Afganistan devri bitti mi, özellikle ABD'nin çekilmesinden sonra bir unutulma ve bilinmezlik karanlığına mı girecek?
Geri çekilmenin ve Taliban'ın Afganistan'da iktidara gelmesinin üçüncü yıldönümünde hareket, 3 milyon çocuğun açlık tehdidi altında olduğu gerçeğini görmezden gelerek her Afgan kadınını öldüren katı bir yasa çıkardı. Taliban, 2021'de iktidara gelmesinden bu yana başta kadınlar olmak üzere milyonlarca Afgan'ın genel görünümünü ve davranışlarını kontrol etmeye çalışıyor.
Ancak radikal hareketin ahlaka ilişkin kuralları ülke genelinde şimdiye kadar düzensiz ve eşitsiz bir şekilde uygulandı. Şimdi, hareket uzun bir dizi katı kısıtlamayı yasalaştırdı ve bu durum da Afganlar arasında katı yaptırımlara ilişkin korkuyu artırdı. 21 Ağustos'ta resmen kabul edilerek yayımlanan Erdemi Yayma ve Kötülüğü Önlemeye Dair Kanun, kadınların görünüş, davranış ve hareketlerinin yanı sıra erkeklere katı kısıtlamalar getiriyor. Taliban'ın nefret edilen kısıtlamalarının yaygın şekilde uygulanmasını yoğunlaştırması halinde kamuoyunun tepkisiyle karşılaşılacağından korkuluyor. Gençler ciddi bir işsizlik ile karşı karşıya, onları bastırmak, beklenmeyen tepkilere yol açacaktır.
Yeni ahlak kuralları, çoğu kadınları hedef alan 35 maddeden oluşuyor. Kadınların halka açık yerlerde yüzlerini ve vücutlarını tamamen örtmeleri gerekiyor ve halka açık yerlerde seslerini yükseltmeleri veya şarkı söylemeleri yasak. Kadınlar evden çıkarken yanlarında bir erkek refakatçi olmalı, yanlarında bir erkek refakatçi olmadan toplu taşıma araçlarını kullanamazlar. Erkeklerin ise spor yaparken bile mütevazı giyinmesi gerekiyor ve sakallarını tıraş etmeleri veya kesmeleri yasak.
Kanundaki bir maddede şöyle deniyor: “Kâfirlerle (gayrimüslimlerle) dost olmak, onlara yardım etmek ve onların görünüşünü taklit etmek yasaktır.” Halka açık yerlerde müzik açmak veya dinlemek yasaktır. Aynı zamanda İranlıların yılbaşı olan Nevruz da dahil olmak üzere İslami olmayan bayramların kutlanması da yasaktır. Ahlak kurallarının uygulanmasından Taliban'ın korkunç ahlak polisi sorumlu. Sayıları binlerce kişiye varan bu gücün personeli, yasaya uygun olarak ahlaka uyup uyulmadığını takip etmek üzere ülke çapında görevlendirilecek. Ahlak polisi unsurlarının “suçluları” uyarması gerekiyor ve eğer bu yasayı tekrar tekrar ihlal ederlerse onları gözaltına alabiliyor, para cezasına çarptırabiliyor ve hatta mallarına el koyabiliyorlar. Ahlak polisi, suçluları üç güne kadar gözaltında tutabiliyor ve yargılama olmaksızın “uygun gördüğü” cezalar dağıtabiliyor.
Taliban, “İslami öğretilerde sağlam bir şekilde kökleşmiş” olduğunu iddia ettiği kanun maddelerini savundu. ABD'nin eski Kabil büyükelçisi ve ABD'nin çekilmesinden önce Doha'da Taliban ile yapılan müzakerelerin sorumlusu olan Zalmay Halilzad ile bu kanunla ilgili görüşlerini sormak için görüştüm. Kendisine bu ahlak kanunuyla ilgili fikrini ve devam edeceğini düşünüp düşünmediğini sordum. Cevabı şu oldu: “Umarım devam etmez ama ne yazık ki emin olmak mümkün değil. Din alimi olmasam bile İslam'ın temel ilkelerinden birinin ‘dinde zorlama yoktur’ olduğunu biliyorum. Bu nedenle onların kararları, İslam dünyasında yaygın olarak uygulandığı şekliyle İslam'a aykırıdır. Eğer insanların daha dindar olmasını istiyorlarsa bu kurallar ters etki yaratacaktır çünkü bunlar sadece memnuniyetsizlik doğuracaktır. Ayrıca bazı emirlerinin İslam inancındaki temellerini kanıtlamaları için insanların onlara meydan okuması da gerekiyor. Örneğin kadınların kamusal alanlarda gülmemeleri, sessiz konuşmaları gerektiği nerede söyleniyor ya da kadınların ne giyeceğini tam olarak kim belirliyor? Burada Afganistan ve diğer yerlerdeki İslam alimlerine önemli bir sorumluluk düşüyor; Talibanlı kardeşleriyle etkileşime geçmeli, onları bilgilendirmeli ve dinlerinin gerçekte ne olduğunu anlamalarına yardımcı olmalılar. Gerçek bir tartışma önemli ve son derece verimli olabilir.”
Kendisine “Taliban'ın tamamen yönetimi ele geçirmesine yol açan ABD'nin Afganistan'dan çekilmesinin üçüncü yıldönümünde ne söylemek istersiniz? ABD bundan herhangi bir şekilde pişman mı?” diye sorduğumda, şöyle cevapladı: “Olumlu tarafı, şimdi daha az Afgan ölüyor. Daha önce her gün 200 ila 300 kişi öldürülüyordu. Zafer için makul bir strateji olmaksızın ciddi şekilde yaralanan veya öldürülen Amerikan askerlerinin savaş alanından uzaklaştırılması iyi bir şey. CIA Direktör Yardımcısı David Cohen'in söylediği gibi, Afganistan'ın -birçok kişinin korktuğu gibi- DEAŞ ve el-Kaide için güvenli bir sığınak haline gelmemiş olması da iyi bir şey. Elbette kadınlara yönelik muamele, son zamanlarda dayatılan İslam’ın gerici yorumu, geçiş hükümetinin nasıl daha geniş temsilli bir hükümete alan tanıyacağına dair uzun vadeli bir siyasi stratejinin olmayışı tamamen talihsiz bir durum. Farklı yönelimlere sahip Afgan liderlerin uygun düzeye yükselmekte başarısız olmaları, halklarının tamamının seviyesini yükseltme ve hayatlarını iyileştirme fırsatlarından yararlanmamaları talihsiz bir durumdur.” Ardından şunu ekledi: “İlerleme olasılığı daha yüksek olan ve ülkesinin geleceği hakkında daha iyi bir vizyona sahip olan Taliban'ın inançları konusunda kendisini geliştirmesi gerekiyor. Diğer Afganların da çok geç olmadan gidişatı düzeltmek için onunla birlikte çalışması gerekiyor.”
Her halükarda Taliban'ın kadınların kaderini kontrol etmesine karşı ilk protesto olarak şu açıklama yayınlandı; Afganistan İslam Cumhuriyeti'nin Londra Büyükelçiliği'nin ev sahibi ülkenin resmi talebi üzerine 27 Eylül 2024'te resmi olarak kapatılması ve faaliyetlerini durdurması planlanmaktadır.