Ali Tarakçı
Gazeteci
TT

​Hamidiye Su olayı ve ikiyüzlülüğümüz

2008 yılında basılan “Sultan İkinci Abdülhamid Han’ın Hamidiye Menba Suları ve Çeşmeleri” kitabında “Hamidiye suları, Sultan İkinci Abdülhamid Han'ın binlerce hayratından sadece bir tanesidir. Padişahın bu hayrı, Cendere Vadisi sularının sadece şehre getirilmesi işinden ibaret olmayıp, membâlardan gelen suların toplanması için inşa edilmiş bentler, su toplama hazneleri, toplama ve dağıtım boruları, tulumbalar, tazyik makineleri ve çeşmelerden mürekkep tam bir tesistir ve bu tesisin bütün inşa masrafları bizzat padişahın kendi parasından karşılanmıştır” diye anlatılır, Hamidiye Suları’nın tarihi.

***

Payitaht Abdülhamid dizisinin 45. bölümünde Hamidiye Su’yun Kemerburgaz’dan nasıl getirildiğini ve tesisin nasıl kurulduğunu bizzat Abdülhamid Han’ın ağzından anlatılır;
“Bu suyu içen kişi şunu düşünmeli; azmedersek dağı da deleriz, medeniyetimizi de yükseltiriz.”
Ve devam eder; “Allah bu çeşmenin suyundan içenlere sağlık nasip etsin.”
Ve yine devam eder; “İnşallah hem istifade ederler hem de sahip çıkarlar.”

***

Hatırlanacağı üzere İstanbul’da 31 Mart yerel seçimlerinde Millet İttifakı’nın Adayı Ekrem İmamoğlu seçimleri yaklaşık 14 bin oy farkıyla kazanmıştı. Bunun üzerine AK Parti tarafından seçimlerde hile yapıldığına yönelik bir kampanya başlatılmış ve seçimler YSK kararı ile tekrar edilmişti.
Tekrarlanan 23 Haziran seçiminde İmamoğlu bu sefer, Cumhur İttifakı’nın Adayı Binali Yıldırım’a karşı seçimleri ezici bir zaferle seçimi kazanmış, 14 binlik fark bu defa 800 bin olmuştu.
31 Mart seçim sonuçlarını hazmedemeyen iktidar ikinci kez yinelenen seçimde yine kaybetmişti.
Bu haksız seçim tekrarına ve yürütülen tüm olumsuz karşı kampanyaya rağmen, demokratik yarıştan ikinci kez çok daha fazla güçlenerek çıkan İmamoğlu ezici bir zafer kazanmıştı. Ancak tüm bu süreçlerde sınıfta kalan iktidar bu defa da “topal ördek” benzetmesi yaparak İmamoğlu’nun yetkilerini kısıtlamaya başlıyor, Büyükşehir’deki AK Partili meclis çoğunluğu ile borçlanma taleplerinden tutun da, arsa satışlarına kadar çeşitli engelleme yöntemlerine başvuruyordu. Bunun en basit göstergesi ise Hamidiye Sularını daha önce alan devlet ve bazı özel kurumların bir talimatla bundan vazgeçmesiydi.

***

Ve Abdülhamid Han’ın mirası diye sahip çıkılan, neredeyse “kutsal su” düzeyine çıkarılan ve dizide Abdülhamid Han’ın ağzından “İnşallah hem istifade ederler hem de sahip çıkarlar” denilen Hamidiye Su, AK Partililer tarafından boykot ediliyordu.
Aynı zihniyetin farklı yüzleri
İlginçtir ki, AK Parti’nin “kutsallaştırdığı su” diye protesto edilen su, şimdi “Hamidiye Su içiyoruz” kampanyasına dönüşmüştü. İktidarın “almıyoruz” boykotuna rağmen, “alıyoruz” kampanyası Hamidiye Su’yun satışlarında patlamaya neden oluyordu.

***

Bugün ülkemizdeki cepheleşmenin, akılsızlığın ve karşıtlığın hangi noktaya geldiğinin en somut örneklerinden biridir Hamidiye Su olayı. Dün sırf iktidar karşıtı olmak adına, içmeyenlerle ile geçmişte kutsallaştırdıkları suyu şimdi içmeyenlerin ikiyüzlülüğü gerçeğiyle karşı karşıyız.
Son söz: Hamidiye Su olayı ülkemizdeki akıl tutulmasının en küçük bir göstergesidir. Bunu değiştirmenin yolu ise demokratik bir hukuku hayatın her alanında geçerli kılmak ve tabi ki devleti yeniden radikal bir reform sürecinden geçirmektir. Bu yapılamazsa ülkemize çok yazık olacaktır.