Abdulmunim Said
Kahire’de Mısır Gazeteciler İdaresi Meclisi Başkanı ve Kahire Bölgesel Strateji Çalışma Merkezi Yönetim Müdürü
TT

Yeni silahlanma yarışı mı?

Devletler arasındaki silahlanma yarışı, uluslararası düzeni ve güç dengesini şekillendirmenin önemli bir parçası. Konu, ister 1950'lerde Soğuk Savaş'ın zirvesindeyken, ister Küba Füze Krizi sırasında dünyanın nükleer savaşın eşiğine gelmesinden sonra yaşanan bir tür “anlaşma”dan sonra olsun, küresel gündemde sürekli yer aldı. Bu dönemde nükleer silahlar kısıtlandı ve saldırı türündeki silahların sayısı SALT 1 ve 2 olarak bilinen anlaşmalar döneminde azaltıldı. “Anlaşma” 1970'lerin sonunda sona erdi ve uluslararası ilişkiler, Başkan Ronald Reagan'ın Beyaz Saray'a gelmesiyle o zamanlar “yeni” veya “ikinci” Soğuk Savaş olarak adlandırılan döneme girdi. Bu noktada, Soğuk Savaş'ı tamamen sona erdirme eğilimleri ortaya çıktı ve bu, Berlin Duvarı'nın yıkılması ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla başarıldı. Diplomatik düşünceler ve faaliyetler, START 1 ve 2 olarak bilinen “stratejik” silahları azaltma anlaşmaları aracılığıyla saldırı silahlarının sayısını daha da azaltmaya geri döndü. Silahlanma yarışı, süper güçler, büyük güçler, Doğu, Batı ve dünyanın geri kalanı arasındaki ilişkiler gergin olduğunda yoğunlaşır. 21’inci yüzyılın başlamasıyla birlikte, saldırı ve savunma silahlarındaki teknolojik ilerleme silahlanma yarışının önünde yeni ufuklar açtı. Bir zamanlar süper güçlerle sınırlı olan yarışa, İsrail, ardından Hindistan ve Pakistan başta olmak üzere diğer ülkeler de katıldı. Suriye, Libya ve Irak'ta başarısız girişimlerde bulunuldu. Ancak bu girişimlerin en tehlikelisi, Ortadoğu'da kendisine sadık askeri milislerin de dahil olduğu silahlı çatışmalara yol açan gerginliklere nükleer bir boyut katan İran’daydı. İran’ın bölgesel birliği buna yeni tip füzeler ve insansız hava araçları ekledi.

Ortadoğu'da yerel ve bölgesel bir silahlanma yarışı gibi görünen şeye, İsrail ile hem Lübnan Hizbullahı hem de Filistinli Hamas hareketi arasındaki bir dizi çatışma, ayrıca Suriye cephesinde İran, Yemen'de de Husilerle karşılıklı füze ve hava saldırıları eklendi. Devam eden beşinci Gazze Savaşı, devlet dışı ama uzun süreli direnişlere dayanabilen aktörlerin önemli askeri kapasitelerini ortaya çıkardı. Bu da Arap Körfezi, Arap Denizi, Hint Okyanusu, Afrika Boynuzu, Kızıldeniz ve Akdeniz'i kapsayan geniş bir stratejik alanda istikrarı tehdit ediyor. Yaşanan savaşlar artık yeni tip uzun menzilli ve “balistik” nitelikteki füzeler arasında geçiyor. Bu füzeler atmosfere ulaşıp, onu geçtikten sonra tekrar dönüp dünyadaki hedeflerini vuruyorlar. Bu füzelere karşı koymak için çeşitli hava savunma silahları kullanılıyor ve bunların en önemlisi İsrail'in saldırıları engellemek için kullandığı “Demir Kubbe”. Füzeleri düşürecek füzelerin üssüyse, Kızıldeniz ve Akdeniz'deki Amerikan uçak gemileri. ABD'nin Yemen'de Husilerle giriştiği uzun süreli çatışma, ABD'yi Altın Kubbe olarak bilinen yeni bir füze savunma sistemi geliştirmeye yöneltti.

Saldırı ve savunma silahları arasındaki yeni gelişmeler, Amerikan hayal gücünü ilk olarak tüm Amerikan topraklarını kapsayan bir savunma “kubbesi” oluşturma yönünde biledi. İkincisi, ABD bu füzeleri yalnızca Amerikan topraklarındaki savunma üslerinden atılan füzeler ile değil, aynı zamanda dünyanın ötesinden, uzaydan atılacak füzelerle engellemeyi düşünmeye başladı. Husi milisleri, Hizbullah ve İran'ın atmosferi geçip, sonra tekrar dünyaya geri dönen bir dizi “balistik” füze kullanması nedeniyle bu kubbenin inşası giderek daha acil hale geldi; Altın Kubbe fikri, “insansız hava araçlarının” bulunduğu, balistik füzeler Dünya atmosferine tekrar girmeden önce  füzelerle hedef alıp imha edecek uzay istasyonları kurmayı temel alıyor. Teorik olarak, bu fikir uygulanabilir ve günümüzde uzay çeşitli tipte istasyonlar ve uydularla dolu. Bunlar büyük ölçüde “Yıldız Savaşları” olarak bilinen bir silahlanma yarışını başlatan ABD başkanı Ronald Reagan'ın başkanlığı dönemine, 1980'lere kadar uzanıyor. Bu silahlanma yarışı, o zamanlar popüler olan ve popülerliğini koruyan bir film serisine de ilham olmuştu. Buna bir de ABD’nin gezegenler ve yıldızlar arası savaşlar için gerekli savunma silahlarına sahip bir askeri güç kurması eşlik etti. Altın Kubbe de aynı yoldan ilerliyor ve başlangıç olarak ​​maliyeti 175 milyar dolar! Savunmak mı saldırmak mı arasındaki tartışma tarihin başlangıcından beri varlığını koruyor ve şimdi de bunu uzaya doğru genişletiyoruz. Ancak Altın Kubbe inşa etme çabası, savunma silahlarına karşı koymak için yenilerine karşı sürekli daha etkili yeni silahlar üreten bir süreç ortaya çıkardı. Diplomatik ve politik olarak, Rusya ve Çin, Dünya ile uzayı birbirine bağlayan yeni bir küresel silahlanma yarışına, tüm bu hedefleri birlikte gerçekleştiren insansız hava araçlarıyla, savunma ve saldırı füzeleri üretimine kapıyı açan Washington'un bu adımına itiraz ettiler.