Dennis Ross
Başkan Bill Clinton'un Ortadoğu özel koordinatörlüğü, Başkan George Bush'un Dışişleri Bakanlığı'nda Politika Planlama Direktörü olarak görev yaptı.
TT

Geniş hatları ile Trump'ın barış planı

Barış planının üzerinde çalışmakla geçen 2,5 yılın ardından mevcut raporlar, Trump yönetiminin planı yakın gelecekte sunacağını işaret ediyor. Planı açıklamak için de ABD yönetiminin, İsrail’deki seçimlerden sonrasını beklediği tahmin ediliyor. Jared Kushner'ın bölgeye yaptığı ziyaretin bir sonucu olarak ortaya çıkmış gibi görünen bu raporlar doğru ise Başkan Trump’ın, planı geniş hatları ile Camp David’de önde gelen Arap liderlerine sunması bekleniyor.
Bu aşamada davet edilmeleri olası Arap liderler, önerilecek planın içeriği konusunda iyimser olmak yerine muhtemelen endişelidirler. Çünkü şu ana kadar Mısır, Ürdün, BAE ve Suudi Arabistan’a planın siyasi tarafının içeriği ile ilgili çok az bilgi verildi. ABD yönetimi belki de planın ekonomik tarafının bölge liderlerine çeşitli bazı bilgiler sunduğunu düşünüyor olabilir ama siyasi tarafının gerektiği şekilde savunulmaması durumunda uygulanmasının mümkün olmadığını da biliyor. Buna ek olarak planı sunma yöntemi de özellikle planı kabul ettirmede yardımcı olacak gibi görünmüyor. Çünkü Filistinliler Camp David’e gitmeyi kabul etmeyip planı daha okumadan reddedecekler. Suudi Arabistan ve BAE ise İran’ın artan tehditleri ile karşı karşıya ama ABD yönetiminin bu tehditlere karşı daha fazla yaptırım uygulamaktan başka verecek bir karşılığı yok gibi görünüyor. İran da kuşkusuz Filistinlilerin barış planını reddetmelerini, bu ülkelerin liderlerine karşı bir kamuoyu oluşturmak için kullanmaya çalışacaktır.
Mısır ile Ürdün de özellikle benzer endişelere karşı artık korunaklı gibi görünmüyor. Herkesin planın kabul edilmeyeceği bir içeriğe sahip olması konusunda endişeleri var. Çünkü ABD yönetiminin planı, şu ana kadar İsrail’in ihtiyaçlarına hitap ederken Filistinlilerin ihtiyaçlarını görmezden geldi. Hatta Filistin ulusal kimliğini tanıdığını gösterecek bir araç olan Filistinlilere ait bir devletin kurulmasını desteklemek konusunda da hiç istekli görünmedi. Daha da kötüsü, Filistin yönetimi ve hastanelere yaptığı yardımları, UNRWA ve Filistinli mültecilere verdiği desteği keserek görünüşe bakılırsa Filistinlileri cezalandırmaktadır.
UNRWA’ya verilen desteği sona erdirmenin mantıklı bir gerekçesi olsa da neden desteğin aşamalı olarak kesilmesi ve UNRWA’dan kesilen fonların, Gazze’deki okullara, gıda yardımı ve eylem programlarına yönlendirilmesi yoluna gidilmedi? En azından bu, ABD yönetiminin Filistinlilerin gerçek ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik gerçek bir isteği olduğunu gösterirdi.
Bütün bunlar, Camp David’e davet edilmeleri muhtemel Arap ülkelerinin katılım konusunda istekli olmamalarına yol açmaktadır. Görüşmeden önce Arap liderlerine plan hakkında bilgi verilmesi ve ABD yönetiminin, planın içeriği ve belirli meseleleri tanımlama ve çerçeveleme yöntemi ile ilgili yorumlarını göz önüne alacağını bilmeleri faydalı olacaktır. Elbette Arap liderleri açısından planın sorunlu noktalar içerip içermediğini, Filistinlilerin ulusal beklentileri olan bir Filistin devleti kurulması ve Doğu Kudüs’ün büyük bir bölümünün bu devletin başkenti olması gibi önemli 2 engeli aşıp aşmayacağını bilmek daha iyi olacaktır. Plan eğer bu 2 engeli aşmakta başarısız olursa ABD yönetiminin alacağı en iyi karşılık; Arap liderlerin plan karşısında sessiz kalmaları ve Filistinlilerin onların da kaygılarının göz önünde bulundurulması çağrıları olacaktır. Ancak bu bile zor olabilir.
