ABD Adalet Bakanlığı cuma günü, İran'ın başkanlık seçimleri öncesinde başkan seçilen Donald Trump'a yönelik başarısız suikast planının ayrıntılarını açıkladığında, hiç düşünmeden ilk tepkim şu oldu: “Bu zamanlamadan Allah bizi korusun”.
Evet, açıklamanın tarihi siyasi açıdan ölümcül, özellikle de ABD'nin seçim haritasını kırmızıya boyayan Cumhuriyetçi dalganın şemsiyesi altında, Trump'ın başkanlık seçimlerinde ezici bir farkla zafer ve tarihi bir yetkilendirme kazandığı göz önüne alındığında.
Zamanlamanın neden ölümcül olduğunu anlamak için, yüksek teknoloji ve inovasyonun küresel merkezi olan Kuzey Kaliforniya'daki Silikon Vadisi'ndeki yöneticilerin Trump'ın yeniden seçilmesine ilişkin tutumlarına dair New York Times'ın dün yayınladıklarına bakmak yeterli.
Gazete haberine şu manşeti attı: “Silikon Vadisi 2016'da Trump'ı protesto etmişti, şimdi onunla çalışmak istiyor.” Ardından şunu ekledi: “Trump'ın Beyaz Saray'daki ilk zaferi teknoloji yöneticilerini ve çalışanlarını kızdırmıştı, ancak bu hafta sektör liderleri ona karşı daha dostça davrandılar.”
Bu liderler sosyal medya ve genel olarak internet üzerinden kamuoyunu etkileyen, teknolojik ve ekonomik açıdan etkili olan kişiler. Ama bugün kendi çıkarlarını dikkate alıyorlar ve 2016'daki (Trump'ın ilk dönemindeki) hataları tekrarlamak istemiyorlar.
Etkili Amerikan şirketleri bunu yapıyor ve artık seçilmiş başkan ile çatışmamayı tercih ediyorlarsa, yabancı ülkeler, özellikle de ABD Adalet Bakanlığı’nın açıkladıklarını inkar eden İran ne yapmalı? Burada mesele inkar etmekte değil, zamanlamada ve Başkan Trump'ta yatıyor.
Zamanlama ölümcül, çünkü Trump, Wall Street Journal'ın cuma günkü haberine göre, ilk başkanlık döneminde yaptığı gibi Beyaz Saray'a girdikten sonra İran'a yönelik maksimum yaptırımları ve baskıyı devreye sokma niyetinde.
Gazete, Trump'ın bunu iki şeyi başarmak için planladığını söylüyor; birincisi, İran’ın Hizbullah'ı, Hamas'ı ve bölgedeki geri kalan kollarını mali açıdan yeniden canlandıramayacak durumda olmasını sağlamak. Diğeri ise İran'ı nükleer projesinden vazgeçirmeye yönelik ciddi müzakerelere itmek.
Dolayısıyla şimdi, Trump Oval Ofis'e girmeden önce, Tahran'ın başkanlık seçimlerinden önce kendisine suikast düzenlemeyi planladığı açıklandığında, durum, kişisel ilişkilerin ve pozisyonların önemini ifade eden bir başkan için kişisel bir meseleye dönüştü.
Burada zamanlama her şeyin temeli. Bu duyuru, Biden yönetiminin Beyaz Saray'a girmeden önce Trump’ı İran ile doğrudan bir gerilim açmazına sokmaya yönelik bir adımından mı ibaret? Bu noktada buna ve tüm komplo teorilerine hayır diyorum.
Zamanlamanın İran'ın inkar ettiği suikast planının zaman çizelgesinden kaynaklandığını düşünüyorum. İran bunu inkar etse de Trump'a, diğer yetkililere veya İranlı muhaliflere karşı ABD'de suikast düzenlemeye yönelik planları ilk kez duyurulmuyor.
Dolayısıyla zamanlamanın ciddiyeti, ister bunu planlayanların, ister bu konuyu düşünenlerin yanlış hesaplamalarından kaynaklansın, hiç de hafife alınamaz. Çünkü bu plan, ikinci dönemi için inanılmaz bir geri dönüş ve başarı elde ederek başkan seçilen Trump'a yönelikti.
Diğer sebep ise İsrail'in bölgede İran’ın kollarına karşı şiddetli savaşlar yürütmesi ve amasız bir şekilde ABD'yi bu savaşa dahil etmeye çalışmasıdır. Bu nedenle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu için bu suikast planından daha değerli bir hediye yoktur.