Prof.Dr. Bilal Sambur
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
TT

Modern ve medeni olmanın değerleri

İnsanlığın demokrasi,  bilgi, özgürlük, barış, insan hakları ve hukukun üstünlüğü  alanlarındaki kazanımları, modern medeniyetin  kendisinde toplanmıştır.Modern medeniyete karşı olan   kabileci, bedevi, doğmatik, ırkçı, köleci, çatışmacı, cinsiyetçi ve despotik  anlayışlar ve kültürler, modern medeniyeti içten çökertmek ve çürütmek için her türlü  yolu denemektedirler. Barbar ve vahşi anlayışlara karşı modern medeniyetin değerlerinin savunulması ve korunması, insanlığın korunmasıdır.

Modern medeniyet, aklı esas almakta, akıl dışında kurgusal ve hayali kurguları bilgi ve değer kaynağı olarak kabul etmemektedir. Rasyonalizm,  Aydınlanma’nın en büyük fikridir. Rasyonalizm  fikrinden mahrum olan bütün anlayışlar,  cehalet, ilkellik ve  gerilikten başka bir şey üretmemişlerdir. Aklı kullanmaya cüret etmemizi isteyen Aydınlanma’nın derin mesajını yeniden düşünmeli ve akıldan vazgeçmeme konusunda cesur ve ısrarlı olmalıyız. Günümüzde özellikle akıldan  vazgeçmeme konusunda ısrarcı olmalıyız. Akla alternatif olarak kurgulanan, yüce bilgi kaynağı olarak sunulan  kurguların içi boş  yanılsamalardan ve yalanlardan başka bir şey olmadığının farkında olmalıyız. İnsanın akıldan başka yol göstericisi yoktur.

Modern medeniyet, eleştiriyi değer haline getirmiştir. Hiçbir  sosyal, siyasal, kültürel kurumun ve kaynağın şeksiz ve şüphesiz benimsenmemesini öğreten modern medeniyet, şüphe ve eleştirinin  gelişmek ve olgunlaşmak için  gerekli olduğunu söylemektedir.İnanmak ve taklit etmek, modern ve medeni olmadığı gibi, insani, ahlaki ve akli de değildir. Kendimiz dahil, herkese, herşeye, bütün kaynaklara, kişilere, kurumlara ve otoritelere şüpheyle ve eleştiriyle bakmamız şeklinde yeni bir aydınlanmış zihin çerçevesini, modern medeniyet savunmaktadır. İnsan, şüphe eder ve eleştirir. Şüphenin ve eleştirinin ortadan kaldırılması, aslında insanın ortadan kaldırılmasıdır.

Modern medeniyet,  din ve devletin birbirinden ayrılmasını gerektirmektedir. Dinin devleti yönetmek gibi bir görevi yoktur. Devleti yönetme iddiasında bulunan din, insanlığa şiddet, cehalet ve  kölelik getirmektedir. Hukukun üstünlüğünün, demokrasinin ve  insan hak ve özgürlüklerinin korunması için din ve devletin mutlaka birbirinden ayrılması gerekmektedir. Din ve devletin birbirinden ayrılmasına insanlık, su ve ekmek kadar ihtiyaç duymaktadır.

Kişilerin kuralları yerine hukukun kurallarını esas alan anlayış, modern medeniyettir. Kendi kurallarını  tek doğru kanun  olarak dayatan despotizme ve  otoriteryanizme karşı tek güvence, hukukun üstünlüğünden ayrılmamaktır. Hukuk önünde kadın-erkeğin, zenginin-fakirin,   inanan-inanmayanın eşit olduğunu savunan  modern insan hakları doktrini, insan onuruna uygun  yaşamanın  ancak eşitlikçi bir hukuk rejiminde mümkün olduğunu göstermektedir. Özgür bir bilince sahip olmak, her bireyin en temel insan hakkıdır. İfade özgürlüğü, bütün özgürlüklerin temelidir. Bireylerin özgür bilinçlerine  tahakküm  etmeye kalkan ve ifade özgürlüğünü hiçbir şekilde önemsemeyen  otoriter ve totaliter inançlar, doğmalar ve ideolojiler, hukuk ve özgürlük karşıtı  vahşet çerçeveleridirler.

Demokrasi, modern medeniyetin en büyük kazanımlarının başında gelmektedir. Kökleri Atina’ya dayanan demokrasi fikrini özgürlükçü demokrasi şeklinde olgunlaştıran modern medeniyet, demokrasinin özgürlükle nitelendiği ve uygulandığı takdirde sahici anlamda demokrasi olacağını söylemektedir. Liberal demokraside   sadece çoğunluğun hak ve özgürlükleri korunmamaktadır. Çoğunluk kadar azınlığın ve farklı olanın hakları ve özgürlükleri de korunmaktadır. Bedevilik, liberal demokrasi üretemez. Liberal demokrasi, çölde doğmadığı gibi, çölde uygulanmamış ve gelişmemiştir.Çölde, demokrasi değil, despotizm doğmakta, gelişmekte ve hakim olmaktadır.

