Ortadoğu'nun tek demokratik ülkesi yaklaşık bir yıldır benzersiz bir demokrasi gösterisi sunuyor. Demokrat Likud ve Harediler de bu gösteride başrol oynuyorlar. Netanyahu bir demokrat, Ben Gvir de kudretli. Şimdi de dünyaya hoşgörünün, özgürlüklerin, şık görünümün ve zarafetin starı vaat ediliyor.
Gerçek şu ki İsrail bu savaşta en büyük kaybı Gazze'de değil, tüm derinlikleri ile çatışmanın ekranında yaşadı. Burada çatışma uygar Avrupalı Gantz ile Batılı karikatüristlerin tasvir etmekten bıkmadığı şekli ile barbar, uzun sakallı, elinde ihanet hançeriyle terörist Arap arasındadır.
Tel Aviv'deki siyasi kaos, sözde demokratik devletin çöküşünden kaynaklanıyor. Aniden Ruslar, Almanlar ve Polonyalılar birbirlerinden ayrıldı, subaylar istifa etti, dengeler bozuldu ve tüm yapı sarsıldı.
Biraz alışılmışın dışında bir test ile birlik belirtileri ortadan kayboldu. Vahşet yaygınlaştı, soykırım kültürü hâkim oldu ve “hayvanların” dili dışında her dil yok oldu.
Bunlar “medeniyetler çatışmasında” Arapların hayal bile edemeyeceği sonuçlar, zira İsrail'de en medeni insan Ben Gvir, demokrasinin kurtarıcısı ise Avigdor Lieberman oldu.
Dünya, Gazze ile İsrail arasında bir kriz içindeydi, şimdi ise yakıp yıkmakta yarışan iki rakip arasında bir ikilem içinde. Kim diğerinden daha fazla yakıp yıkacak, öldürecek, yerinden edecek ve açlıktan öldürecek diye yarışıyorlar.
Demokrasinin zirvesine gelince, o da Ben Gvir'in başkentinde değil, Benjamin Franklin, George Washington ve diğer Kurucu Babaların başkentinde görüldü. İki meclisi, Senato ve Temsilciler Meclisi ile demokrasinin feneri olan Kongre, Netanyahu’yu üyelerine hitap etmeye davet etti. Ne kadar korkunç olsa da asıl haber bu değil, asıl haber Netanyahu’nun bu daveti kabul ettiğini duyurmasıdır. Aşağılanmayı kabul edenler için aşağılanmak kolay gelir. Böyle bir davet, böyle bir aşağılamayı hak ediyor. Dostu Netanyahu olanın, şerefli üyeler de dostudurlar.