Fahd Süleyman Şukeyran
Suudi Arabistanlı araştırmacı yazar
TT

​Fransız aydınların radikal hareketleri okuma şekli

Radikalizm olgusu, yıllardan beridir araştırmacılar ve gözlemcilerin temel bir araştırma konusu olmuştur. Radikal hareketlerin amaçları ve ortaya çıkış nedenlerine dair sorulara cevap aramak, bu alanda uzlaşmış araştırmacıların tekelinde de olmamıştır.
Bazıları bu olguyla doğrudan ilişkili olmasa da bu konuya dair pek çok kitap yazmışlardır. Sözgelimi filozoflar, terör meselelerini işlemişlerdir. Edgar Morin, Habermas, Derrida, Slavy Gijek ve Fukuyama bunlardan bazılarıdır. Ardından Kissinger’in Seyyid Kutub, Müslüman Kardeşler (İhvan), Usame bin Ladin ve El Kaide ve DEAŞ’a ‘Dünya Düzeni’ adlı kitabında bazı bölümleri ayırdığını görüyoruz.
Bu fenomenin meydana getirdiği korkunç sahneler, uzmanları şiddete dair soruların cevabını aramaya itti.
Ürdünlü pilotunun yakılması, Mısır askerlerinin boğulması ve Charlie Hebdo saldırısı gibi dramatik kanlı sahneleri unutmak mümkün değildir.
Bu konu hakkında en fazla kitap yazanlar Fransızlardır. Olivier Roy, onlarca yıldır yoğun bir şekilde şiddet ve siyasal İslam hakkında yazılar yazdı. Gilles Kepel, Stefan Lacroix, Alain Gresh, François Burgat gibi yazarlar da bu alanda eserler sundu.
Burgat ‘Siyasal İslamı Anlamak’ başlıklı okuma ve eleştiriye değer önemli bir kitap yazdı. Burgat, 40 yıl boyunca bu alanda uzmanlaşmış bir araştırmacı olarak bilinir ve ‘yüzeysel yorumlardan’ ayrılma arzusundan kaynaklanan farklı yorumları vardır. Yapmış olduğu analizler, üzerinde durup düşünmeyi hak ediyor. ‘İslamcıların çıkış noktaları dinsel olmaktan ziyade politik ve dünyeviydi’ analizi bunlardan biridir. Bu bize şiddet yanlısı radikal hareketlerin ‘nihilizm’ ile ilişkilendirilmesini hatırlatıyor.
Şiddet yanlısı hareketlere dair bazı analizler, meseleyi bağlamından koparmakta, bambaşka bir mecraya taşımaktadır. Bu hareketler nihilizm olarak nitelenemez, çünkü bu kavram değerlerin, ideallerin ve ritüellerin reddedilmesi ve yok sayılmasına dayanan bir varoluş tutumuyla bağlantılıdır. Nihilizm, varlığı her şekliyle yok sayar. Radikal örgütler varlığı reddetmez ve ona karşı çıkmaz, bilakis kutlu sona ulaşmanın temel aracı olarak görür. Varlığı, nihilistlerin yaptığı gibi başkaldırmanın bir yolu olarak reddetmez, bilakis varlığı sonsuzluğa giden bir yol olarak kabul eder.
Burgat’ın kitabına geri dönersek, 14. Bölüm oldukça doyurucu bilgiler vermesine rağmen, radikalizm olgusuna çok farklı anlamlar yüklenmesinden hareketle farklı görüşler üzerinde gereğinden fazla durmuştur. Kitabında radikal hareketlerin dünyevi veya politik hedeflerinin de olabileceğini işler. Daha ziyade Ortadoğu’daki resme odaklanan meslektaşları Olivier Roy ve Gilles Kepel’den ayrışır, farklı bir siyasal İslam analizi ortaya koyar. Araştırmaları, başından beri siyasal İslam'ın Fas ve Cezayir yani Mağrip yüzüne dayanıyordu; bu da onu ‘Mağrip’ olgusuyla ilgili müstakil bir kitap yazmaya sevk etti.
