Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Gazze bölgenin kaderini değiştirecek mi?

Gazze savaşı neredeyse sona erdi ve artık bu konudaki tartışmalara bir son vermenin zamanı geldi. Doğru ya da yalan çok şey söylendi. Peki, daha önce söylenmiş bir söz için mazeretiniz nedir?

Belki de Gazze, halkının yaşadığı tüm dehşete rağmen Filistinlilerin ve bölgenin kaderini değiştirebilir. Bu aşamayı aşabilmemiz için acı çeken toprakları desteklememiz şart. Böyle bir destek daha iyi bir gelecek için katalizör görevi görür; Gazze Şeridi'nin yol açtığı ve açacağı yankıların ve gelişmelerin ardından yeni bir aşamanın başlamasını sağlar.

Gazze savaşı beklenmeyeni başardı; bölgesel bir düzenin çöküşünü ve farklı bir jeopolitik durumun başlangıcını sağladı. Bu savaş olmasaydı Suriye, Lübnan ve bölge bir on yıl daha kaos ve savaşları körükleyen yönetimler altında kalmaya devam edebilirdi.

İsrail ile yaşanan en uzun ve en zorlu savaş sona erdi. Şimdi iki milyon insana insani destek ve yardım sağlama zamanı.

Gazze'nin verdiği derslerden biri de hiçbir meselenin başkalarının halletmesine bırakılamayacağıdır. Komşuları için barış olmadan İsrail için barış olamaz. Kısmi bir barış anlaşması imzalamak, kısmi savaşlara yol açtığı için yetersizdir. En iyi ve en adil barış anlaşması bile hâkim kültürel ve medya düşmanlığına karşı pazarlanmadan başarılı olamaz.

Gazze savaşı sona ermiş olabilir. Bazı tek tük silah sesleri ve çatışmalar devam etse de bunların yakında durması bekleniyor.

Gazze öncelikle Filistinlilerin kendi aralarında barışa açılan bir kapı görevi görebilir, merkezi bir otorite üzerinde anlaşmaya varılmasını sağlayabilir ve Gazze ile Ramallah arasında 2007'den bu yana devam eden ayrılığı sona erdirebilir. Bu, Suudi Arabistan'ın üzerinde çalışmayı taahhüt ettiği, İsrail'in ise engellemeye yemin ettiği iki devletli çözümün başlatılması için bir giriş noktası olabilir. Her barış projesi reddedilmeyle başlar, uzlaşma ve el sıkışmayla sona erer.

Ekim 2023'te yaşananlar Ekim 1973 Savaşı'na (Yom Kippur) benzeyebilir. O zafer sınırlıydı; Mısır savaşta Süveyş Kanalı'nın 20 kilometre ötesini geri aldı ama Camp David Anlaşması sayesinde İsrail'in üç katı büyüklüğünde bir alan olan Sina'nın tamamını kazandı.

Gazze savaşı bölgeyi değiştirdi, Hizbullah'ın gücünü ve liderliğini büyük ölçüde ortadan kaldırdı, Beşşar Esed rejiminin devrilmesine yol açtı ve İran'ın doğu Arap dünyası üzerindeki yayılma ve hakimiyet hayalini sona erdirdi. Şimdi bölgesel barış girişimleri ve büyük tehdit ve savaşların sona ermesi için yeni ve gerçek bir fırsatla karşı karşıyayız.

Tüm gözler, yaşadığı ve yaşamaya devam ettiği önemli olayların şokunu üzerinden atamayan İran'ın üzerinde. Kırk yıl boyunca inşa ettiği ve güç yoluyla elde ettiği toprak, nüfuz ve vekil güçler geçen yıl buharlaştı. Bugün İran kendisini, medyasında samimi tartışmalara ve muhtemelen kapalı odalarda bir sonraki adımlarına ilişkin daha derin tartışmalara yansıyan bir yeniden değerlendirme aşamasında buluyor. İran'ın önünde iki yol var: Birincisi barış arayışına girerek ve Filistinlileri barış projelerinde desteklemek için Arap devletleriyle iş birliği yaparak yeni gerçekliğe uyum sağlamak. Böyle bir katılım Filistin davasını güçlendirecek ve halkının kan dökülmesine, yıkıma ve milyarların boşa harcanmasına gerek kalmadan isteklerine ulaşmasına yardımcı olacaktır. İkinci yol ise askeri yeteneklerini yeniden inşa etmek ve Suriye, Lübnan ve Gazze Şeridi'ni geri almak için bölgede savaş çıkarmak. Bu senaryo maliyetli olacaktır ve Tahran, seçilmiş Başkan Donald Trump ve yeni yönetiminin yoğunlaştırmayı vaat ettiği ekonomik yaptırımların zaten yükü altında olan halkından destek bulmakta zorlanacaktır. Bu noktada rejimin bekası da tehlikeye girebilir.

Yeni durum karşısında gerçekçi düşünmek zorundayız, zira bu yıl olumlu başladı. Lübnan'da yeni bir rejim var, Suriye'de farklı bir liderlik var, Hamas birleşik bir Filistin Yönetimi’nin parçası olacak ve Irak'ın milisleri ortadan kaldırmasa da sınırlandırmaya çalıştığına dair işaretler mevcut.

Gazze Şeridi ve Lübnan'ın yanı sıra Suriye'de yirmi yıl boyunca gördüğümüz gibi bu değişiklikler çok pahalıya mal oluyor. Kargaşa, kaos ve işgali sona erdirecek ve bölgesel uzlaşıyı sağlayacak bir proje hasat getirecek mi?

Gazze savaşından önce bu imkansızdı; bugün ise hiç de imkânsız değil.