Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Müslüman Kardeşler ve siyasi takiyye

Takiyye, herhangi bir fırtına karşısında Müslüman Kardeşler (İhvan) Örgütü’nün sarıldığı bir araca dönüştü. Bunun için İhvan, herhangi bir krizden kurtulmak için takiyyeye sığınıyor. Takiyye, sözcük olarak ‘dikkatli olmak’ anlamına gelmektedir. İhvan’a göre ise takiyyenin anlamı, ‘kişinin olduğundan farklı görünmesi’ demektir.
Allah Teâlâ’nın şu sözü onların bu durumuna uymaktadır;
“İman edenlerle karşılaştıkları zaman ‘İnandık’ derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, ‘Şüphesiz biz sizinle beraberiz; ancak onlarla alay ediyoruz’ derler.”
İhvan’dan ayrılan Servet el-Harbavi, ‘Mabedin Sırrı’ adlı kitabında örgütün dalkavukluk, yalancılık ve sahtekârlık konusunda takiyyeyi kullandığını belirtti. Bu da İhvan’ın fikirlerinin hile ve yalana karıştığını gösteriyor.
Fakat Aid el-Karni’nin geçmiş yıllarda örgütün yaptığı hatalardan dolayı özür beyan etmesi, farklı bir durum arz etmektedir. Özrün dürüstlüğü konusunda pek çok tartışma meydana gelse de Karni’nin İhvan takiyyesiyle bir bağlantısı olmayabilir. Çünkü bu, İhvan’ın âdeti olduğu üzere şartlara ve değişimlere karşı bir taktik olabilir.
Fakat hatadan dolayı özür dilemek, tek başına yeterli olmasa da değerlendirilmesi gereken güzel ve cesur bir davranıştır. Çünkü örgütün geçmiş yıllarda benimsediği söylem, birçok yaralanmaya, ölüme ve hem bedeni hem de fikri mağduriyete yol açtı. Karni, samimi olsa bile bunlar, sadece özür dilemekle düzeltilecek şeyler değildir. Bunun için zararın farklı şekillerde giderilmesi gerekiyor.
Ancak Aid el-Karni’nin özründe samimi olmasını temenni ediyoruz. Çünkü samimi olursa Karni’nin özrü faydalı olabilir. Zira Karni, göz ardı edilemeyecek bir popülariteye sahip olup, kendisinden etkilenen gençler vardır. Yanlıştan dönmesi, komployu ve komplocuları deşifre etmesi, dalaletin, yitirilen gençlerin ve hakikatin ortaya çıkartılması için yararlı olacaktır.
Dolayısıyla itaat, beraat, hesap gibi belirsiz ve yanlış kavramları ve Kura’n-ı Kerim’de zikredilmeyen tağut ve hâkimiyet mefhumunu düzeltip bunları yönetim mefhumuna dâhil etmek ve fikri değerlendirmelere başlamak için ciddi adımlar atılmalıdır.  
Libya örneğinde meydana geldiği gibi siyasi takiyye olmaması kaydıyla özür beyan etmek, güzel bir gelişmedir. Şöyle ki İhvan ve Libya Savaşçı İslam Cemaati, 2007 yılında değerlendirmelerde bulundu. Bu değerlendirmelere Karadavi öncülük etti.
Libya’da örgütün teorisyenlerinden olan ve terör meselelerinden dolayı 4 Arap ülkesi tarafından hakkında yakalama kararı çıkartılan Ali es-Sallabi de bu değerlendirmelere katıldı. Karni, Ouda ve Arifi, iki örgütün mahkûmları hakkında Libyalı yetkililerle görüşmeye katılanlar arasındaydı.
İktidar ve Savaşçı İslam Cemaati arasındaki diyalog çerçevesinde Aişe Muhammer Kaddafi’nin başkanlık ettiği Va’tesimu Hayır Deneği’nin davetiyle Karni’nin Ağustos 2010’da Libya’ya yaptığı ziyaret kapsamında çadırda sohbet ederken Kaddafi’ye övgüde bulunup onu takdir ettiler.
Karni’nin Kaddafi’ye yaptığı övgüler ve methiyeler, hızlı bir şekilde Kaddafi’nin ölümünden duyulan memnuniyete dönüştü. Karni, Al Jazeera kanalında bir programda, “Libyalılar, Kurban Bayramı’ndan önce zalim Kaddafi’yi kurban etti. Allah kurbanlarını kabul etsin. Kaddafi’yi yere uzanmış bir şekilde gördüğümde Allah Teâlâ’nın ‘Sanki onlar, sökülmüş hurma kütükleri gibi’ sözünü hatırladım” dedi. Bundan dolayı bazıları, Karni’yi kararsız ve değişken biri olarak tanımladı.
Fakat adil olmak gerekirse biz, özründe samimi olup olmadığını öğrenmek için Karni’nin kalbini açıp bakmadık. İnsanların içindeki gizli şeyleri sadece Allah bilir. Biz ise görünen şeyler hakkında konuşabiliriz. Bunun için bu özrü memnuniyetle karşılıyoruz ve zararın giderilmesinde istifade edilebilecek olumlu bir gelişme olarak görüyoruz.
Özür konusunda Şeyh Karni’nin bir sonraki kararları belirleyici olacaktır. Değerlendirmeler, konferanslar ve dersler aracılığıyla Karni’nin ve İhvan’ın çarpıttığı fikirler düzeltilmeye başlanacaktır.