Burgat, DEAŞ örgütünün ‘eksik temsil’ kurbanı olduğunu savunur. Radikal örgütlere dair yapılan bazı analizleri reddeder ve kendi görüşleri ile diğerlerinin arasında siyah-beyaz netliğinde farklıklılar olduğunu vurgular. Burada gerçekleri meslektaşlarından farklı bir şekilde incelemeye meyillidir, çünkü ‘Siyasal İslam'ı Anlamak’ adlı kitabının bir bölümünü bu farklılık noktalarının izahına ayırmıştır.
“Başlangıçta Roy’un fikirlerine katılıyordum, İslami kavramlara başvurma, ulusal ve anti-emperyalist yelpazenin tanınması gibi konularda da Kepel’in analizlerine katılıyordum. 1992’deki çalışmasından sonra Roy ile aramızda görüş farklılıkları ortaya çıktı. ‘Siyasal İslam’ın İflası’ tezi daha ziyade Kepel’in hastalıklı teşhisini hatırlatıyordu. Ben ise bu meselenin bu netlikte ortaya konamayacak kadar karışık ve kapalı olduğuna inanıyorum.”
Ardından, ‘Post-Siyasal İslam’ nitelemesinden yola çıkarak radikal İslamcıların mazide kaldığına dair keskin analizlerine katılmadığını ve konuda Roy’la fikir ayrılığı yaşadığını söylüyor. Burgat bu türden analizlerin tehlikeli olduğunu ifade ediyor, çünkü ona göre Roy, İslamcıların yapabileceklerini alabildiğine daraltıyor, onları ‘bir İslam devleti kurmak için belirli bir dini inanç ve politik ideolojiye sahip kimseler’ olarak görüyor. Burgat’a göre Roy, meseleye son derece yüzeysel yaklaşmaktadır.
Asef Bayat'ın ünlü kitabı ‘Post-İslamcılık Siyasi İslam'ın Değişen Yüzü’ de dâhil olmak üzere Olivier Roy’un görüşleri hakkında yazı yazmak, oldukça revaçtadır. ‘Post-İslamcılık’ konusunu önceki makalelerimde işlerken bu konuya değinmiştim. Görünüşe göre Burgat’ın öfkesi, kavramların yanlış kullanmasından kaynaklanmaktadır. ‘İslamcıların bütün eylemlerinin ve örgütlenmelerinin tek amacı iktidara gelmektir’ şeklindeki görüşe katılmamaktadır. Zira böyle bir görüş pek tabii ki hatalıdır. Sudan, Şam, Afganistan, Filistin ve Mısır'da yaşanan tecrübeler bunun açık bir kanıtıdır. Rakka'da egemen olan DEAŞ’ın Kahire'deki İhvan’ın ya da Kabil'deki Taliban'ın geldikleri nokta ortadadır. Siyasal ideoloji bir makam, mekân veya rejimle sınırlı değildir.
Ancak Burgat’ın Kepel, Olivier Roy, Lacroix ve Alain Gresh gibi yazarlara katıldığı bir nokta var, o da; şiddet yanlısı radikal akımların ortaya çıkmasının nedenlerinden bir olarak Arap ve İslam ülkelerindeki otokratik yönetim tarzını görmeleridir. Bu analiz elbette ki isabetli değildir. Bu konuda yazılan kitapların giriş kısımlarında, demokrasi eksikliğinin, siyasi baskının, temsildeki adaletsizliklerin bu türden akımların ortaya çıkma nedenleri olarak sıralandığını görürüz.
Benim düşünceme göre, radikalizm fenomeni, dünyevi koşullarıyla değil dini referansları üzerinden bir okumaya tabi tutulmalıdır. Siyasi içeriğine gereğinden fazla anlam yüklememeliyiz. Baskı ve teokratik yönetim tarzının bu türden akımları patlattığa dair görüşün ispatı kolay değildir. Aksine bu türden akımların doğmasına zemin hazırlayan en önemli unsur şiddeti meşru gösteren daraltıcı dini yorumlardır.
Müslüman âlimlerin Batılı emsallerinden ayrıldığı nokta burasıdır. Çünkü Batılılar, şiddet yanlısı örgütlenmelerin sebepleri hakkında konuştuklarında siyasi kuruntulara gereğinden fazla önem atfederler. Kısmet olursa bu konuyu daha detaylı işleyelim.