​Resul Tosun
Gazeteci Yazar
TT

Suriyeliler sorunu

Türkiye’de çoğunluğu Suriyeli olmak üzere, farklı uyruklardan 5 milyon yabancı, düzensiz göç, yasal göç ve geçici koruma olmak üzere 3 farklı statüde ikamet etmektedir. Bunların beşte biri yani bir milyonu İstanbul’da yaşamaktadır.
Fatih gibi bazı semtlerde aşırı yabancı yoğunluğu sebebiyle kimi tepkiler görülmekte, siyasi muhalefetin konuyu gündemde tutmasından dolayı da yabancı nefreti gittikçe artmaktadır.
Yabancıların çoğunluğu Suriye kökenli olduğu için de meselenin adı Suriyeliler olmuştur. Oysa Mısır, Libya, Irak, Afganistan, Pakistan Bangladeş ve kimi Afrika ülkelerinden sığınmacılar da mevcuttur. Ama kabak Suriyelilerin başına patlamıştır.
***
Kimi Suriyeli ve Arap uyrukluların kimi davranışlarını Türk toplumu yadırgamaktadır. Kimilerinin de hakikaten çevreyi olumsuz etkileyen davranışlarından dolayı yabancı karşıtlığı alttan alta artmakta faturası da tabii ki hükümete çıkarılmakta, Türkiye düşmanları da bunu tepe te tepe kullanmaktadırlar.
“Ülkemizde onca aç varken Suriyelileri niçin besliyoruz?”
“Mehmetçik Suriye’de şehid oluyor onlar burada keyif çatıyorlar!”
“Suriyelilerin ucuz işçiliği vatandaşlarımızın işsizliğini körüklüyor.”
“Üniversitelere sınavsız giriyorlar.”
“Hastaneler de onlardan bize sıra gelmiyor, fark da ödemiyorlar!”
“Toplumdaki güven ortamı bozuluyor” ve benzeri argümanlarla toplum Suriyelilere karşı kışkırtılıyor.
***
Sondan başlayarak kısa kısa konuyu ele alalım.
Toplumdaki güven ortamının bozulması tamamıyla abartılı bir yaklaşımdır. Onları savunmak için değil objektif olarak yaklaşmak açısından söylüyorum, kimi münferit suç ve kabahatleri bütün Suriyelilere mal etmek akılcı değildir. Kaldı ki istatistiklere göre Suriyelilerin suç oranı Türk vatandaşlarının oranından hayli düşüktür.
Öte yandan kimi Suriyelilerin olumsuz tavırlarından Suriyeliler de şikâyetçidir.
Ayrıca belirtmekte fayda var ki Suriyelilerin büyük çoğunluğu evlerine dönecekleri günü özlemle beklemektedirler.
***
Suriyeliler ülkemizde geçici koruma statüsünde bulunmaktadırlar ve bu statü gereği hizmet almaktadırlar. Sağlık hizmetleri de buna göre verilmektedir. Dolayısıyla bütün hastaneler ücretsiz değildir. Sadece belli hastanelerde ücret alınmamaktadır.
Öte yandan ülkemizdeki sağlık hizmetlerinin kalitesi yüksek olduğu için Avrupa dahil bir çok ülkeden tedavi için Türkiye’ye gelen hastaların yanı sıra  çok sayıda Arap da hastanelerimizde tedavi görmekte ve ücreti de tahsil edilmektedir. Bu hastaları gören ve sıra bekleyen vatandaşlarımız hepsinin ücretsiz olduğu zannıyla rahatsızlığını belirtmektedir.
Tabii kimi Arapların pervasız tavırlarının çevreyi rahatsız etmediğini söylemek de doğru değildir!
***
Ucuz işçilik sorununun mes’ulü de yabancılar değil maalesef bizim işverenlerimizdir. Vergiden kaçan işverenlerimiz çözümü ekmek parası için her işi yapmaya hazır yabancılarda buluyorlar.
Şunu da belirtmekte fayda var ki kimi şehirlerimizde işverenleri de Suriyeliler kurtarıyor. İki sene önce ziyaret ettiğimiz Şanlıurfa’da iş adamları Türklerin iş beğenmediğini sanayi bölgesinin yükünü Suriyeli işçilerin çektiğini söylemişlerdi.
Vasıfsız elamanların işsizlik şikâyetini ben de haklı bulmuyorum. Doğrudur Türkiye’de işsizlik değil iş beğenmezlik var!
Vekillik yaptığım dönemde iş beğenmezlik nedir yakınen gördüm. Abartmıyorum işsizim diyen her genci bir işe yönlendirdim ama çoğunun girdiği işten bir müddet sonra ayrıldığına bizzat şahit oldum. Hem vasıfsızlar hem de masa başı iş istiyorlar ağır işlere yorucu işlere gelmiyorlardı.
Ama vasıflı eleman iş bulamıyorsa evet işsizlik odur!
