İki milyondan fazla Filistinli güneşin doğmasını ve Filistin tarihinin en korkunç savaşı olan bu uzun, karanlık gecenin sona ermesini bekliyor. Dün Washington'da açıklanan bu önemli an karşısında hem yakın hem de uzak olan umut için önümüzde birçok zorluk var.
Bu zorlukların başında, Hamas ve İsrail'in savaşı sona erdirme planını kabul edip etmeyecekleri ya da uygulamaya ilişkin müzakereleri uzatacak ve bu fırsatı boşa çıkaracak koşullar dayatıp dayatmayacakları geliyor.
Hamas'ın memnun olmadığı anlaşılabilir bir durum, ancak İsrail Başbakanı Netanyahu da memnun değil. Hamas'ın başvurabileceği müttefiki kalmadı, Katar ve Türkiye bile planı kabul edip destekledi ve Mısır ile birlikte müzakerelere katıldılar. İran, savaş kabiliyetini kaybettikten sonra artık Hamas'a yardım edebilecek durumda değil.
Netanyahu ise, kendi bloğuyla olan bağlantıları sayesinde onu devirebilecek olan Başkan Trump'a karşı çıkmaya cesaret edemiyor ve sonunda hapishaneye girebilir.
Hamas, silahlarını bırakabilir ve saha komutanları Cezayir ya da Türkiye'ye gidebilir. Ancak bu o kadar çabuk olmayacak. Ateşkes anlaşmalarına ulaşmak genellikle kolay olmaz, çünkü her iki taraf da kendi yorumuna bağlı kalır ve bir takım şartlar ve garantiler ekler.
Ateşkes ve Gazze Şeridi'nin yeniden yönetimi için planı hazırlayanlar, Bosna ve Timor'daki önceki deneyimlerden yararlandıklarını söylüyorlar.
Hamas'ın beklenen itirazları var. Bunların başında İsrail ordusunun eskiden kontrol ettiği bölgelere girmesine yönelik itirazı geliyor. Çünkü İsrail ordusu rehineleri ve ölenlerin cenazelerini almakla yetinmeyecek. İkinci olarak Gazze’nin yönetimine sivil katılımın reddedilmesine itiraz edecek ve planın Filistin Yönetimi'nin belediye, sağlık, eğitim, yargı ve sivil güvenlik gibi sivil hizmetleri devralmasını öngörmesi nedeniyle daha da öfkelenecek. Üçüncü nokta ise, Hamas’a verilecek olan ve İsrail’in yıllardır izlediği bir politika olarak önümüzdeki yıllarda da Hamas üyelerini takip etmeyeceği veya tasfiye etmeyeceği de dahil olmak üzere taahhütlerin niteliğinin belirsiz olması.
Öte yandan Netanyahu’nun da itirazları var. Anlaşma, vaat ettiği gibi Gazze üzerindeki kontrolünü elinden alıyor ve halkın yerinden edilmesini engelliyor. Tony Blair'in planına göre Gazze’den gönüllü olarak ayrılmalarına izin verilenler bile isterlerse geri dönebilecekler ve mallarına el konulmayacak. Dahası, Gazze şehrine saldırı başlattıktan sonra Hamas'ı köşeye sıkıştırdıklarını ve saklandıkları yerleri ve tünelleri ele geçirdiklerini düşünenler, şimdi durmak ve geriye kalan rehinelerin serbest bırakılması karşılığında yaklaşık 2 bin Filistinliyi serbest bırakmak zorundalar. Netanyahu'nun planladığı zafer bu değildi ve onun için ters tepkileri olabilir.
Hevesli ve inatçı rakiplerin var olmasına rağmen, savaşın sona ereceğine dair büyük umutlar hakim.