Selman Dusari
Suudi Arabistanlı gazeteci, Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Sudan geçiş köprüsü

Sudanlı gruplar, 3 yıllık geçiş sürecinde ülkenin işlerini yürütmek için nihai anlaşma belgesini imzaladı. Güvenlik ve istikrarın egemen olduğu yeni bir süreç oluşturmak için Sudan halkının ihtiyaç duyduğu kesin ve kararlı dönemde devlet, birçok ihlalin ve haksızlığın yapıldığı karanlık dönemden ülkenin ve halkın sıkıntılarını gidermek için devlet organlarının dayanışma içinde olduğu yeni bir döneme geçiş yapacak.
Son aylarda tüm Sudanlılar, bölgede birçok halkın temenni ettiği tarihi bir ana ulaşmak için uzlaşma ve taviz verme noktasında ender bir ders ortaya koydu. Kan ve yıkım söylemleri hâkimken, uzlaşma ve ulusal çıkarlar hâkim değildi. Sudanlılar, anlatılması gereken farklı bir ders ortaya koymayı başardı.
Buna rağmen ülkenin işlerini yürütmek için Sudanlı grupların nihai anlaşma belgesini imzalamaları yeterli mi? Tabi ki hayır. Bu, son verimsiz yıllarda devletin yaşadığı yarı çökmüş ekonomik ortamda herkesin hayal ettiği Sudan’ı tesis etmek için sadece bir geçiş köprüsüdür.  Sudan’ın ekonomisini kurtarmak için mucizevî bir sürece ihtiyaç duyulduğunu söylersek abartmış olmayız. Enflasyon, geçen ay yeniden yükselmeye başlayarak, yüzde 47.78’e ulaştı. Bu da yeni başkanlık konseyine birçok yük getiriyor. Ülke, Sudan halkının sıkıntılarını giderme çabalarına yoğunlaşması gerekirken ve herkesin uzlaşmasına ihtiyaç duyarken, konseyin dar kapsamlı ajandaları gerçekleştirmek için iç anlaşmazlıklarla uğraşması uygun değildir.
Suudi Arabistan ve dost kardeş ülkelerin doğrudur. Ancak siyasi partilerin ikinci plandaki küçük meselelerle uğraşması, her şeyden önce Sudan halkına zarar verecektir. Aynı zamanda bu, vatandaşların yaşam beklentilerini gerçekleştirmek için devlet organlarının çalışmalarını sekteye uğratacaktır.
Özellikle Batılı çevrelerde çirkin bir şekilde ortaya atılan şu soruya burada işaret etmek yerinde olacaktır: Suudi Arabistan, Sudan’da askeri konseyin yanında mı yer aldı?! Evet. Fakat aynı zamanda Suudi Arabistan, Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin (ÖDBG) de yanında yer aldı ve tüm siyasi güçlerin de yanında durdu. Her şeyden önce Suudi Arabistan, daima ve gerçek bir şekilde Sudan halkının yanındaydı.
Nitekim ülkenin şiddete ve kaosa sürüklenmesini engellemek için Sudan halkı öncelikli hedeftir. Suudi Arabistan, Sudanlı grupların arasını bulma konusunda rol oynadı. Bundan dolayı Suudi Arabistan, Ömer el-Beşir’i devirmek için ilk günden itibaren Sudan halkına destek verdi. Çünkü ülkenin yaşadığı zorlu ekonomik durumdan en çok zarar gören Sudan halkıydı. Bu desteğin aynı gruba ya da aynı güçlere yönelik olmaması, Suudi Arabistan’ın verdiği en önemli mesajdır. Ayrıca Riyad’ın tutumu, Sudan’a bir hediye değil, aksine Sudan halkıyla olan tarihi bağların yanı sıra bölgesel güvenliği ve istikrarı gerçekleştirme noktasında oynadığı rolü tamamlamaya yöneliktir. Nitekim Suudi Arabistan’ın, kriz zamanlarında Sudan halkını yalnız bırakması mümkün değildir.
Suud diplomasisi, Sudan’da farklı güçler arasındaki bakış açılarını birbirine yaklaştırdı ve aynı zamanda Batılı büyük başkentlerle olan tıkanıklığı azalttı. Suudi Arabistan’ın bu davranışı, Sudan tarihinde, ülkenin en zorlu süreçlerden birisini atlatıp anlaşmaya ulaşmasına büyük bir katkı sağladı. Bunun için Suudi Arabistan’ın gerçek çıkarı, kendi çıkarlarını garantileyecek şekilde Sudan’ın istikrara kavuşmasıdır. Daha da önemlisi bu durum, bazı yabancı güçlerin yaptığı gibi herhangi bir vesayet dikte etmeden Sudan halkının kendi kararıyla gerçekleşiyor. Zira Sudan, bu yabancı güçlerle ittifak kurarak yıkım ve kötülükten başka bir şey görmedi.