Farz edelim ki Washington yönetiminin dış politikalarını denetleyen bir ABD yasama organı, Beyaz Saray yönetiminden üst düzey bir yetkilinin açıklamalarını dinliyor. ABD'nin Irak'tan sözde çekilme kararında aktif rol oynayan bu yetkili, Bağdat'ta çoğunluğu temsil eden ve 2003'ten bu yana Irak kararına bağlı kalan Iraklı siyasi güçler arasındaki güç paylaşımı haritasına ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor. ABD'nin çekilmesi, varsayımsal bile olsa, bu çoğunluğun içinden çıkan güçlerin dahili ve bölgesel, askeri ve siyasi baskıları sonucunda gerçekleşti. Bu güçler, kontrolü ele geçirene kadar devlet kurumları altında büyüdü. Söz konusu güçler hegemonya, hırs ve iktidarı tamamen ele geçirmek amacıyla eski muhafızları, yani 2003 rejiminin kurucu güçlerini ortadan kaldırmayı açıkça düşünme noktasına dahi vardı.
ABD’li yetkilinin cevaplarını dinleyen emekli bir Iraklı yetkili, Washington'un çekilmeden önce ya da sonra, Irak içindeki ittifakların dalgalanmalarının dayattığı bir siyasi gerçeklikle uğraşacağına inanıyor. Bu ittifaklar da her parlamento seçiminden ve hükümetin kurulmasından sonra şekilleniyor. Dolayısıyla Washington yönetimi, her zamanki pragmatikliğiyle, ne kadar aşırılık yanlısı olurlarsa olsunlar yahut kendilerine düşmanlık gösterseler, bu güçlere uyum sağlayabilir ve onlarla anlaşabilir. İktidarı elinde tutan bu güçler kazanımlarını korumak için Washington'a sert tavizler vermeye de hazırdır. Ancak İktidarı elinde tutan bu güçlerin gözden kaçırdığı şey, Washington'un siyasi sürecin tüm çarpıklıklarıyla birlikte üretilenle uğraşması ve bunun üretimini kendisinin yapmamasıdır. Bu durum, şu anda iktidarı elinde bulunduranları bir şey fark etmeye zorluyor. Bu rejimin güçlüleri ittifak haritasını değiştirmeye karar verirse iktidarı elinde bulunduranların güçleri tehdit altında demektir.
Şarku’l Avsat’ın haftalar önce Sadr Hareketi ile Kanun Devleti Koalisyonu arasındaki diyaloglar hakkında ortaya çıkardıkları artık bir sır değil. Bu, iki ezeli rakip olan Mukteda es-Sadr ve eski Başbakan Nuri el-Maliki arasındaki diyalog anlamına geliyor. Yüksek ihtimalle siyaset sahnesinde bu iki adamın kendi içlerinden çıktığını düşündükleri yeni güçler var. Aşırı güç hissi onları birbirlerini siyaset sahnesinden uzaklaştırma konusunda açıkça konuşmaya sevk ediyor. Her biri karşı tarafın emekli olmasını isteyerek etkisini azaltmaya çalışıyor. Ancak siyasetteki bu modern güçlerin gözden kaçırdığı şey, Sadr ve Maliki'nin Saddam Hüseyin sonrası Irak rejiminin kaldıraçlarını temsil ediyor olmasıdır. Çarpışmaları da yakınlaşmaları gibi maliyetlidir. Kuşkusuz Sadr'ın siyasete geri dönmesi ve Maliki ile anlaşması ihtimali Irak'ta iktidarı yeniden şekillendirecektir. Bu durum, bugün Irak'ta ‘kurucu atalar’ olarak adlandırılanlara geri dönmek için bir referanstır.
Iraklı bağımsız milletvekili Adnan ez-Zurfi, meslektaşı Gassan Cevad ile ‘bi’l-Muhtezil’ programında yaptığı televizyon röportajında “Sadr ve Maliki arasındaki yakınlaşma bir sonraki siyasi sahneyi şekillendirecek. Kürt lider Mesud Barzani'nin de onlara katılması mümkün görünüyor. Sünnileri temsil eden bir hareketin yanı sıra Muhammed el-Halbusi de bu oluşuma dahil olabilir. Bu durum, güçlülerin ittifakı anlamına geliyor. Bir sonraki sahne güçlülerin sahnesidir” dedi. Ez-Zurfi’nin söyledikleri açık ve izaha muhtaç değildir. Bu güçler birlikte çoğunluğu oluşturmayı hedefliyor ve bir çoğunluk hükümeti kurmaya çalışıyor. Böylece kaçınılmaz olarak muhaliflerini muhalefete taşıyacaklar. Bu daha çok Sadr'ın çoğunluk hükümeti kurmasını engelleyen Koordinasyon Çerçevesi ve silahlı Şii siyasal İslam'ın bazı güçlerine karşı siyasi bir tepki olacaktır. Üçlü ittifak güçlerini siyasi olarak dışlayacak olan bu güçler, el-Halbusi'nin gücünü hissettikten sonra onu Temsilciler Meclisi Başkanlığı görevinden azletti, ardından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) bölgesini sistematik olarak hedef alan bir süreç başlattı ve Erbil'in federal yetkilerini azaltmaya çalıştı.
Bu güçlerin beklenmedik macerasına gelince, Maliki'yi görevden almak için harekete geçerek, son parlamento seçimlerindeki büyük yenilginin ardından kendilerini iktidara döndürenin Maliki olduğunu unutmuş gibiler.
Koordinasyon Çerçevesi içindeki organizasyonun önemli ölçüde azaldığı açık. Kendi çıkarlarını ayrı ayrı arayan çoklu bireysel noktalara dönüşen Koordinasyon Çerçevesi büyüklüğünü yeniden değerlendirecek. Bu durum hükümete olumsuz yansıyacaktır. Hükümet, Sadr'ın dönüşü ve Maliki'nin hesaplarının neden olacağı büyük şoklara karşı savunmasız hale gelecektir.
Konuşacak daha çok şey var…