Haber dünyasıyla ilgili en acil sorunlarımızdan bazılarının aksine haberlerin üretimi, dağıtımı ve tüketimi, her zaman ciddi ve aralıksız bir araştırma sürecine tabi olmuştur. Bununla ilgili çoğu standart saha çalışmalarına dayanan yüzlerce çalışma, analiz ve hakemli akademik araştırmaya sahibiz.
Her kesimden ve eğilimden insanın haberlere erişim yollarındaki kritik değişim, bu çalışmaların ve araştırmaların en önemli bulgularından biridir. Uluslararası kuruluşların ‘hem heyecan verici hem de korkutucu’ bulduğu bu kitlenin büyük bölümünün haberlere sosyal medya aracılığıyla aldığı iyi biliniyor.
Özellikle genç ve ergen gruplarda veriler çok daha tehlikeli. Farklı ortamlardaki araştırma bulgularına göre bu grupların üyelerinin yaklaşık yüzde 80'inin haberlerini bu yeni medyadan aldığını biliyoruz.
Tekrarlanan bu çalışmalardan elde ettiğimiz ve eleştiriye ya da yalanlamaya açık görünmeyen, ciddi olaylarla ilgili haberlere kıyasla eğlenceli içeriklere sahip haberlere ulaşma eğiliminin baskın olduğu bir başka bulgu daha var. Bu eğilim kriz, doğal afet, savaş ve şiddetli çatışma dönemleri dışında güçleniyor ve genellikle haber önceliklerinin başında yer alıyor.
Sektör çalışanları ve bu sektörle ilgilenenler için alarm çanlarını çaldıran üçüncü bulgu ise özellikle genç yaş gruplarındaki haber tüketicilerinin etkili bir kesiminin, yeni medya aracılığıyla aldıkları haber materyallerini, haberi üreten medya kuruluşunun adıyla ilişkilendirmemesi.
Basitçe bu, haber tüketicilerinin büyük bir bölümünün, haberi üretmek için zaman, çaba ve kaynak harcayan medya kuruluşunun adına değer vermedikleri ve haberleri bilgi ya da eğlence ihtiyaçlarını karşılamak için aldıkları anlamına geliyor. Dolayısıyla haberi kimin ürettiği ya da nereden geldiği sorulduğunda verecek cevapları da olmuyor.
Bu sonucun kurumsal medyanın çalışmaları üzerinde acı verici yansımaları olacak ve sosyal medya operatörlerinin karlarını rekor seviyelere yükseltirken ‘hissedarlarının’ kasalarına akan mali getirilerin çoğundan ve giderleri dengelemek ve sürdürülebilirliği sağlamak için adil fırsatlardan mahrum bıraktığı profesyonel medya kuruluşlarının içinde bulundukları krizleri derinleştirecek. Çünkü bu durum onların markalarını oluşturmalarını, güven ve kaliteye yatırım yapmalarını engelleyecek.
Dördüncü bulguya gelince bu, özellikle yapay zekanın haber dünyasına geniş bir kapıdan girmesi ve sosyal medya platformlarında büyük bir başarıyla yayılmasıyla birlikte, yalan, uydurma ve yapay haberlerin yayılmasına ilişkin en ilginç bilimsel bulgu ve sonuç olarak nitelendirilebilir.
Tüm bu gelişmelerle ilgili çeşitli araştırmalar yapıldı, bilişsel ilgi gördü. Medya kuruluşları artık bunlardan kaynaklanan etkileri ve riskleri bilimsel bir temelde değerlendirebilir. Hatta potansiyel kazanımları en üst düzeye çıkarmak ve riskleri en aza indirmek için adımlar atabilir.
Ancak, mevcut küresel ve bölgesel haber alanı yaklaşımının beşinci bulgusu ne gereken ilgiyi gördü ne de bununla ilgili varsayılan ve arzulanan bir yanıtın özellikleri oluşturuldu. Etkili bir sektörde, sosyal medyada dolaşımda olanların bir yansıması haline gelen profesyonel medya kuruluşlarında değişen gündem belirleme mekanizmalarıyla ilgili olan bu sonuç, paylaşımın haber değeri taşıyıp taşımadığına bakılmaksızın, sosyal medya kullanıcıları tarafından neyin dolaşıma sokulduğunun bir yansımasıdır.
Herhangi bir profesyonel medya kuruluşunda çalışan haber üreticileri ve gündem belirleyicileri, artık insanların sosyal medyada paylaştıklarını görmezden gelemezler. Bu, anlaşılabilir bir durum. Bundan böyle mesleki kaygılarla ya da haber standartlarına uymadığı için bu paylaşımların bir kısmını da dışlayamazlar. Ki bu da tehlikeli ve korkutucu bir durum.
Profesyonel medya kuruluşlarına ait çoğu haber merkezinde, yeni medya kullanıcılarının öncelikler listesi hakkında günlük bir tartışma yaşanır. Genellikle bu öncelikler mantıksız ya da yapmacık, yapay ve gösteriş amaçlı olsalar bile göz ardı edilemeyecekleri kabul edilir.
Sosyal medyadaki popüler önceliklerden ve trendlerden bazılarının profesyonel standartlara tabi tutulması, bunların zorunlu olarak dışlanacağı anlamına geliyor. Çünkü bunlar, seçilmelerini ve ele alınmalarını haklı çıkaracak haber değeri taşımaz. Ancak böyle bir dışlamanın başka bir olumsuz etkisi olabilir ve medya kuruluşunun, sosyal medya platformlarında öne çıkmasıyla katlanarak artan görüntüleme gelirlerinden mahrum kalmasına yol açabilir.
Bu meselenin, küresel medya endüstrisi düzeyinde araştırma ve profesyonel tartışmalara konu edilmesi gerekiyor. İhtiyaç duyulan profesyonel inceleme yapılmadan sosyal medya tarafından belirlenen önceliklere boyun eğmek, haber endüstrisinin mekanizmalarını yeniden şekillendirebilir ve böylece en önemli bileşenlerinden birini kaybedebilir.