Amr el-Şobaki
TT

Orduların kazanması için dış destek yeterli değil

Dünya, son yıllarda hem Doğu'da hem de Batı'da birçok savaşa sahne oldu. Ordular, bu savaşlarda ya tek başlarına karşılıklı savaştılar ya da ABD destekli Afgan ordusu ile Taliban hareketi arasındaki çatışmalarda olduğu gibi, taraflardan biriydiler. Bu çatışmalar, ordunun Ağustos 2021'de yenilgiye uğraması ve Taliban'ın başkent Kabil'e girmesiyle sona erdi. Benzer şekilde, geçen yıl aynı dönemde Suriye ordusunun, Rus ordusu gibi büyük bir ordunun yanı sıra İran güçleri ve dünyanın dört bir yanından gelen milislerden aldığı büyük desteğe rağmen, Heyet Tahrir eş-Şam liderliğindeki silahlı muhalif grupların karşısında 11 gün içinde çöküşüne tanık olduk. Aldığı bu destek, Esed ordusunu yenilgiden ve çöküşten kurtaramadı.

Gerçek şu ki bu karşılaştırma, geçen hafta Ukrayna'ya gittiğimde doruk noktasına ulaştı. Rus ordusunun üstünlüğüne rağmen, Ukrayna ordusunun üst üste dördüncü yıldır gösterdiği direnç beni çok etkiledi. Bu zorlu yolculuk sırasında, Fransa Dışişleri Bakanlığı tarafından Kiev'de düzenlenen iki konferansa katıldım. Biri “Kırım ve Ukrayna Sorunu”, diğeri ise “Gıda Güvenliği” üzerineydi. Ukrayna Dışişleri Bakanı, bir Suriyeli heyet ve birkaç Arap ve Avrupa heyeti katıldı. Buna ilave olarak Zoom üzerinden de geniş bir Avrupa katılımı vardı.

Kiev, birçok Avrupa şehri (Paris, Roma, Madrid, Stockholm, İstanbul vb.) gibi muhteşem mimarisi veya tarihi anıtlarıyla sizi büyüleyen başkentlerden biri olmasa da güzel bir şehir. Sovyet, modern ve biraz da eski mimarinin karışımına sahip. Halkı neredeyse normal bir yaşam sürüyor. Savaşa rağmen, militarize edilmiş veya bir polis devleti olduğu hissine kapılmıyorsunuz. Aksine o, yolsuzluk da dahil olmak üzere çeşitli sorunlardan muzdarip bir sivil devlet.

Ukrayna ordusunun Rus ordusu gibi çok daha güçlü bir ordu karşısında üç yıldan fazla süren direnişini, Afgan ve Suriye ordularının çöküşü ile karşılaştırdım. Üçü de dış destek aldı. ABD, Afgan ordusunu 20 yıl boyunca 20 milyar doların üzerinde bir maliyetle kurdu ve destekledi, ancak ordu haftalar içinde çöktü ve kağıttan bir kaplan olduğu ortaya çıktı. Nedeni de halkın çoğunun Taliban'a karşı savaşında onu desteklememesiydi. Benzer şekilde, Rusya, İran ve müttefik milisler tarafından desteklenen Suriye ordusu, 14 yıl boyunca Suriye halkına karşı işlediği cinayetlere ve suçlara rağmen 11 günde çöktü.

Elbette, bu üç deneyimin siyasi ve toplumsal bağlamları arasında bir karşılaştırma yapılamaz. Ukrayna'daki savaş, silahlı örgütlerle mücadele eden Afgan ve Suriye ordularının aksine, iki devletin iki düzenli ordusu arasında dönüyor. Ancak, üçünün de ciddi bir dış destek aldığı kesin. Avrupa, özellikle Fransa, Ukrayna ordusunu desteklemede önemli bir rol oynadı, ancak fark şu ki, orduyu büyük ölçüde destekleyen ve Rus kontrolünü reddeden bir toplum var ve bu yüzden ordu direnmeye devam ediyor.

Ukrayna'da hâlâ Rusça konuşanların ve Rusya'yı seven, kültüründen, edebiyatından ve güzel sanatlarından etkilenen birçok insanın olduğu doğru. Rusya'ya ve halkına duyulan nefretin zararlı olduğunu, çünkü tarih ve coğrafya gereği varlığını sürdürecek önemli bir komşu olduğunu söylemiştim. Ancak Ukraynalıların çoğu -ya da en azından kendisi ile konuştuklarım- artık kendilerini Batı modelinin bir parçası olarak görüyor. Avrupa Birliği'nde olmak istiyorlar ve bir zamanlar Ukrayna halkının çoğu üzerinde baskın ve etkili olan Rus yumuşak gücü, savaştan sonra azaldı.

Fransız diplomatların yanı sıra, Ukraynalı diplomatlar, akademisyenler ve gazetecilerle orada yaşayan bazı Araplarla da görüşme fırsatım oldu. Bu savaşın sona ermesi için ABD eski dışişleri bakanı Henry Kissinger'ın ölümünden önce Davos konferansında savaşı sona erdirmek için  Ukrayna'dan topraklarından vazgeçmesini talep ettiği gibi, Rusya'nın kontrolündeki topraklar konusunda uzlaşmalar yapılması gerektiği gözleminde bulundum.

Ukraynalılar bu görüşleri reddettiler veya çekinceyle karşıladılar, ancak özel görüşmelerde, birçoğu bunun çözüm ve savaşı sona erdirmenin yolu olduğunu kabul ettiler. Ancak, herhangi bir yeni Ukrayna toprağından vazgeçmeyi kabul etmenin karşılığında, Rusya'nın gelecekte Ukrayna'ya yönelik saldırılarını tekrarlamayacağına dair katı uluslararası garantilerin verilmesi gerektiğini vurguladılar.

Rusya, Trump'ın savaşı sona erdirmek için sunduğu 28 maddeyi müzakereler için iyi bir temel olarak değerlendirirken, Ukrayna ve Avrupa çekincelerini dile getirdi. Saygın Fransız gazetesi Le Monde bunları “Kiev için imkânsız bir seçenek” olarak nitelendirdi.

Üç büyük Avrupa gücü (Fransa, Almanya ve İngiltere), ya Rusya'nın kendilerini tehdit ettiği ve işgal edebileceği, buna gönüllü askerlik sistemini uygulayarak ve savunma bütçesini iki katına çıkararak karşı koyacakları yönünde beyan ettikleri tutumlarını sürdürecek. Yahut Kissinger'ın Rusya'nın Avrupa için önemini ve “anlık ruh haline” kapılıp Moskova ile tam bir kopuşa sürüklenmemenin gerekliliğini hatırlattığı sözlerine yakın bir tutum benimseyecek.

Dış faktör, savaşmak istemeyen ve toplumunun çoğunluğu tarafından desteklenmeyen bir ordunun zafer kazanmasını veya ayakta kalmasını sağlayamaz. Çöküşünü geciktirebilir, ancak engelleyemez.