ülkesinin “artık dünyadan izole olmadığı” yönündeki açıklaması doğru ve yerindeydi. Çarpıtma kampanyalarının aksine Şara, BM’nin yıldızıydı. Önemli haberler arasında, Suriye ve Mısır dışişleri bakanlarının New York'ta bir araya gelmeleri ve Suriyeli kurumlara desteğin vurgulanması da yer alıyor.

Şara, New York'ta Başkan Trump ile bir araya geldi ve dünkü düşman General David Petraeus ile konuştu. Ayrıca Avrupalı ​​ve diğer uluslararası liderlerle de bir araya geldi ve bölgenin on yıllardır aradığı yeni Suriye'ye dair önemli bir resim sundu.

Parazitlerden uzakta takip edilmesi gereken haberler arasında, İsrail ve ABD'nin Tahran'ı askeri olarak hedef almama tabusunu yıktıkları ve Tahran'a yönelik “azami yaptırımlar” projesinin sahibi Başkan Trump’ın görevde olduğu bir dönemde, İran'a yönelik BM yaptırımlarının geri dönmesi de var.

Yine Lübnan'da parazitlerden uzakta takip edilmesi gereken, bazılarının Başbakan'ın itibarını zedeleyip Hizbullah'ı yeniden canlandırma çabasıyla “köşeleri yumuşatma” oyununu yeniden canlandırma girişimleridir. Bu, yeniden inşa ve İsrail ile kalıcı bir ateşkes garantisi olmayacağı anlamına geliyor.

Irak'a gelince, Netanyahu'nun BM’de oradaki milisleri hedef alma niyetinden bahsedip, bunu vaat etmesi dikkat çekiciydi. Bu, kaçınılmaz ve beklenen sonunu getiren Husilerin aksine, Bağdat'taki milislerin bir süredir sessiz olmalarını açıklıyor.

Gerçekler bunlardır; gerisi sadece parazitler ve çarpıtma kampanyalarıdır.