Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Amerikan fili ve İsrail tilkisi

Dünkü makalenin devamı olarak, Sovyetlerin yanında yer almaya karar veren Abdunnasır'a yönelik ABD’nin flört çabası ve kendisine sunduğu pek çok hediye işe yaramadı. Bu nedenle 1967 savaşında İsrail Sina'ya saldırıp burayı tekrar işgal ettiğinde Washington bu kez itiraz etmedi. İsrail, bu savaşta Moskova'nın bölgedeki en önemli iki müttefiki olan Mısır ve Suriye'nin askeri kapasitelerini şaşırtıcı bir şekilde yok etti. Tel Aviv, Sovyetler ile müttefik ülkeleri küçültmeyi ve çalkantılı Ortadoğu bölgesinde komünist yayılmayı geriletmeyi başaran ABD'nin vahşi köpeği olduğunu kanıtladı. Bölgenin yüzü Güney Yemen, Suriye, Irak, Sudan, Somali ve tabii ki Mısır'da solcu hükümet veya silahlı grup çıbanlarıyla doldu.

ABD İsrail'i kalesi ve köpeği olarak kullandı. Bu nedenle Sedat iktidara gelip İsrail ile savaşmayı denediğinde, Sovyet müttefikinde hiçbir umut olmadığını itiraf ederek ve çözüm kartlarının yüzde 99'unun Washington'un elinde olduğunu açıklayarak sonunda Washington ile anlaşmayı seçti. Gerçekten de Washington Sina ve kanalın Mısır'a dönüşünü ayarladı ve üstene bir de İsrail'in büyük komşusuna karşı saldırganlığını tekrarlamamasını sağlamak için yıllık 1 buçuk milyar dolarlık yardım da bulundu.

Saddam nükleer tesisini (Temmuz) inşa ettiğinde ve Washington'un projeden vazgeçme çağrılarını reddettiğinde ABD İsrail'e tesisi yok etme talimatını verdi.

Peki ya zorlu rakip İran? Washington ile aralarındaki koordinasyon ve ortak çıkarlar İsrail'i İran ile karşı karşıya getirdi ve 1982'den bu yana İsrail bölgedeki herhangi bir ülkeden daha fazla İran ile çatışma halinde.

Doğal olarak İsrail'in varlığının ve işgallerinin bölgesel kaosa ve İran'ın tecavüzlerine yol açtığını kabul etmek gerekiyor. Ancak bunlar, bölgesel ve uluslararası düzeyde aktif çatışan eksenlerin varlığından kaynaklanan beklendik sonuçlardır. İran ile büyük bir savaşı engelleyen şey uluslararası dengeler ve kabul edilmiş angajman kurallarıdır. İsrail, Güney ve Kuzey Kore örneğinde olduğu gibi şu anda savaşı istemesi pek olası görünmeyen ABD'ye rağmen İran'a karşı bir savaş başlatmaya cesaret edemez. İran da, İsrail'e karşı doğrudan bir savaş başlatmayacak ve vekillerinin İsrail ile çatışmasına ancak sınırlı bir kapsamda izin verecektir. Hamas'ın 7 Ekim'de yaptığı ise istisnai bir durumdu ve saldırının kasıtlı mı olduğu, yoksa saldırının kontrolden mi çıktığı bilinmiyor. Aynı şekilde İran'ın 13 Nisan'da Suriye'deki konsolosluğunun hedef alınması ve İsrail'in İranlı liderleri öldürmesinin ardından doğrudan gerçekleştirdiği basit saldırı da haklıydı. İki ülke onlarca yıldır yıpratma savaşı içinde ve her ikisi de kayıplara dayanabilir.

İsrail, 70 yılı aşkın süredir ABD için askeri bir rol oynadı ve oynamaya devam ediyor. Amerikalıları saf bir fil, İsraillileri ise kurnaz tilkiler gibi göstererek iki ülke arasındaki ilişkinin niteliğini özetleyemeyiz. Bu, zamanla derinliği kanıtlanmış ilişkinin doğasını basitleştirir. Yine bu, İsrail politikalarının bazen Amerikan çıkarlarına zarar verdiği ve onlarla çeliştiği gerçeğini ortadan kaldırmıyor. ABD'nin uzun süredir devam eden sevgisine rağmen İsrail, ABD'nin onu karanlık bir gecede satmasından korkuyor. Eski ABD başkanı Obama'nın 2015 yılında İran ile müzakere edip kapsamlı anlaşmayı imzalarken yaptığı şey İsrail tarafından ihanet olarak değerlendirildi ve bu nedenle anlaşmayı sabote etmeye çalıştı ve başarılı da oldu. İsrail, garanti olarak ve ABD'nin kendisinden vazgeçmesi halinde kendisini tehdit edenleri korkutmak için gelişmiş silahlardan oluşan bir cephaneliğe ve yeterli miktarda nükleer savaş başlığına sahip. İki müttefik arasındaki ilişkinin her zaman mutlu olmadığına dair pek çok kanıt var. Mesela ABD, modern teknolojilerinin sızması korkusuyla İsrail'i gelişmiş silahlarını Çin'e ihraç etmekten vazgeçmeye zorladı. Bu durum, Çin'i önemli bir pazar olarak gören ve orada büyük bir varlığa sahip olan İsraillileri kızdırdı. Nitekim İsrail’in Pekin'deki büyükelçiliğinin yanı sıra Çin genelinde 4 konsolosluğu var! Çinliler de İsrail ile ilişkilere önem veriyorlar ve son on yılda İsrail'e herhangi bir Arap ülkesine yaptıklarından daha fazla yatırım yaptılar. Washington daha önce Yahudi devleti adına casusluk yaptığı suçlamasıyla 30 yıl hapis cezasına çarptırılan Jonathan Pollard gibi İsrail ile bağlantılı şirketleri ve bireyleri cezalandırmıştı. Tüm Amerikan başkanları İsrail'in Pollard’ın affedilmesi yönündeki taleplerini reddettiler ve Pollard cezasını tamamladıktan sonra Netanyahu kendisini havaalanında bizzat karşılamıştı. Devam edeceğiz.