***
Üniversitelere sınavsız giriyorlar iddiası da tamamen propagandadan ibarettir çünkü bütün yabancı uyruklular üniversitelere nasıl giriyorlarsa Suriyeliler de öyle giriyorlar.
Mehmetçik Suriye’de şehid olurken onlar burada keyif çatıyor söylemi hem yerinde hem de yersiz. Kimi Suriyelilerin pervasız tavırları eğlenceleri vatandaşları haklı olarak rahatsız ediyor ama şunu da kabul etmek gerekir ki herkes savaşamaz.  Suriyeliler savaşmıyor da denilemez. Çünkü Özgür Suriye Ordusu Suriyelilerden oluşuyor ve tüm Suriyeliler adına savaşıyorlar.
Kimilerinin şımarık tavırları tabii ki vatandaşın kanına dokunuyor ancak aklı başında Suriyelilerin onları da ikaz ettiklerini biliyorum.
***
Ülkemizde onca aç varken Suriyelileri doyurma söylemi de yersiz ve temelsiz bir propagandadır. Türkiye’de bir taraftan hükümet bir taraftan belediyeler bir taraftan STK’lar fakir fukaraya öyle büyük yardımlar sunuyorlar ki o fukaranın durumu çalışanlarınkinden daha iyi görünüyor.
Suriyelilere yapılan yardımlar da vatandaşın istihkakı kesilerek yapılmıyor. Tam tersine vatandaşlarımızın bağışlarıyla yapılıyor. Yardımların kahir ekseriyeti sivil toplum örgütleri vasıtasıyla iletiliyor ki kaynakları bağıştır.
Türkiye’nin seslendirdiği 37 milyarlık harcama da bütçeden çıkan rakam olmayıp BM ölçülerine göre verilen bütün hizmetlerin değeridir.
2019 bütçesi meclisten geçti sığınmacılara ne kadar bütçe ayrıldığını bilen veya hatırlayan var mı?
***
‘Suriyeliler ülkelerine gitsin’ propagandası da siyasi bir söylemdir. İş çevreleri ve esnaf geçici koruma statüsündeki  ikamet sahibi Suriyelilerin ve diğer yabancıların gitmesini değil kalmasını tercih ederler çünkü hepsi bir müşteridir.
Özellikle Suriyelilerin çoğunluğu başkasına yük olmayan geçimini kendi imkanlarıyla temin eden varlıklı insanlar. Sadece Türkiye’ye geldiklerinde 12 milyar dolarlık varlıklarını Türk bankalarına yatırdıklarını biliyoruz. Bulundukları şehirlerde iş kurarak veya çalışarak geçimlerini temin ediyorlar. Bu bakımdan Suriyeliler Türkiye’ye yük değil ekonomik katkı sağlıyorlar desek abartmış omayız. Hatta bazı istatistikler Suriyelilerin Türk ekonomisine  30 milyarlık bir katkısından söz ediyor!
***
Bazı semtlerde lokanta ve benzeri iş yerlerinin açılmış olması da kendi hemşerilerine yerel hizmetleri sunmak içindir. Çevredeki Türk esnafının müşterisini çekmiyorlar kendi hemşerilerine hizmet veriyorlar.
Onca Suriyelinin geliri de gideri de ülkemizde kaldığı için ekonomimize katkıda bulundukları inkar edilemez bir gerçektir.
***
Tabii bazı semtlerdeki Arapça tabelaların yoğunluğu yadırganıyor!
Toplumumuz alışık değil. Demokratik kültür de henüz olgunlaşmış değil. Birbirimize tahammül edemezken bir de yabancıların arzı endam etmesi toplumda kimi tepkilerin oluşmasını kaçınılmaz kılıyor.
Benzer durum Gaziantep’te yaşanmıştı. Birden sokaklar caddeler Suriye plakalı araçlarla dolmuştu. Bunun toplumun tepkisine neden olacağını gören vali Ali Yerlikaya isabetli bir kararla toplum tepki vermeden bu manzarayı değiştirmişti.
Şimdi o valinin İstanbul’da görev yapıyor olması İstanbul için çok önemli bir kazançtır!
***
Evet, kimi olumsuzlukları görmezden gelemeyiz. Muhalefetin her söylemini de yabana atmamak, haklı olduğu hususlarda gereğini yapmak lazımdır.
Ama sadece Suriyeliler değil bütün mazlumlara kapılarını açıp onları misafir etmek gibi insani bir politika izleyen Türkiye’ye bütün dünyanın gıpta etmektedir.
Petrol zengini Müslüman ülkeler hiçbir mazluma sahip çıkmazken, insan hakları edebiyatını diline pelesenk etmiş batı ülkeleri kapıları sıkı sıkıya kapatırken Türkiye’nin bu yüce gönüllüğü öyle sıradan bir şey değildir.
Bu politika adil ve büyük Türkiye’nin müjdecisidir!