DEAŞ örgütünün Irak’ta hezimete uğratılıp ülkeden çıkartılmasının üzerinden bir yıl geçmesi münasebetiyle Irak hükümeti, 10 Aralık’ı devlet kurumlarının tatil edildiği ulusal bayram olarak ilan etti. Fakat bu duyuruda bazı yanlış bilgiler bulunuyor. Çünkü son aylarda DEAŞ, çıkarıldığı bazı bölgelerde faaliyetlerini yeniden yürütmeye başladı. Sadece gazeteci ve yazarlar, güvenlik uzmanları, sivil ve siyasi aktivistler, DEAŞ’ın faaliyetlerine yeniden başladığından bahsetmiyor. Aynı zamanda devlet içerisindeki siyasi blokların ve güçlü partilerin liderleri de DEAŞ’ın tehlikeli faaliyetlerine yeniden başladığına dikkat çekiyor.
En son Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) Başkanı Mesut Barzani, son günlerde yaptığı bir basın toplantısında DEAŞ’ın yok olmayıp eskisinden daha kötü ve daha tehlikeli bir şekilde bölgeye geri döndüğünü açıkladı. Barzani, DEAŞ ve el-Kaide örgütünün ortaya çıkış sebeplerinin çözüme kavuşturulmadığından dolayı örgütün güçlü bir şekilde geri döndüğünün altını çizdi.
Barzani’den bir hafta önce Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda Sadr, Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada “Musul, tehlikede. Terör hücreleri faaliyetlerine ve bozguncuların elleri tahrip etmeye devam ediyor. #Musul’u kurtarın” ifadelerini kullandı.
Kurtarılan bölgeler, özellikle de Ninova vilayeti, son aylarda DEAŞ’a dayandırılan bir dizi saldırılara, patlamalara, öldürme, kaçırma ve yol kesme eylemlerine şahit oldu. Bu tür faaliyetler, güneyde Selahaddin ve doğuda ise Diyala vilayetlerine kadar uzandı. Söz konusu bölgelerde yaşayan halk, , sık sık yardım talep etmelerinin ardından Irak Temsilciler Meclisi, Musul’da meydana gelen ve ülkenin batısındaki diğer illere sıçrayan güvenlik ihlallerinin nedenlerinin ortaya çıkarılması için Gerçekleri Araştırma Komisyonu oluşturdu.
Açıkçası DEAŞ’ın geri dönmesi, örgütün gücünden kaynaklanmıyor. Nitekim uluslararası koalisyon kaynakları, Irak ve Suriye’de 80 bin DEAŞ unsurunun öldürüldüğünü açıklarken resmi Irak istatistikleri de Irak kuvvetleri tarafından esir alınan yüzlerce DEAŞ unsurunun yanı sıra Haziran 2014’ten beri örgütün işgal ettiği bölgeleri kurtarmak için yürütülen savaşta öldürülen DEAŞ unsurlarının sayısının 20 bini geçtiğine işaret ediyor.
DEAŞ’ın faaliyetlerinin yeniden başlaması, şu ana kadar kurtarılan bölgelerde durumları normale döndüremeyen Irak devletinden kaynaklanmaktadır. Köy ve şehirlerden kaçan on binlerce aile, halen kendi bölgelerine geri dönemeyip göçmen kamplarında sefil bir hayat yaşıyor. Çünkü devlet, fon –ki bu fonların çoğunu, Arap ve zengin yabancı ülkeler bağışladı- ayırmasına rağmen zarar gören bölgeleri yeniden imar etmeyi başaramadı. Bunun sebebi ise, devlet dairelerinin yeniden imar çalışmalarına başlamayı ağırdan almasıdır. Aynı zamanda imar çalışmalarını başlatmaları beklenen müteahhit ve şirketlerle anlaşarak imar fonlarının büyük bölümünü ele geçirdikleri konusunda söz konusu devlet dairelerindeki yetkililere yöneltilen net suçlamalar mevcut. Bu, Irak’ta büyük ve genel bir sorun. Şöyle ki resmi kaynaklara göre sekteye uğrayan yatırım projelerinin sayısı 30 bini geçiyor. Yatırım projelerinin aksamasının temel nedeni ise yolsuzluktur. DEAŞ örgütünün 2014 yılında işgal edip sözde İslam Devleti’nin başkenti ilan ettiği Musul’da devletin yeniden imar programına başladığına yönelik herhangi bir belirti bulunmuyor. Şehirde yeniden inşa edilen ev ve kurumlar, yerel halkın kendi çaba ve girişimlerinin yanı sıra yerel ve yabancı hayır kuruluşlarının küçük yardımlarıyla gerçekleşti.
