Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Otobüs gitti ne yaparsınız?

Mısırlı bir genç adam, bir paylaşımında 2023'te Mekke'den Riyad'a yaptığı bir yolculukta başına gelen olayı anlattı. Otobüs bir benzin istasyonunda durduğunda kendisi namaz kılmaya gitmiş. Döndüğünde otobüsün gittiğini görmüş. Çantası ve belgeleri otobüste olduğu için ne yapacağını bilememiş. Ne yolu ne de ne yapması gerektiğini bilmiyormuş. Bir tır şoförü ona ne olduğunu sormuş ve trafik polisini aramasını söylemiş. Dakikalar içinde bir polis aracı gelmiş ve onu, kontrol noktasında durdurulmuş olan otobüse götürmüş. Genç, Facebook'tan yaptığı paylaşımında, kendisini tanımasalar bile, insanların ve polisin kendisine yardım etmeye bu kadar istekli olmasına şaşırdığını belirtmiş.

Bu durum hakkında herhangi birine fikrini sorsanız, olaya karışan herkesi ve bu destek ve dayanışma etiğini besleyen toplumu över. İnsanların mümkün olan her yerde birbirlerine destek olma eğiliminde olduklarını ve bunu erdem ve asil bir davranış olarak gördüklerini biliyoruz. Bu durum, bahsi geçen paylaşıma yapılan ve sahiplerinin benzer durumlarla karşılaştıklarını vurguladıkları onlarca yorumda da açıkça görülüyor.

Bu, bu tür davranışlardan hoşlanan bazı kişilerin aynı durumda olsalardı bu tür davranışlarda bulunmayacakları veya belki de yardım için para isteyecekleri gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Nitekim bizzat sahibinin anlattığı bir hikayeyi hatırlıyorum. Hikaye özetle şöyle, kendisinin arızalı arabaları çekmek için kullandığı büyük bir aracı varmış ve perşembe (tatil günüyken) ve cuma öğleden sonraları gençlerin kumda araba yarışı yaptığı bir çöl bölgesine gidermiş. Anlattığına göre, her gün devrilen veya yardıma ihtiyaç duyan araba sayısı en az yedi olurmuş ve yardım ücretini arabanın markasına ve değerine göre belirlermiş. Pahalı bir araba için 2 bin, ucuz bir araba için 500 vb. ücret alırmış. Gelirinin çoğunu bu işten kazanırmış. Söz arasında, gerekli ücreti ödemedikleri için sık sık insanlara yardım etmeden araçları ile öylece bıraktığını da söylemişti. Ona “genç bir adamı çölün ortasında, kullanılamaz hale gelmiş bir araçla bıraktığın için hiç pişmanlık duymadın mı?” diye sormuştum. Hiç pişman olmadığını, çünkü esasında yardım etmek için değil, çalışıp para kazanmak için oraya gittiğini söylemişti.

Sanırım bazı okuyucular bu bahaneyi anlayışla karşılayacak, bazıları ise her iki tarafın da (sürücü ve yardım isteyenin) özel durumları göz önüne alındığında reddedecektir. İlk gruptakiler yarışçıların eğlendiğini ve tehlikenin tadını çıkardığını, bu durumda neden özellikle de bu tür bir işle geçinen birinin yardımını hak ettiklerini varsaymamız gerektiğini söyleyeceklerdir. Bu, bir balıkçıdan avını ihtiyacı olanlara bağışlamasını istemeye benziyor. Eğer bunu yaparsa, çocuklarını kim besleyecek?

Bu tutumu reddedenler ise bu gençleri belirsiz ama olası tehlikelerle çölde yalnız bırakmasının sonuçlarını düşüneceklerdir. Bir kişinin, ihtiyaçları ve kendisi için gerekli olan şeyler pahasına bile olsa, bazen taviz vermesi gerektiğini varsayacaklardır.

Ben, böyle bir durumda ahlaki eylemin ne tekdüze ne de sabit olduğuna inanan çağdaş düşünür Isaiah Berlin'in görüşüne katılıyorum. Zira rasyonel insanların tutumları hem maddi hem de manevi değerlerin bir bileşimine dayanır; bu değerlerin konumu ve etkileri, söz konusu gerçek meselenin ayrıntılarına göre değişir. Yukarıdaki örnekte, tutum, zamana (gece veya gündüz), başka insanların olup olmadığına, bir tarafın paraya, diğerinin yardıma ne kadar ihtiyaç duyduğuna, alternatiflerin mevcudiyetine, iki taraf arasında geçen konuşmanın niteliğine ve hatta arazinin yapısına, havaya ve şehirden uzaklığa göre değişir. Tüm bu faktörler, rasyonel insanların bahsettiğimiz gibi bir durumla karşı karşıya kaldıklarında benimsedikleri etik tutumu şekillendirmeye katkıda bulunur.

İnsanlarla ilişkinizi size ödedikleri miktara göre koşullandırmak etik değildir, çünkü artık size ihtiyaçları kalmadığında sizi hatırlamayabilirler. Böyle bir hayat ister misiniz? Keza hayat, tamamen gönüllülüğe veya karşılıklı gönüllülüğe indirgenemez; çünkü bu, insan doğasına ve fıtratına aykırıdır.