Kasım 2022'de güvenilir kaynaklardan, İran rejiminin bazı kurmaylarının şikayetlerinin Ali Laricani ve Mücteba Hamaney tarafından Dini Lider'e iletildiğine dair haberler paylaşıldı. Şikayet konusu şuydu; İran'ın merhum Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ülkeyi yönetimi istenilen düzeyde değildi ve aksamalar yaşanıyordu. 24 Kasım 2022'de yazdığım yazımda bu konuya değinmiş ve aynı yazıda Dini Lider'in Laricani ile oğlu Mücteba'ya cumhurbaşkanlığının kararlarını ve politikalarını kabul etmeleri gerektiğini söyleyerek son noktayı koyduğunu belirtmiştim. Bundan haftalar sonra Ali Ekberi, Reisi'nin kararı ile (16 Şubat 2023) casusluk ve vatana ihanet suçlamasıyla idam edildi. Aynı kaynaklar, Ekberi’nin cezasının hapis olmasını isteyen Dini Lider'in infaz haberini duyduğunda öfkelendiği ve Reisi ile Dini Lider Ali Hamaney arasındaki doğrudan temasın kesildiği haberini verdiler. Aralarındaki temasın başta Mücteba Hamaney olmak üzere Dini Lider’in yardımcıları tarafından sağlandığı söylendi. Mücteba devlet başkanının yetkileri arasında yer alan devlet işlerinin yönetimi ile ilgili olarak babasının aldığı kararları Reisi’ye iletiyordu. Bilhassa Dini Lider’in kendisi ile doğrudan görüşmeyi reddetmesinin ardından Reisi bu durum nedeniyle hayal kırıklığı içindeydi.
Cumhurbaşkanlığı uçağının düşmesinin ve Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı ve beraberindekilerin ölümünün sebepleri ne olursa olsun, olayın kendisi ve resmi medyanın olayı ele alma biçimi İran'ın çıkarına değil. Teknolojik olarak ileride olduğunu iddia eden ve nükleer güç olmanın eşiğinde bulunan bir ülke, gelişmiş bir Rus veya Çin helikopteri ile de olsa cumhurbaşkanına güvenli bir ulaşım imkânı sağlama gücüne nasıl sahip olamaz? Kazanın sorumluluğunu, helikopter için yedek parça temin etmesini engelleyen ABD yaptırımlarına nasıl yükleyebilir? Eğer kaza hadisesi cumhurbaşkanından kurtulmak amacıyla planlandıysa da rejim içinde şiddetli ve kanlı bir çatışma var demektir. Her iki durumda da bunun anlamı, İran'ın aşırı gücünün bir abartı olduğudur. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın geçen hafta yaptığı ve Reisi, Abdullahiyan ve çevresini övdüğü, önemli bir kısmını İran rejiminin gücünden ve yenilmezliğinden bahsetmeye ayırdığı konuşması, rejimin sarsıldığının ve çatırdadığının kanıtı olabilir.
Bir uluslararası ilişkiler uzmanıyla yaptığım sohbette, uluslararası politikanın en önemli temellerinden birinin, çıkar alışverişini sağlamak gibi basit bir gerekçe için yapay da olsa asgari düzeyde istikrarın varlığı olduğunu söyledi. Bunun bugün İran’da var olmadığını ve 40 yıl boyunca ülkeyi etkin bir şekilde yöneten Dini Lider Hamaney'in kontrolünde bulunan İran karar alma merkezinin artık sona yaklaştığını ekledi. Zira Hamaney yaşlı ve hasta, özellikle özgürlüğe özlem duyan, mollaların üzerlerindeki baskısından kurtulmak isteyen gençler arasında uzun süredir devam eden bir çalkantının ortasında, onun yerine geçmek için birbiriyle çekişen güçler ve eğilimler arasında yoğun bir mücadele yaşanıyor dedi.
İran’ın yarı resmi Tesnim Haber Ajansı, ülkenin yeni cumhurbaşkanının seçiminin önümüzdeki ayın 28'inde gerçekleşeceğini ve Dini Lider'in üç ismin aday gösterilmesini onaylayacağını söyledi. Bunlar; eski bir Devrim Muhafızı subayı olan ve bugün Dini Lider'e ait devasa bir devlet mali portföyünü yöneten Perviz Fettah, mevcut Ulaştırma Bakanı Mehrdad Bezrbaş ve Reisi'ye yakın bir isim olan Tahran Belediye Başkanı Ali Rıza Zakani. Tesnim Ajansı'nın öngörüsü doğruysa adaylar arasında Reisi’nin muhafazakar yaklaşımını değiştirecek kimse olmayacak ve Dini Lider'den sonra ne olacağına dair ihtiyat ve korku hali devam edecek.
Ne var ki Reisi'nin cesedi bulunmadan önce bile 85 yaşındaki Dini Lider Ali Hamaney bir tweet atarak sükunet çağrısında bulundu ve "Ulusumuzun endişe etmesine gerek yok çünkü ülke yönetimi hiçbir şekilde aksamayacak" dedi.
İran yasalarına göre, Cumhurbaşkanı Vekili Muhammed Muhbir'in 50 gün içinde Reisi’nin halefi için seçim düzenlemesi gerekiyor. Analistler Hamaney'in endişelenmeyin mesajının iktidarın neredeyse sakin bir şekilde devredilmesini içerdiğini söylüyorlar. Reisi'nin görev süresi boyunca insanlar hükümetin baskısını ve ekonomiyi yönetme biçimini protesto etmek için sokaklara dökülmüşlerdi. Pek çok uzman, 50 günlük sürenin gerilim, olası huzursuzluk ve her türlü protestoyu bastırmaya yönelik baskılarla dolu olacağına inanıyor.