DEAŞ’ın faaliyetlerine yeniden başlamasına yardım eden diğer bir sebep ise şudur: Kurtarılan bölgelerin güvenliğini korumakla görevlendirilen bazı ordu ve emniyet güçleri, yerel halkın rızasını ve yardımlarını kazanacak şekilde gerektiği gibi görevlerini yerine getirmedi. Tam tersine Parlamento Güvenlik ve Savunma Komitesi Başkanı Hâkim İlzamlı, önceki toplantıda “Sahada bulunan bazı askeri birimlerin toprak satışı, vergi, rüşvet, hurda, uyuşturucu, mal ve petrol kaçakçılığı gibi maddi meselelerle uğraşması, çeşitli terör gruplarının Musul ve çevresine geri dönüşünü kolaylaştırdı.” açıklamasında bulundu. Bu da DEAŞ’ın işgalinden önce Musul ve diğer şehirlerdeki ve batı bölgelerindeki durumları yeniden akıllara getiriyor. Bu tür uygulamalar, önceden de yaygındı. Bu da DEAŞ’ın buraları hızlı bir şekilde işgal etmesini kolaylaştırdı.
Yerel medya organlarının aktardığı bilgilere göre bir yıl önce Musul’u kurtarma operasyonuna katılan bazı silahlı grupların sorumluları, askeri üniformalarını çıkartıp iş adamlarının elbiselerini giydi. Böylece onlar, şehirdeki petrol ve gayrimenkul piyasasını ve ihaleleri kontrol etmeye başladı. Bu tür işlemlere söz konusu çalışmaları organize etmek için “ekonomi komiteleri” oluşturan etkin partiler de katılıyor. Bundan dolayı Başbakan Adil Abdülmehdi, üç hafta önce Ninovalı vekillerle yaptığı toplantıda parti merkezli ekonomi komitelerini kapatmaya çalışacağını söyledi.
Tabi arka planda yeni hükümeti kurmaya yönelik –ki şu ana kadar Savunma ve İçişleri Bakanları tayin edilemedi- Bağdat’ta devam eden siyasi tıkanıklık, etkisini ülkenin genelinde gösteriyor. Siyasi tıkanıklık, zarar gören şehirlerde imar çalışmalarının başlaması için gerekli istikrarın yeniden sağlanmasını ve terör örgütüyle mücadele etme noktasında askeri ve güvenlik güçlerine yardımcı olmaları için göç edenlerin kendi bölgelerine yeniden dönmesini engelliyor. Nitekim terör örgütü, farklı şehir ve bölgelerde uyuyan hücrelerden ve neredeyse serbest bir şekilde hareket eden silahlı gruplardan yardım alarak eski konumunu yeniden kazanmaya çalışıyor. Aslında Bağdat’taki etkin siyasi sınıf, iktidar çatışmasına girerken mevcut durumların aynen devam etmesi de DEAŞ’ı operasyonlarını genişletmeye ve bu operasyonlarını da gelecekte artırmaya teşvik ediyor.
TT
DEAŞ, Irak’ta kırmızı çizgiyi yeniden nasıl aştı?
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة