Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, dört ayı aşkın süredir mahsur kaldığı Silahlı Kuvvetler Genel Komutanlığı karargâhından ayrıldığından bu yana Mısır, Güney Sudan ve Katar olmak üzere üç yurt dışı ziyareti gerçekleştirdi. Her ne kadar Katar’ın rolü önceki dönemde biraz azalmış olsa da bunların hepsi doğrudan Sudan dosyasıyla bağlantılı ülkelerdir. Burhan, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkelere beklenen ziyaretlerine de başlayabilir. Ancak Suudi Arabistan Krallığı’na ziyareti ne zaman gerçekleşirse gerçekleşsin, şu anda en önemli ziyaret olmaya devam ediyor.
Suudi Arabistan Krallığı ve ABD, savaşın başlamasının ilk haftalarında iki tarafı da Cidde’de müzakereye davet etti. Birçok ateşkes anlaşması yapıldı. Bununla birlikte, sadece ateşkes prosedürlerini değil, tüm Sudan krizini tartışmaya açmak için Cidde platformunda müzakere sürecinin geliştirilmesi konusunda birtakım fikirler ortaya atıldı. Ancak müzakerelerin arabulucuları savaşın iki tarafının da müzakere konusunda ciddi olmadığına ikna oldukları ve belki de her iki taraf da kendisi için yakın bir zaferden söz ettiği için Cidde platformu bir süreliğine askıya alındı. Öte yandan Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi (IGAD) dörtlüsünün girişimi ve Mısır’ın öncülüğünde Sudan’ın komşu ülkelerinin girişimi gibi farklı çabalar da vardı. Ancak Cidde platformu Sudanlı tarafları bir araya getirmeye ve genişletilmiş bir müzakere formülü sunmaya hâlâ en yakın platform olarak kalıyor. Her ne kadar Cidde platformu resmi olarak askıya alınmış olsa da yani iki taraf arasında aleni müzakere oturumları yapılmasa da farklı başkentler arasında ve Cidde platformundaki müzakere temsilcilerinin seviyesinden daha yüksek seviyelerde müzakere ve diyaloglar devam ediyor.
Burhan’ın geniş kapsamlı müzakere süreci düzenlemek üzere bir anlaşma ile dışarı çıktığı yönündeki iddialara göre Sudanlıların çoğu Burhan’ın ilk durağının müzakereleri devam ettirmek için Cidde olacağını düşünüyordu. Bununla birlikte bazıları, Burhan’ın hala Cidde’yi ziyaret etmekten kaçındığı görüşünde. Bu, müzakereden kaçındığı ve hala müzakereleri reddedip savaşın devamlılığını destekleyen grupların etkisi altında olduğu şeklinde yorumlanabilir.
Bununla birlikte, Burhan’ın iç ve dış hareketlerini ve ziyaretlerini başka bir açıdan değerlendirmek de mümkün. Adam aylarca kuşatma altında kaldı. Toplantıları ve istişareleri dar bir çevre ile sınırlı idı. Belki de tek bir bakış açısını dinliyor ve tek taraflı raporlar alıyordu. Çıktıktan sonra işler değişti. Gerçeği olduğu gibi görmek, farklı iç ve dış taraflarla görüşmek ve onları dinlemek için ciddi bir imkân oluştu. Ayrıca Burhan’ın artık birden fazla kaynaktan gelen bilgi ve raporlarla saha gerçekliğini öğrenme ve bunları kendi gözleriyle görme fırsatı var. Tüm bu gelişmeler, kararların eskisinden daha sağlıklı bir ortamda alınması noktasında önemli dayanak oluşturuyor.
Öte yandan bazı taraflarda eski tipik bir algı söz konusu. Buna göre Katar’ın her yerde siyasal İslamcılık hareketlerini desteklediğini, bu nedenle savaşın devamı çağrısında bulunan ve müzakere yapmayı reddeden Sudan’daki İslamcıların bakış açısına yatkın olabileceğini söylüyorlar. Ancak bu kişiler son yıllarda Katar siyasetinde meydana gelen gelişmeleri ıskalıyorlar. Zira Katar’ın dış politikası, bölgenin sorunları ve bunları çözme yollarının yanı sıra, bölgesel ve uluslararası ilişkilerin doğası ve bunların yerel gerçekliğe yansımaları konusunda daha bilinçli hale geldi.
Katar Emiri’nin X platformu (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı paylaşıma ve Emirlik Sarayı tarafından yapılan açıklamaya bakıldığında, Katar’ın savaşın durdurulması ve müzakere edilmiş bir çözüme gidilmesini desteklediği görülebilir. Katar’ın Burhan’a Cidde platformuna bağlı kalıp, bu yönde olumlu bir yaklaşım izlemesini tavsiye ettiği de kesin. Katar’ın Sudan’daki olaylara ilişkin tutumunun, Burhan’ın her yere gittiğinde duyduğu ve Suudi Arabistan’ı ziyaret ettiğinde de duyacağı şeylerin aksi yönünde olması beklenemez. ABD’nin, Avrupa Birliği’nin (AB) ve birçok Arap ve Afrika ülkesinin benimsediği tutum da bu.
Savaşın durdurulması, müzakere ve diyalog yoluyla çözüm bulmaya çalışılması gerektiği konusunda bölgesel ve uluslararası bir fikir birliği var. Bu tutum bizzat savaşın gidişatı ile ortaya çıkmaktadır. Zira hiç kimsenin askeri bir zafer elde edemeyeceği ve savaşa devam etmenin boş yere daha fazla yıkım ve can kaybı anlamına geleceği aşikâr. Burhan’ın bu tutumu benimsemesi, gerek savaşın durdurulmasını isteyenlerde gerekse savaşın sonsuza kadar sürmesini savunanlarda büyük tepkilere neden olabilir. Bunun bir bedeli olacaktır. Burhan bazı müttefiklerini kaybedeceği gibi bazı ordu liderleri de ona karşı durabilir ve öfkeleri ona karşı harekete geçme noktasına varabilir. Ancak savaşmaya devam etmenin daha büyük bir bedeli ve daha tehlikeli sonuçları olur.
Her halükârda, zorluklara ve kaçınma girişimlerine rağmen, yolculuk uzun sürse bile Cidde’ye gitmek gerekir.