Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Deniz fenerlerinin sahibi

Savaşlar öcüdür. Savaşlar çocukları analarının kucaklarından çekip alarak onları öldürür. Savaşlar erkeklerin, annelerin, gelinlerin ve emziren annelerin canına kıyar. Savaşlar yaşlıları kaçış, korku ve açlık yollarında kovalar. Savaşlar, cinayeti her yere taşıyan mürettebatı, hortumları, topçuları ve füzeleri olan tanklardır. Savaş cehennemdir. Savaşlar dur durağı olmayan bir cinayet, acıması olmayan bir açlık, zihinleri dumura uğratıp sinirleri parçalayan, insanları kör, sağır ve felç eden korkunç bir bomba sesi demektir.

Bu savaşın sahibi olan Netanyahu, kendi halkının aydınlık, Gazze halkınınsa karanlık olduğunu söyledi. Bu, cumartesi gecesi nasıl da açıkça görüldü! Gazze füzelerle, bombalarla, toplarla ve her an saldıran uçaklarla aydınlanıyor. Gazze alevleri gökyüzüne ulaşan sürekli bir ateşle aydınlanıyor. Netanyahu’nun halkı yeri göğü aydınlatıyor, Gazze halkı ise kömür, ölüm ve karanlık. Çok doğru!

Bu aydınlık cehennem karşısında uyutmayan tek şey vardı. Hiroşima topları değil. Sanki çocukların ve annelerin ölüm kutlaması yapılıyormuş gibi, bunları atan ‘savunma ordusu’ askerleri de değil. Seyirci kalan dünya. Güvenlik Konseyi’nde yardımların ulaştırılmasını ‘veto’ eden ABD temsilcisi. Aklında Ukrayna varken, bomboş bir açıklama okuyan Rusya temsilcisi. Savaşlar işte, yüzsüz oluyorlar. İçi boş açıklamalarını yazan, titriyor. Barış taraftarlarının sesi çıkmıyor; son Gazzeli susmadan, son çocuk, aile evine en yakın noktaya kefeniyle atılmadan kimse onları duymayacak. Nerede bu aile evi? Nerede o aile?

Anneler, çocukları var olmayan öcü hikâyeleriyle korkuturdu. Gazze’nin enkazı arasında gece gündüz kaç öcü dolaşıyor? Cumartesi gecesi Gazze’nin karanlığı Netanyahu’nun ışıklarıyla aydınlanmışken bu dünya ahalisinden kimler uyuyabildi?

Biliyoruz ki Gazze’de cumartesi gecesi henüz bitmedi. Bu, sonu ve sınırı olmayan cehennemde bir andan ibaretti. Tam olarak ne olduğunu asla bilemeyeceğiz; kim öldü kim kaldı… Nüfus ekipleri, kurtarma ekipleri, gıda ekipleri, cenaze ekipleri ve yas ekipleri de bitkin düştü.

Savaşlar kimseyi işsiz ve işlevsiz bırakmaz. Savaşlar bir gezinti değildir. Bütün ofisler ve okullar kapatılır, tüm hastaneler açılır. Her şey işlemez hale gelir. Ölüm ölümdür, hayat ise yarı ölüm…

İnsan, duman dağlarında bir açıklık ya da boşluk arıyor. Belki Genel Kurul’un kararı da böyleydi. Belki de cuma günü ekranlarda yer alan ve Katar’ın Hamas liderliğini Doha’dan çıkarmayı kabul ettiğini ifade eden küçük bir haberi çok önemsemek gerekiyor. Zira bu, Filistin’in meşruiyetine ve Filistinlinin bir nebze insani hayata dönüş imkânının var olduğu anlamına gelir. Bu savaş uzamaz belki. Kimse kalmadı.