Planı sunma yöntemi ve ortamını iyileştirmek için ABD yönetiminin, yapabileceği bir şey daha var. Mevcut durumun, bir dereceye kadar Filistinlilerin muhalefeti nedeniyle arzu edilir bir şekilde olmadığı göz önüne alınırsa o halde neden Filistinlilerin ilgi ve ihtiyaçlarını yansıtan ve pratik olacak bir adım atılmıyor? Arap liderler ile yapılacak görüşmeler barış planının yanında neden Gazze ve Batı Şeria’da istikrarı sağlayacak bir dizi adıma da odaklanmıyor?
Batı Şeria ve Gazze’de bir patlama yaşanması riski artıyor. Gazze’deki hayat koşulları, günde 16-18 saat elektrik sağlanması ile az da olsa iyileşmiş olsa da 24 saat boyunca elektrik sağlanması, temiz su ve atık su arıtımının sağlanmasının sürdürülmesi halkın temel ihtiyaçlarındandır. BM Ortadoğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Nickolay Mladenov’un hazırlamış olduğu eylem planını desteklemek Gazze’deki durumu tamamen değiştirmese de yeni bir temel oluşturabilir ve Gazze halkının yaşam şartlarının iyileşebileceğini hissetmesini sağlayabilir. Bu da Hamas’ın durumu bir kez daha kötüleştirmekten kaçınması ve Gazze halkının maruz kaldığı zorluk ve sıkıntıları arttırmaması için halkın kendisine baskı yapmasını sağlayabilir.
Batı Şeria’nın ihtiyaçları farklı ama burada da Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın, İsrail'in aylık olarak topladığı ve Filistin yönetimine devrettiği borç veya vergileri reddetmesinin yol açtığı ekonomik bir kriz vardır. Bunun nedeni de İsrail meclisinin (Knesset) Şubat ayında, İsraillilere karşı şiddet eylemlerine karıştıkları gerekçesi ile İsrail hükümetine, Filistin yönetiminin İsrail cezaevlerinde tutuklu bulunan kişilerin ailelerine verdiği mali yardımları engellemek için aylık ödemelerde kesintiye gitme zorunluluğu getiren bir yasayı kabul etmesidir.
Bu noktada bazı gerçeklere işaret etmemiz gerekiyor. Filistin yönetimi bu ailelere yardım etmeyi sürdürüyor ve onlara öncelik veriyor. Buna karşılık İsrail de genel olarak Filistin yönetimine devrettiği ve toplam 187 milyon dolara ulaşan miktarda %6 oranında yani 11 milyon dolar kesintiye gidiyor. Yani Abbas’ın bu parayı almaması, kendisine aylık olarak sunulan ve Filistin yönetiminin bütçesinin üçte birini oluşturan 176 milyon doları reddettiği anlamına geliyor. Bunun sonucunda Batı Şeria’da başgöstren ekonomik kriz de er ya da geç bir patlamaya neden olacaktır. Batı Şeria’nın patlaması ise yalnızca bölgede durumun daha da kötüleşmesine yol açmayacaktır. İranlılar da kesinlikle bu durumdan faydalanmaya çalışacaklardır.
Bütün bunlara rağmen bir çıkış yolu var. ABD yönetimi neden başlıca Arap taraflara, Abbas’a kullanabileceği 176 milyon doları almayı kabul etmesi karşılığında İsrail tarafının kestiği 11 milyon doları almayı teklif etmelerini önermiyor? Arap liderler Abbas’a gerçekten de İsraillilere meydan okuduğunu ve bu kadar büyük bir miktarı karşılayamayacakları için kendisine ait olan 176 milyon doları alması gerektiğini söyleyebilirler. İsrail’in Filistinlilerin fonlarında kesintiye gitme hakkına sahip olmadığı, İsrail’in kestiği 11 milyon doları Filistin yönetimine ödeyecekleri, halkının gerçek ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli olan 11 milyon dolar konusunda Abbas’ın gösterdiği sorumlu tutumu destekledikleri gibi açıklamalar ile bunun için uygun bir gerekçe de sunabilirler. Bu aşamada, bankalarda Filistin'e teslim edilmeyi bekleyen yaklaşık 1 milyar dolar olduğunu ve bu miktarın açıkça Filistinliler için büyük bir fark yaratacağını da belirtmeliyiz.
Dolaylı bir şekilde de olsa Filistinliler için bir şey yapmak, oldukça düşük bir güvenilirliğe sahip olan ABD yönetimine güvenirlik kazandırabilir. Aynı şekilde durumun daha da kötüleşip patlamasını engelleyebilir. ABD yönetimi, planının reklamını ve propagandasını yapma konusunda hala zorlu bir savaş ile karşı karşıya olsa da bu durumu değiştirmek için harekete geçmesi halinde kendisine kulak verecek birilerini bulabilir. Bu da şu anda umut edebileceğinin en iyisidir.
Şarkul Avsat’a özel