Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Libya ve Hanna Tetteh’in haritası

BM Misyonunun abartılı ifadelerine ve Hanna Tetteh’in haritasını seçime ve kurumları birleştirmeye yönelik kapsamlı bir plan olarak tanımlamasına, Hanna Tetteh'i Libya krizinin çözümünde BM'nin “eli” olarak nitelendirmesine rağmen, bu iyimserlik birkaç ay içinde belirsizleşecek, sahibinin “gerçekçi” bir zaman çizelgesi belirleyemediğini söylediği bir planı destekleyenlerin coşkusu azalacak.

BM Genel Sekreterinin Libya Özel Temsilcisi Bayan Hanna Tetteh'in Güvenlik Konseyi önünde ve Libya halkına televizyondan verdiği mesajda duyurduğu yol haritası, iddia ettiği gibi ülkeyi ulusal seçimlere götürmeyi, kurumları yeni ve birleşik bir hükümet kurarak birleştirmeyi ve yeni hükümetin kurulması konusunda anlaşmaya varmayı amaçlayan kademeli ve eş zamanlı bir planı temsil ediyor. Tetteh, tüm bunların yönetim kurulunun oluşturulması, mali bağımsızlığının ve operasyonel kapasitesinin güvence altına alınması, seçim sürecini düzenleyen yasal çerçevelerin değiştirilmesi aracılığıyla Yüksek Ulusal Seçim Komisyonu'nun yeniden yapılandırılması temel adımının tamamlanmasının ardından gerçekleşeceğine inanıyor.

 Tetteh, geçiş dönemlerini sona erdirmeyi ve Libyalıların bir istikrar ve kesinlik dönemine girmelerine yardımcı olmayı hedeflediğini söyledi. Gerçekçi olmayan bir zaman diliminin belirlenemeyeceğini vurgulayan Tetteh, taraflar arasında iyi niyet ve yakınlaşma olması koşuluyla, yol haritasının uygulanması için 12 ila 18 aylık bir sürenin yeterli olduğunu düşünüyor. Ulaşılması zor olan, dış müdahalelerin gölgesinde iyi niyet ve yakınlaşmanın sağlanmasıdır. Belki de krizi daha da kötüleştiren Libya krizindeki dış müdahaledir. Bu müdahale aynı zamanda dışarıya göre çözüme yardımcı olma havası taşıdığından, sömürgeciliğin geri dönmesine yol açmıştır.  Zira dedikleri gibi “Sömürgeciyi içinizden kovduğunuzda, topraklarınızı terk edecektir.” Libya krizi, çarpık bir bakış açısı ve istihbarat servislerinden gelen yanıltıcı bilgiler nedeniyle, bir yandan siyasal İslamcı grupları yeniden canlandırmayı, diğer yandan terörizmi yerelleştirmeyi ve milisleri dağıtmak yerine meşrulaştırmayı amaçlayan dar çıkar grupları tarafından yönetiliyor. Meseleye demokratik seçim tercihiyle kurulan otorite ile seçimlerde kaybeden tarafı eşitleyerek yaklaşmak, krizin daha da kötüleşmesine katkıda bulunmuş ve onu birden fazla çıkar grubunun müdahalesiyle kalıcı, tekrarlanan bir kriz haline getirmiştir. Mevcut BM Temsilcisi’nin, ilk BM temsilcisi Tarık Mitri'nin tanımladığı gibi, Libya'nın engebeli arazinde yol haritasını uygulamak için “gerçekçi” bir zaman çizelgesi belirleyemediğini itiraf etmesi, onuncu temsilci Hanna Tetteh’in de aciz olduğunu teyit etmektedir. Bu, dış müdahale ve vekalet savaşlarının yükü altındaki Libya krizinde ulaşılabilecek en uzak iki nokta olan iyi niyet ve yakınlaşmayı şart koşan yol haritasının başarısızlığının erken bir itirafıdır.

Libya krizinin oluşumunda ve devamında çok sayıda yerel, bölgesel ve uluslararası taraf ve çok sayıda ortak bulunmaktadır. Bunlar, devlet içinde devlet kavramına benzeyen derin devleti temsil etmektedir. Şiddet, görünüşte “demokratik” bir çerçevede belirli çıkarların elde edilmesini sağlamak için siyasi seçkinleri etkilemek amacıyla çoğunlukla örtülü bir şekilde kullanılabilir.

Başka bir deyişle bu, üyeleri ortak bir hedef doğrultusunda çalışan, iç içe geçmiş ve birbirine bağlı çıkarlardan oluşan bir ağdır. Bahsi geçen ortak hedef ise çıkarlarının ve ayrıcalıklarının hukuk, toplum ve devlet çerçevesi dışında savunulmasıdır. Başka bir deyişle, vatan ve vatanseverlik hakkında tek bir fısıltı bile duyulmadığı, sadece fedakarlık konuşmalarının duyulduğu sessiz bir çoğunluğun varlığının gölgesinde, “devlet içinde devlet” veya “devlet üstünde devlet” vardır. Düşünür Bertrand Russell bu fedakarlığı şu sözlerle özetler: “Vatanseverler her zaman ülkeleri için ölmekten bahsederler, ancak onun için savaşmaktan asla bahsetmezler.”

 Krizin ortakları arasında, çeşitli isimler ve görünümler altında varlıklarını sürdüren, ancak yanlış gidişatın düzelmesi için baskı yapabilecek herhangi bir etkiden veya aktif güçten yoksun sivil akım ve “sivil toplum örgütleri” de bulunmaktadır. Tüm sivil toplum örgütleri, vatandaşları seçim haklarını kullanmaları konusunda eğiterek toplumu örgütleme ve seçim tercihlerini düzenleme konusunda bile başarısız oldular.

Libya krizini çözmek için, demokratik ilkelere saygı duyulması ve tüm tarafların dahil olması koşuluyla, Libya-Libya diyaloğu gerçekçi ve memnuniyetle karşılanan bir seçenek olmaya devam etmektedir. Bu, bir sonraki yürütme organının başarısının tek garantisidir. Ancak, birleşik otoritenin ortaklarına karşı dışlama ve darbe yapılırsa, özellikle de herkes silah taşımaya ve onun arkasında siper almaya devam ettiği için savaş davulları tekrar çalacaktır. Bu nedenle, Hanna Tetteh'in haritasına yönelik aşırı övgüler, sonuçlarına bağlı kalmaya devam ediyor. Dış müdahale Libya krizinde onuncu aktör olmaya devam ettiği sürece, devam eden ve büyüyen krizin gölgesinde bu sonuçlar çok da gecikmeyecektir.