İran liderliği katı adaylar bulma ve 50 gün içinde seçim yapma konusunda herhangi bir sorun yaşamayacak. Mart 2024'teki İran parlamento seçimleri rekor düzeyde düşük bir katılıma tanık olmuş ve bu, İran halkı ile siyasi sistem arasındaki kopukluğun ne kadar genişlediğini gün yüzüne çıkarmıştı. Reformcu ve ılımlı adayların artık adaylık dışında bırakılmaları nedeniyle İran’da seçim düzenlemenin anlamı da giderek daha fazla sorgulanıyor.
*****
Ölümler İran için kritik bir anda gerçekleşti. Yani, İsrail ile iki ülkeyi savaşın eşiğine getiren çatışmadan sadece bir ay, ayrıca ABD ile İran'ın bölgedeki gerilimi azaltmak amacıyla arabulucular aracılığıyla görüşmelerde bulunmasından sadece birkaç gün sonra geldi.
Reisi’nin ölümü arkasında temel sorular bıraktı; ülkenin bir sonraki başkanı kim olacak? Peki ya İran'ın iç ve dış politikasında bir değişiklik olursa ne olacak?
Rejim siyasi, ekonomik ve hatta askeri bir dönüm noktasında. Yeni bir seçim turundan önceki 50 günlük dönemde, rejimin kamusal alanda herhangi bir iç çatışmanın yayılmamasını sağlamak için aynı derecede yoğun bir çaba göstermesi muhtemel.
İran'ın önde gelen din adamlarından ve avukatlardan oluşan Anayasa Koruma Konseyi, kimin aday olacağına karar verecek.
2021'deki son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Konsey yüzlerce adayı diskalifiye etmiş ve sonunda yalnızca Reisi ve altı kişinin aday olmasına izin vermişti. Reisi soğukkanlı, hayalci olmayan ve sadık bir adam olarak tanınmıştı.
Yetkililer tarafından yine sıkı bir şekilde kontrol edilecek genel seçimlerde seçilecek bir sonraki cumhurbaşkanı muhtemelen Reisi kadar muhafazakar ama daha genç olacak. Birçok açıdan Reisi’yi başka biri ile değiştirmek zor olacak. Rejim sükuneti korumak için elinden geleni yaparken, seçimlerin potansiyel bir huzursuzluk dönemi olduğunu ve bu seçimin yeni bir protesto dalgasına yol açabileceğini biliyor.
Bu eğilim İran'da on yılı aşkın bir süredir devam ediyor çünkü İran'da gençler ve giderek yoksullaşan nüfus arasında din adamlarının yönetimine yönelik yaygın düşmanlık büyüyor.
Reisi'nin ölümü, İran'da yaklaşmakta olan başka bir güç mücadelesine de dikkatleri çekti. Onlarca yıldır Dini Liderlik konumu İran'ın nihai otoritesinin merkezi ve hükümetin ideolojik ve zorlayıcı unsurlarını kontrol eden konum oldu. Ne var ki Hamaney geçen ay 85 yaşına girdi ve sağlık durumunun kötü olduğu bildiriliyor.
Reisi'nin ölümü Mücteba Hamaney'i birinci aday konumuna yükseltti. Kaldı ki Mücteba’nın Devrim Muhafızları ile zaten güçlü ilişkileri var ve Dini Liderlik Ofisi tarafından yönetilen güvenlik aygıtı üzerinde güçlü bir yetkiye sahip. İran'ın katı elitleri onun kendi çıkarlarını koruyacağını biliyor. Mücteba Hamaney babasının rolü için yeterli ve nitelikli bir aday da olabilir. İranlılar arasında babasının yerini alma konusundaki genel arzusunu sezinleyenler var. Bazıları da onun teokraside herhangi bir yüksek mevkide bulunmadığına dikkat çekiyorlar. Ama belki de bu ikisinden de önemlisi, oğlun babasının yerine geçmesinin, devrimden önceki Şah yönetimine dair anıları hatırlatabilecek olması.
İran liderleri İsrail veya ABD ile tam teşekküllü bir savaşa girme konusunda isteksiz olduklarını gösterseler de ülke, Lübnan'da Hizbullah, Yemen'de Husiler, Irak ve Suriye'de Şii milisler gibi silahlı örgütleri silahlandırmaya ve desteklemeye devam ediyor. Hamas'a uzun vadeli desteğinden ise bahsetmiyoruz bile.
Beklentiler rejimin değişmekten ziyade olduğu gibi devam edeceği yönünde çünkü vekiller aracılığıyla savaş İran için “o kadar başarılı” ki, rejimin değişikliğe gitmesi için hiçbir etken yok.
İran'ın nükleer programındaki rotasını değiştirmesi de pek mümkün görünmüyor. ABD anlaşmadan çekildiğinden beri İran, neredeyse birçok nükleer bomba yapmak için gereken seviyeye kadar zenginleştirilmiş nükleer yakıt üretti. Yeni bir İran cumhurbaşkanı döneminde Washington'a yönelik düşmanlığın azalması da beklenmiyor.