Modern medeniyetin değerleri, özgürlük, hukuk ve barıştır.İnsanın özgürce ve onurluca yaşması, insani potansiyelini gerçekleştirmesi, modern medeniyetin dayandığı özgürlük, hukuk ve  barış  prensipleriyle mümkündür. Din, dil, cinsiyet, mezhep, kültür, ırk ve sınıf ayırımı yapmadan  bütün insanlık için  tek değer sistemi, özgürlük, adalet, akıl ve barıştan oluşan demokratik  değerler dizgesidir. Özgürlüğü, adaleti, aklı, barışı ve demokrasiyi benimseyen toplumlar, haklar, özgürlükler ve zenginlikler açısından daha iyi imkanlar ve yararlar elde etmektedirler.

İnsan hayatına saygı, özgürlük, insanın doyum sağlayacağı hayatı yaşaması, modern medeniyetin  oluşturduğu modern zihniyettir. Modern olmayan zihniyet için insan hayatının hiçbir önemi olmadığı gibi, özgürlük ve mutluluk  kavramlarına da hiçbir değer vermemektedirler. Modern medeniyet sayesinde  istediğimizi düşünmekte özgürüz, istediğimiz inanca sahip olmakta özgürüz, istediğimizi okuyabiliyoruz ve düşündüğümüz her şeyi ifade etme özgürlüğüne sahibiz.  İnsanın istediğine inanmakta, istediğini düşünmekte ve ifade etmekte, istediğiyle  evlenemediği, istediğini eleştiremediği yerde  kişinin  özgürlüğünden söz etmek mümkün değildir. Düşündüğü, inandığı, söylediği ve seçtiği yaşam tarzından dolayı sürekli olarak başına bir şeyler gelir korkusu yaşayan insanların yaşadığı coğrafyalarda, özgürlük, hukuk ve barış yeşermemekte ve gelişmemektedir.Kendi hayatımızı nasıl yaşayacağımıza  karar verenler bireyler olmayı, modern medeniyet bize öğretmektedir.Özgürlük, birey olmak ve insan hakları, modern medeniyetin  asli değerleridir. Özgürlük ve insan hakları, ırk, din, dil, cinsiyet, etnisite,  coğrafya, renk, yaş, engellilik  ayırımı olmadan bütün insanların sahip olduğu değerlerdir. Modern medeniyetin hakim olduğu yerlerde, özgürlük ve insan hakları her şeyin ölçüsüdür. Bedeviliğin ve barbarlığın hakim olduğu yerlerde, özgürlük ve insan hakları yerine şiddet, çatışma, cehalet, ayırımcılık, fanatizm ve yıkım vardır.

Modern medeniyet, bütün insan gruplarının  insan haklarına sahip olmasını savunmaktadır. Kadın hakları, azınlık hakları,  çevre hakları, çocuk hakları, hayvan hakları, dijital haklar kategorileri altında bütün insanlar  ve doğa arasında hak temelli bir ilişkinin kurulmasını  modern medeniyet ortaya koymaktadır. Kölelik, kadını aşağılayan cinsiyetçilik ve ırkçılık gibi anlayışların modern insan haklarıyla hiçbir ilişkisi bulunmamaktadır.Modern medeniyet dışında hiçbir yerde bu kadar kapsamlı ve çok yönlü  haklar kategorileri mevcut değildir.

Modern medeniyetin özgürlük, hukuk ve barış değerleri, insan hayatını sürekli yaşanacak açık ve dinamik  bir tecrübe olarak korumaya çalışmaktadır. İnsan düşüncesinin,  sözünün, araştırmasının, yaratmasının ve üretmesinin hiçbir şekilde kısıtlanmaması, yasaklanmaması ve müdahale edilmemesi düşüncesi, modern medeniyetin hayatı hep  yaşanacak açık imkanlar ve seçenekler alanı olarak tutma   çabasından kaynaklanmaktadır. Akla, bilime, felsefeye, sanata, özgürlüğe, demokrasiye, bireye, çoğulculuğa, barışa karşı çıkmak, aslında, hayata giden kapıları ve yolları kapatmaktan başka bir şey değildir. Barbarlığa karşı modern medeniyeti savunmak ve korumak, hayatın açık tutulmasını savunmaktır.