İnsanoğlu yeryüzünde var olduğundan bu yana, geçimini sağlamak ve insan onuruna yakışır bir yaşama sahip olmak için sürekli arayış ve mücadele içinde olmuştur. Bu ise büyük ölçüde, her geçen gün artan intihar vakalarının sebeplerinin başında gelen ekonomik duruma bağlıdır. Diğer sebepler arasındaki duygusallık, psikoloji, depresyon, akademik zorluklar ve uyuşturucu başlıca sebeplerden olsalar da ekonomik duruma göre daha küçük bir yüzde oluştururlar.
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre 15-29 yaş arası gençler arasında intihar, ölüm nedenleri arasında dördüncü sırada yer alıyor ve dünyada her yıl 700 binden fazla insan intihar ederek ölüyor. 2019 Küresel İntihar Raporu'na göre intiharların yüzde 77'sinden fazlası Doğu Akdeniz ülkeleri de dahil olmak üzere düşük ve orta gelirli ülkelerde meydana geliyor.
Graubünden Kantonu polisinden yapılan açıklamaya göre, 61 yaşındaki İsviçreli bilim adamı Reinhardt, kaldığı otel odasında ölü bulundu. Ölüm sebebi görev tabancası ile kafasına sıkarak intihar etmesiydi.
Hayatına son veren ünlülerin listesinde Boudica, Brutus, Marcus Antonius, Mısır Kraliçesi Kleopatra, Yahuda İşkariyot, Nero, Virginia Woolf, Sigmund Freud, Adolf Hitler, Eva Braun, Ernest Hemingway ve daha birçok isim yer alıyor.
Romalılar ve Yunanlılar döneminde, intihar kavramına karşı genel olarak gevşek bir tavır sergileniyordu. Ancak Hıristiyanlığın yayılmasıyla birlikte, Hıristiyanlar 452 yılında Arles Konsili'nde intihar eylemini Şeytan'ın bir eylemi sayarak kınadılar. Orta Çağ'da Katolik inancı intihar konusunu 17. yüzyılın sonuna kadar çözemedi. Kilise, Kurtuba şehitlerinde olduğu gibi, şehitlik peşinde koşmanın intihar anlamına gelip gelmediğini uzun süre tartıştı.
Pek çok kişi korona salgınının intihar vakalarında artışa neden olmasını bekliyordu, ancak tam tersine sayı 2020'de 45.979 vakaya kadar geriledi. Ancak bu düşüş 2021'de toplam 48.138 intihar ile yeniden yükselişe geçti.
Antik Yunan düşünürleri arasında da bu eyleme karşı Hıristiyanlığın duyduğu nefretin bazı işaretleri görülmüştür. Örneğin Pisagor, ahlaki temellerden ziyade matematiksel temellere dayanarak intihara karşı çıkıyordu. Aristoteles, bireylerinden birinin kendisine sağladığı hizmetten toplumu mahrum ettiği için intiharı kınamıştı. Platon ise insan bedeninin tanrılara ait olduğu dolayısıyla intihar etmenin ilahi kanunların ihlali olduğu gerekçesiyle bu eyleme karşı çıkmıştı.
Mısırbilimi, en eski intihar mektubunun MS 1896'da Alman Mısırbilimci Adolf Ehrmann tarafından keşfedilip tercüme edilen "Yaşam İçin Umutsuz Diyalog" papirüsünde kaydedildiğine inanır. Mektup, Berlin Müzesi'nde korunmaktadır. Çoğu Mısırbilimci, bu papirüsün tarihinin MÖ 1991 ile 1876 arasında hüküm süren Orta Mısır Krallığı dönemine kadar uzandığına inanıyor.
Her halükârda, kişinin zihinsel veya psikolojik olarak hasta olduğu anlamına gelmeyen kişisel faktörlerin yanı sıra, sosyal istikrarsızlık ve ekonomik krizler gibi yapısal faktörler de intihara yol açmaktadır. İnsan, hayatının artık bir değerinin kalmadığını veya yaşamamanın daha iyi olduğunu hissettiğinde intihar eder.
Araştırmalar intihar sayısındaki artışın, ekonomik açıdan bakıldığında işsizlik oranlarının artması, düşük gelir seviyeleri, durgun yatırım ortamı, iflaslar, borç birikimi vs. gibi çeşitli faktörlerden kaynaklandığını gösteriyor. İnsanları intihara iten baskı unsurlarını oluşturan pek çok faktörün olduğunu öngörüyor.
Lübnan'a gelince, Sky News, Lübnan vatandaşları arasında rekor sayıda intihar vakası kaydedildiğine, bunların bazılarının yaşam, ekonomi ve güvenlik koşullarına dayanma gücünü kaybetmekten kaynaklandığına işaret etti. Araştırmacı Muhammed Şemseddin'in "Information International" rakamlarından elde ettiği verilere göre Lübnan 2023'te intihar vakalarında 2022'ye göre yüzde 16 oranında gözle görülür bir artışa tanık oldu.
Lübnan'daki durum, 2019'dan bu yana önemli ölçüde artan intihar oranlarıyla birlikte büyük bir endişe kaynağı haline geldi. Lübnan vatandaşı ufkun kapalı olması ve bunun sosyal, ekonomik ve hatta güvenlik düzeyinde teşkil ettiği engeller nedeniyle umutsuzluğa düşmüş durumda. Bilhassa gençlerin çoğu bu umutsuzluk ve göç kapılarının kapanması, işsizliğin yaygınlaşması, iş fırsatlarının yokluğu ve diğer faktörler nedeniyle depresyon yaşıyorlar.