Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

‘Hakim’i göster, ‘Hakim’i sakla!

1929 yılı ve ardından gelenler, Suudi tarihinde belirleyici oldu. Kurucu Kral Abdülaziz, modern Suudi devletini iç ve dış unsurların birlikte hareket ettiği büyük bir komplodan kurtarmak için bütün yetenekleri toplayıp, tüm imkânları seferber etmişti.

Kral Abdülaziz, İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) devrimi meselesini ‘sonuca bağlamaya’ kararlıydı. Bunlar, bedevi askerî teşkilatlardan oluşan bir gruptu ve beraberlerinde şehir ve köy sakinlerinden bazı fanatik vaizler vardı. Kurucu Kral, diyaloğa dayalı dostane bir çözüm arayarak ve başkent Riyad ile başka yerlerde bir dizi konferans ve halka açık toplantılar düzenleyerek yaklaşık beş yıl harcadıktan sonra bu meseleyi askerî ve güvenlik yoluyla çözmeye karar verdi.

Abdülaziz, o yıl bu kesin tercihi neden yapmıştı?

İhvan’ın isyanının nedeni sadece katı dinî yorumlar ve tefsirler ile eski âdetlere bağlılığın, daimî istilanın, modern dinî etkenlerin, Allah yolunda cihadın, dış dünyayla iletişimin yasaklanmasının, telgrafın ve bazı modern ürünlerin yasaklanmasının bir karışımı iken, Kral, diyaloğa ve uzun süre sabretmeye hazırdı.

Bu sebepler her ne kadar basit olsa ve alimlerle bazı ilim talebesi bunlara sempati duysa da tek sebep bunlarken Abdülaziz müsamaha gösterdi, onlara bir mazeret aradı ve niyetlerinin masumiyetine dikkat çekti. Ama Mart 1929’daki es-Sebille Muharebesi’nden sonra iş değişti ve o dönemde bölgesel ve uluslararası dış güçlerin müdahalesi için bir vesileye dönüştü. En önemlisi uluslararası güçlerdi, çünkü o dönemde bu “Büyük Britanya” anlamına geliyordu.

Riyad ile Britanya arasında imzalanan önceki anlaşmalara aykırı olarak o dönemde sömürgeci Britanya’nın, İhvan mensupları Irak’a ve Kuveyt’e girdiklerinde ‘birkaç İhvan lideri’ meselesini çözme ve liderlerini Suudi devletine teslim etme konusunda oyalandığına dair belgeler ortaya çıktı, çıkmaya da devam ediyor.

İngiliz sömürgeciliğinin bazı temsilcilerinin istismar etmeye çalıştığı gerekçelerden biri, İhvan’ın insan hakları, ifade ve siyasi hareket özgürlüğü idi. Ancak İngilizlerin bu ‘masum’ iddialarının arkasında kurnaz ve bölücü siyasi hedeflerin olduğunu gösteren bazı belgeler ortaya çıktı… Daha fazla bilgi edinmek isteyenler, araştırmacı Fatin es-Subeyi’nin, İhvan ve Sebille sorununu anlatan ve Cedavil Yayınları tarafından yayınlanan kitabını okuyabilir.

Bu tutum, eski veya yeni Britanya ile sınırlı değildi. Bu, her zaman işe yarayan bir aldatmaca gibi görünüyor.

İki gün önce Türkiye güvenlik güçlerinin Kuveytli provokatör Hakim el-Mutayri’yi gözaltına alması hakkında yazdım ve Hakim’in bazı karanlık işlerinden ve kışkırtmalarından bahsettim. Perşembe günü Hakim el-Mutayri’nin X hesabından, hakkındaki idari gözaltı kararının iptal edildiği, sınır dışı edilme kararınınsa mahkeme tarafından halen değerlendirildiği duyuruldu. Hesapta ayrıca şu ifade de paylaşıldı: “Ümmet Partisi ve Ümmet Konferansı, başta hükümetiyle ve halkıyla Türkiye olmak üzere bu davada Hakim el-Mutayri’nin yanında duran herkese teşekkür ediyor.”

Hakim birçok terörist listesinde yer alıyor ve Kuveyt’te aranıyor. Türkiye’deki güvenlik ve istihbarat liderlerinin onunla yaptıkları şey de anlaşmalar ve siyasi kartlar oyununun bir parçası. Bu, eski bir oyundur. Rahmetli Kurucu Kral Abdülaziz, Avusturyalı gazeteci Muhammed Esed’i (Leopold Weiss) Britanya’nın ve Arap yandaşlarının o dönemde, yani 1929 yılında bu dinî grubun silahlandırılmasında, takviye edilmesinde ve desteklenmesindeki rolünü tespit etmek için bir keşif gezisiyle görevlendirmişti. Avusturyalı gazeteci de bunu delillerle ortaya koymuş ve araştırmalarını o dönemde Avrupa basınında yayınlamıştı.