Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Asya’nın büyüğü

Belki bir sebebi mevcut ama yersiz olan bazı düşüncelerle, bir kez daha çocuk inadıyla, safça şunu yazmak istiyorum; Indira Gandhi, Asya kıtası tarihindeki en büyük siyasi liderdir. Şimdi buna tekrar geri dönme sebebim, onun biyografisini ve sözlerini 350 milyonluk bir ülkeyi nasıl yönettiğini onuncu kez, hatta belki de daha fazla tekrar ediyor olmamdır. Bu 350 milyonun en azından yarısı insan için temel olan şeylerden yoksundu.

Indira, bağımsızlıktan sonraki ilk başkan olan babası Cevahirlal Nehru'dan görevi devraldı ve mirasa tam anlamıyla layık oldu. Tokluğun lüks sayıldığı bir ülkede, Hindistan'ın birliğini ve demokrasinin bütünlüğünü korudu.

Indira, Sih ayrılıkçılar tarafından öldürülmeden önce 10 yıl iktidarda kaldı ve ardından oğlu Rajiv de aynı kişiler tarafından öldürüldü. Ancak Nehru ve kızının kurduğu sistemin gücü sayesinde Hindistan ayakta kaldı, iyi olmayı sürdürdü ve ilerledi.

Indira'nın geride bıraktığı en güzel, en önemli ve en kalıcı husus onun sertliği (Henry Kissinger ona Demir Leydi derdi) değil, yaptığı konuşmalar, röportajlar ve onu attığı adımlara götüren etkenlere yönelik açıklamalarıydı. Onun kadar açık sözlü, cesaretli ve belagatli bir kadın lider bulamazsınız. İşte size birkaç örnek:

“Dünyayı sağ ve sol diye ikiye bölünmüş olarak görmüyorum. Sağ, sol, orta umurumda değil. Bu ifadeler artık tüm anlamını yitirmiştir. Sınıflandırmanın bir önemi yok, benim için önemli olan belli başlı sorunları çözmek ve istediğim yere varmak. Benim belirli hedeflerim var. Bunlar babamın da gerçekleştirmeye çalıştığı hedeflerdi; insanların yaşam standartlarını iyileştirmek, yoksulluk kanserini öldürmek ve ekonomik geri kalmışlığın sonuçlarını ortadan kaldırmak istiyorum. Başarmak istiyorum. İnsanların yaptıklarımı sağcı mı solcu mu diye değerlendirdiğini umursamadan, mümkün olan en iyi şekilde başarılı olmak istiyorum.”

“Hiçbir şey elde edemeyeceğiniz bir ideolojiye bağlı kalmanın anlamı nedir? Benim de kendi ideolojim var, zira babamın dediği gibi boşlukta hareket edemezsiniz, bir şeye inanmanız gerekir.”

“Benim için yıllar içinde değişmeyen tek nokta, Hindistan'da hâlâ çok fazla yoksulluk olması. Halkın büyük bir bölümü hâlâ bağımsızlıktan elde etmesi gereken yararların tadını çıkaramıyor. Peki, özgür olmanın anlamı ne? Her şeyden sonra neden özgür olmak istiyorduk ki? Sadece İngilizlerden kurtulmak için değil. Biz bu konuda her zaman net olduk. Biz her zaman mücadelemizin sadece sömürgeciliğin temsilcisi olan İngilizlerle değil, Hindistan'da var olan bütün kötülüklerle olduğunu söyledik.”