Bekir Uveyda
TT

Filistin çözümünün kapısı ABD

Farklı yaklaşımlarıyla Filistinli fraksiyonların liderleri, Ortadoğu'da barışın sağlanmasının en önemli koşulunun her zaman Amerikan tutumuyla bağlantılı olduğu basit gerçeğini kabul etmek zorunda değiller. Bu, yarın 77’inci yıl dönümü olan Filistin topraklarında bir İsrail devletinin kurulmasından bu yana, dünyanın bu bölgesinde yaşanan şiddetli çatışmanın aşamalarıyla ilgili belgelerle ortaya konmuş bir gerçek. Bu durum, özellikle İngiltere'nin rolünün gerilemesi ve ardından Fransa'nın etkisinin azalması, bu iki ülkenin yerini her düzeyde ve çeşitli alanlarda en etkili olan ve hâlâ da etkili olan Amerikan varlığının almasıyla belirginleşti.

Bu bağlamda, Hamas hareketi liderliğinin, ABD Başkanı Donald Trump'ın Körfez turu öncesi rehin tuttuğu Edan Alexander'ı serbest bırakmasının isabetli bir hareket olduğu söylenebilir. Trump’ın ziyareti, gerek Washington'un genel olarak Körfez İşbirliği Konseyi ülkeleri ve özel olarak Suudi Arabistan Krallığı ile ilişkilerini, gerekse bölgedeki birden fazla ihtilaf dosyasını ilgilendiren beklenen sonuçları çerçevesinde özel bir önem kazanıyor. Bölgesel ihtilaf dosyalarının başında elbette birden fazla tarafın Gazze Şeridi'ndeki İsrail savaşının durdurulması, Arap-İsrail barışıyla sonuçlanacak ciddi müzakere fırsatlarının başlatılması konusundaki istekliliği yer alıyor. Arap-İsrail barışı ise Filistin Ulusal Otoritesi topraklarında bağımsız bir devlet kurma konusundaki meşru Filistin hakkına, yasak bir rüyadan, var olan, kabul gören, belki de tek süper güç - evet, Donald Trump ABD'sinden bahsediyorum- tarafından tanınan bir gerçeğe dönüşme fırsatı verilmesi temeline dayanmalı.

Özellikle Başkan Trump'ın Filistin devletini tanımasından söz etmek mantıksız bir abartı gibi görünebilir ve böyle bir itiraz anlaşılabilir. Ancak siyasi duruşların durağanlığına inanmanın bir hata olduğu birçok kez ve birçok vesileyle söylenmedi mi? Evet söylendi. Bu daha önce de söylendi ve pek çok politikacı da bunu gerçeğe dönüştürdü, o halde fenomen Başkan Donald Trump'ın bunu yapma ihtimali neden uzak görülüyor? Bunun için sunulan tek gerekçe, Beyaz Saray'da oturan kişinin bir şey söylediğinde veya karar verdiğinde, “Önce ABD” yaklaşımının pratiğine aykırı olduğunu keşfetse bile, bundan asla geri adım atmayacağı kanaati. Hayır, büyük ihtimalle Trump'ın, İsrail de dahil olmak üzere diğerlerinin pozisyonlarına bakmaksızın, ABD'nin çıkarlarını başkalarının çıkarlarının önünde tutmaktan çekinmeyeceği, Binyamin Netanyahu da dahil olmak üzere birçok kişiye kanıtlanacaktır. İsrail gazetesi The Jerusalem Post'un geçen pazar günü yönelttiği bir soruya göre, eğer ABD'nin Filistin devletini tanıma kararının uygulanması yönünde baskı yapması kendi çıkarına ise bunu yapacaktır.

Filistinli fraksiyonların liderleri, Filistin çözümünün kapısının ABD olduğu fikrini kabul etsin veya etmesinler, bu durum sahadaki gerçekliği değiştirmeyecek, yalnızca Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki Filistinliler için her türlü güvenlik ve istikrarın sağlanmasını daha da geciktirecektir. Hamas liderliğinin Edan Alexander'ı serbest bırakmasının akıllıca olduğunu söylememize gelince, bu adım, savaş sona erdikten sonra önerilecek geçici veya kalıcı çözümlerde Hamas’ın taraf olarak kabul edilmesi için artık çok geç olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, durağanlık bütün sahnelere hâkim olsaydı, dünya siyaset sahnesi de her sahne gibi sıkıcı bir hal alırdı.