Herkes umut ve endişe ile Suriye'nin ‘dönüşünü’ izliyor: Nasıl bir Suriye'den nasıl bir Suriye'ye dönecek? Ülke üzerinde işler, biçimler ve insanlar değişti. Böylece işaretler kayboldu, hafıza kayboldu ve Suriye birkaç kez dünya sisteminden çıktı; hasta, kısır ve az gelişmiş bir ekonomik marj içinde izole edildi. Önce kanunsuzluk ve kışla evresinde, sonra da tek bir ailenin darbesiyle ve sonsuza dek.
Bu yıllar boyunca Şam bölgesel ekonomik büyüklüğünü kaybetti ve ticari sınıfların büyüklüğü küçük bir kanun kaçağı grubuna indi. Bununla birlikte siyasi sınıfın sayısı da halkın koşullarına, yaşam standartlarına ve geçim kaynaklarına karşı meydan okuyan ve umursamaz bir şekilde azaldı. Suriye'nin içinde ve dışında milyonlarca insanın başına düşen çatıdan bahsetmiyorum bile.
Şimdi her gün Suriye'nin şu ya da bu örgüte yeniden üye olduğunu, şurada ya da burada bir yeniden inşa projesi başlattığını duyuyoruz. Pek çok alanda, normal ülkeler arasındaki anlaşma ve alışveriş dili geri döndü. Ancak bir devlet adamı ve başkanının mantığı ile 150 bin savaşçıdan oluşan bir ordu toplayan ve şimdi onları barındıracak kışlalar ve silahlarını koyacak depolar arayan Rami Mahluf'un mantığı arasındaki yol uzun ve çetin.
Suriye'nin dönüşü ve eş-Şera'nın misyonu kolay değil. Birçok mesele buna bağlı: Kıyı kesimindeki ordu için yer bulmadan önce, Lübnan'da yaklaşık 2,5 milyon yerinden edilmiş Suriyeli var. Bu rakamı eski bir güvenlik yetkilisinden duydum.
Büyük sorumluluklar üstlenmeleriyle bilinen Arap ülkeleri, Suriyelilerin ‘geri dönüş’ sürecine ilgilerini gizlemiyor. Bu konudaki en önemli açıklama, ABD Başkanı Donald Trump'ın Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman'ın himayesinde Suriye'de bir çözüm arama konusunda söyledikleriydi.
Suriye'de olan şey yeniden yapılandırma değil, yeniden inşa ve yeniden teşkilatlanmadır. Bu, uzun retoriklerden ve dervişvari tarih derslerinden çok uzaktır.