Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

İki Kıbrıs

Gazze savaşının başlamasından bu yana binlerce İsraillinin Kıbrıs adasına akın ettiği söyleniyor. Küçük ada, tarafsız olduğu başka bir savaşta yine geçici sığınak rolünü oynuyor. Lübnan iç savaşı sırasında da Kıbrıs en yakın sığınaktı. 130 deniz mili ve ardından kurtuluşun kokusunu soluyordunuz. Sizi beklemekte olan Kıbrıslılar ticaret konusunda Lübnanlılardan daha iyiydiler ve Lübnanlıların abartılı zevk ve geleneklerinden açıkça şikâyet ediyorlardı.

Bölünmüş ülkelerin ortasındaki adaların ve mekanların vay haline, sığınak olmaktan kurtulamazlar. Ama bölünme lanetinden Kıbrıs da kurtulamadı. Amerikalılar ulusal kahramanı Makarios'u devirdi ve Türkler yarısını işgal etti. Şu anda İsrail'den gelen resmi olmayan “mültecilerle” dolu olan kısmı da bu kısım.

Güney Kıbrıs Rum Kesimi Avrupa Birliği'ne katıldı ve bir süre sonra zengin Ruslar "yıkanmış, kurutulmuş ve nemli" paralarıyla buraya geldiler. Gelenekleri değişti ve artık bir trafik kuralı ihlal edildiğinde dünyayı ayağa kaldıran bir ada olmaktan çıkıp, bankalarının aynı rahatlıkla iflas edip yeniden kuruldukları bir adaya dönüştü. Eğer Lübnan kendisinden ders almış olsaydı, bankaları ayakta kalacaktı ama ya hep ya hiç kuralında ısrar etti ve hiçi elde etti.

Kıbrıslı Rumlar, Yunanistan'ın Türkiye'ye olan nefretini, Kıbrıslı Türkler ise Türkiye'nin Yunanistan'a olan nefretini miras aldılar. İki taraf aralarına cesetler ve darağaçlarıyla dolu hatıra çivileriyle donatılmış psikolojik bir bariyer ördü. Evler, sokaklar ve meyve bahçelerinin yarısı nefretin bu tarafında, diğer yarısı da diğer tarafında.

Bölünmenin ilk gününden itibaren Birleşmiş Milletler'in başlattığı tüm girişimlere rağmen iki taraf eski birlikteliklerine dönemediler. Şimdiden Allah’ın dilediği bir zamana kadar ada, her iki kısmında da dolar ile ödeme yapan savaşan komşuları için bir durak veya mekân olarak kalacak. İkisinde de onlara hoş geldiniz, burada borç yasak, sitem yok ve rızık Allah’tandır denilecek.

Bu gerçekler ne kadar karikatürize görünse de aslında öyle değil. Burası dünyanın bir minyatürü; Ortadoğu'nun ürettiği her türlü çatışmanın buluştuğu bir ada. Tabii bu Ortadoğu'dan ne anladığınıza bağlı ve Türkiye, Yunanistan ile Kıbrıs'ın da Ortadoğu’ya dahil edilmesinde bir sakınca yok.