Mehmet Atalay
Gençlik ve Spor eski Genel Müdürü ve Basın İlan Kurumu eski Genel Müdürü
TT

Adalet olmazsa...

Türkiye’de Süper Lig başta olmak üzere, bütün branşlarda ve liglerde alabildiğine bir mücadele var...
Şampiyonluk yarışı kadar, takımların ligde kalma mücadelesi de bütün heyecanıyla sürüyor...
Özellikle Süper Lig’deki şampiyonluk mücadelesi, son haftalarda nefes nefese bir yarışa dönüştü...
Başakşehir’in son beklenmedik puan kayıpları, Galatasaray’la puan farkının kapanmasına, Beşiktaş’la da azalmasına sebep oldu.
Kartal’ın 2. yarıdaki müthiş temposu, her iki ekiple amansız bir yarışta olmasını ve yeniden potaya girmesini sağladı...
Başakşehir’in hala en favori olduğu, Galatasaray’ın onu takip ettiği bu maratonda, ilkyarı sonunda lige havlu attı denen Beşiktaş’ın ikinci yarıda kayıpsız geçen haftaları ve seri galibiyetleri, şansı diğerlerine nazaran daha az olsa da ümitlenmesine sebep oldu...
***
Bu yarışta en çok tartışılan ise “hakemlik” müessesesi. Şampiyonluk ve düşmeme mücadelesi veren bütün takımların ortak tarafı, hakemlerle ilgili bitmez şikayetleri...
Hakemlerin tartışılmadığı bir hafta geçmediği gibi, neredeyse, her maçtan sonra kıyametler kopuyor...
Kaybedenin hakemlere yüklendiği, isyan derecesinde sesini yükselttiği bir ortamda, kazananları memnun etmek de kolay olmuyor...
Bir hafta yanlış düdüklerle puanlarının çalındığını iddia eden bir kulüp, bir sonraki maçta hakem hatalarıyla kazanırken gıkını çıkarmıyor...
Tam tersi, bir önceki haftanın kazananı da, kaybettiğinde hakemleri istenmeyen adam ilan ediyor...
Tabii, sağ olsun hakemlerimiz de bitmeyen hatalar ve zaman zaman skandala varan kararlarla, takımlara, yönetici, hoca ve futbolculara da haklı gerekçeler hazırlıyorlar...
Bu yüzden de kulüplerin istenmeyen adam ilan ettiği hakemlerin listesi uzayıp gidiyor...
Dünya Kupası ve Şampiyonlar Ligi’ndeki büyük başarısına ve yurtdışında yüksek itibarına rağmen Cüneyt Çakır’ın Türkiye’de neredeyse en çok tepki çeken hakem olması, durumun vahametini göstermesi açısından yeter de artar bile...
Bir camiaya ters geldiği iddia edilen bir hakem, başka bir taraftar grubunca da nefret edilen insan durumunda...
Yani, hakemlerimiz, ne İsa’ya, ne de Musa’ya yararlanabiliyor...
***
Halbuki sezon başında “VAR sistemi gelecek, dertler bitecek” deniyordu, şikayetler artık olmayacak, hatalar tarihe karışacak, çifte standart ve kulüp ayrımı artık yaşanmayacaktı...
Üstelik hakemlik müessesesi ve VAR sisteminin başarısı açısından muhteşem bir Dünya Kupası oynanmış, hata oranı neredeyse sıfırlanmıştı...
Büyük ümitlerle başlayan, zaman zaman çok iyi örnekler yaşanmasına rağmen ligde ilerleyen haftalar, VAR sisteminin yine güçlüyü koruma, zayıfı ezme şeklinde tezahür ettiği, özellikle Anadolu kulüplerinin yükselen feryadına rağmen hiç bir tedbir alınmadığı, sadece sesi daha yüksek çıkan kulüplerin gözetildiği ortaya çıktı...
Adalete olan güven, yine eksilere inerken, Türk futbolunun hiç bir zaman adil yönetilmeyeceği yargısı pekişti...
Şampiyonluğu kaybedenlerin de, hedefinden kopan takımların da, düşen ekiplerin de şu veya bu şekilde etkilendiği hakem hatalarını, gündemden hiç düşürmeyeceği, “VAR”a rağmen, adalette yokluk çektiklerini dillendireceği muhakkak.
Ne yazık ki adaletin olmadığı yerde böyle oluyor, ne huzur, ne de idareye güven kalıyor...