Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

Sudan'daki demografik değişim komplosu

Sudan'da devam eden savaşın, ciddiyetine rağmen büyük ölçüde ihmal edilen yönlerinden biri, Sudan'da, özellikle de batısında demografik değişim yaratma planıdır. Bu Afrika diasporasındaki Araplar için bir devlet kurma hayaliyle yakından bağlantılı bir plandır. Konuyla ilgili benim yanım sıra birkaç kişi daha yazdı. Bazı ordu komutanları da açıklamalarında bu savaşta Sudan'ı hedef alan büyük plandan bahsettiler fakat tüm bunlar, konunun gereken dikkati çekmesi, tehlikesi ve onunla yüzleşmenin, onu engellemenin önemi konusunda sürekli uyarıda bulunulması için yeterli değil gibi görünüyor.

Dün Sudan Tribune gazetesinin “Sudanlı el-Favr kabilesi Darfur'un merkezinde Hızlı Destek Kuvvetleri tarafından desteklenen yeni bir emirliğin kuruluşunu reddediyor" başlığıyla yayınladığı haber dikkatimi çekti. Haberde, ülkenin batısındaki köklü unsurlardan biri olan Favr kabilesi liderlerinin, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) “Barka ve Mübarek Oğulları Emirliği” adlı oluşumun kuruluşunu ilan etmek için düzenlediği kutlamanın ardından, bu emirliğin kuruluşunu kesinlikle reddettikleri ve protestolarını güçlü bir şekilde dillendirdikleri aktarılıyor. Haberde belirtildiğine göre, Barka ve Mübarek oğulları, çok sayıda paralı askerin HDK’ye katıldığı mevcut savaş koşullarının gölgesinde Sudan sınırına komşu Orta Afrika'dan yeni gelen Arap Salamat kabilesinin bir koludur.

Bu adımı şiddetle reddeden tutumları bağlamında, Favr'ın yerel liderlerinden biri, meseleyi kendi topraklarının göçmen gruplar tarafından “işgal edilmesi” ve Orta Darfur eyaleti ile eyaletin diğer bölgelerinde demografik değişim yaratmaya yönelik bir dizi girişimin parçası olarak gördüklerini söyledi.

HDK tarafından bu “emirliğin” kuruluşu için düzenlenen kutlanmaya dair yayınlanan videoda, liderlerinden biri bununla ilgili konuşma yaparken arkasında asılı görünen büyük pankart da bu sözleri doğruluyor. Zira üzerinde şöyle yazıyor: “Barka ve Mübarek Oğulları Emirliği’nin bir arada yaşamaya ve eyaletin bileşenleriyle tanışmaya yönelik ilk kuruluş konferansı.” Pankart, bu yeni gelenlerin, toprağın gerçek sahipleri olan eyaletin bileşenleriyle “tanışmaları ve bir arada yaşamaları” gereken yabancılar olduğunun üstü kapalı bir kabulünü içeriyor.

Favr liderlerin bu “emirliği” reddeden haykırışları, HDK’nin savaş sırasında kontrol altına aldığı bazı bölgelerde tarihi ve bilinen yerel idarelere paralel ve rakip yeni yerel yönetimler oluşturması ile birlikte yaklaşan tehlikeye işaret ediyor. Buna, çoğu tartışılmaz bir şekilde belgelenen köyleri yakma, oğullarını öldürme, kızlarına tecavüz etme ve iğrenç etnik katliamlar gerçekleştirme yoluyla yerli nüfusu kitlesel olarak yerinden etme faaliyetlerini de ekleyin. Zorunlu demografik değişim yaratmaya yönelik bu adımlar büyük bir tehlikeyi temsil ediyor. Bu, eğer hayalperestler ve açgözlüler planlarını uygulayabilirlerse, propagandası yapılan Darfur bölgesinde ve belki de Kordofan bölgesinin bazı kısımları ile diğer bölgelerde Afrika’dan gelecek diaspora Arapları için bir devlet kurma projesini doğrudan besliyor.

Mevcut savaşın patlak vermesinden bu yana Çad, Orta Afrika, Nijer ve diğer komşu Afrika ülkelerinden Arap grupların oğullarını HDK saflarında savaşmak üzere seferber etmeye başladıkları artık bir sır değil. Bilhassa Çadlı politikacılar ve aktivistler, Sudan savaşının, birçok Afrika ülkesine dağılmış olan diaspora Araplarını bir araya getiren bağımsız bir oluşum projesi rüyasını gerçekleştirme fırsatını temsil ettiği fikrini destekler gibi göründüler.

Sudan ordusuyla devam eden çatışmalarda Çad, Orta Afrika, Nijer ve hatta Mali’den gelen on binlerce acemi ve paralı askerin öldürülmesi, bu seferberliğin boyutunun bir kanıtı. HDK geniş alanlara yayılmayı başardığı için bu askerler, Darfur'dan Hartum ve Cezire Eyaleti'ne kadar Sudan’ın çeşitli bölgelerinde öldürüldüler. Dün, muhalif Çad Ulusal Hareketi'nin Sudan'daki savaşta sadece iki ay içinde yaklaşık 13 bin Çadlı gencin öldürüldüğünü bildirdiği haber çeşitli haber sitelerinde yer aldı. Habere göre etkili kişiler diğer on binlercesi gibi bu 13 bin gence de askeri eğitim vererek HDK saflarında savaşmaya yönlendirdi.

Bu bağlamda, HDK’nin Komutanı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti), geçen hafta yayınlanan konuşmasında, bir dizi savaş cephesinde uğradıkları son yenilgilerin ardından, 1 milyon kişinin kendi kuvvetlerine katılması yönünde çağrıda bulunmuştu. Hamideti, tamamı onun ve savaşının yanında olmadığı için yalnızca Sudan'daki sosyal kuluçka merkezine değil, aynı zamanda etnik bağlar çerçevesinde kendisine sempati duyan ya da diaspora Arapları devleti projesini destekleyen sınırın ötesindeki kuluçka merkezine de çağrı yapıyordu.

Mevcut savaş, yoğun kutuplaşma atmosferi ve medyadaki yoğun sözlü atışmalar nedeniyle bazı yönlerden birçok karmaşıklığı ve belirsizliği barındırıyor. Bu da çoğu zaman dikkatleri, Sudan'ın karşı karşıya olduğu tehlikeli komploların, bazılarının topraklarına ve kaynaklarına yönelik emellerinin, savaşın tozu altında gizlenmiş planları başarıya ulaşırsa topraklarını yutma veya bölme çabalarının ciddiyetinden ve tehlikesinden uzaklaştırıyor.