Bekir Uveyda
TT

ABD'de Filistinliler için yerleşim yerleri

Muhtemelen gerçeğe en yakın olan hayal, çoğu insanın etrafında cereyan eden olaylardan gördükleri ve duyduklarından ilham alarak bir şeyleri tasarlamasıdır. Mesela buradan yola çıkarak bir Filistin Dışişleri Bakanlığı Sözcü’sünün şunları söylediği hayal edilebilir:
“Öncelikle, ABD topraklarının herhangi bir parçasına Filistinliler için bir yerleşim yerinin kurulmasını teşvik etmek meşru bir eylemdir. İkinci olarak, Filistinlilerin ABD’lilere ait çiftlikleri ele geçirmelerini ve onları çiftliklerden kovmalarını desteklemek uluslararası hukuka tamamen uygun bir eylemdir. Daha sonra, dünyanın çeşitli pazarlarına ürün ihraç etmek amacıyla paketleme fabrikasının kurulmasını finanse etmek ve ürünlerin üzerine ABD'de yapılan Filistinli ürünler olarak sahte mühürler basmak meşru bir eylemdir. Dördüncü olarak ise, bütün bu icraatları, yerli halkın faydalanamadığı tarım alanlarının ıslah edilebilirliğine atıfta bulunarak vurgulamak gerekir. Zira bunlar uluslararası normlara uygun olduğu için başkalarının toprağının nasıl çalınacağına dair uluslararası yarışmalarda birden fazla ödüle aday gösterilmeye layıktır.”
Herhangi bir yasal sorumluluğun önünü almak için hızlı bir şekilde bu hayal ürünü konuşmanın bir filme dönüştürülmesi haklarının tamamen -örneğin- Bay Mike Pompeo'ya verildiğini kabul etmeliyiz.
Yukarıdaki hayal ürünü konuşmayı ilham eden kişi olarak Başkan Donald Trump’ın Dışişleri Bakanı, geçen hafta yaptığı açıklamada, 5 Haziran 1967 felaketinden beri Filistin topraklarında İsrailliler için yerleşim yeri kurulmasının reddine dair ABD politikalarının iptal edildiğini söyledi. Pompeo, artık bu yerleşimlerin uluslararası hukuka aykırı olduğunu düşünmediklerini ifade etti.
Bakan Pompeo neden böyle bir açıklamada bulundu? Bölgedeki radikalizm ateşini alevlendirecek daha fazla yakıta mı ihtiyaç vardı?
ABD Dışişleri Bakanı bu kararın nedenlerini şöyle açıkladı:
“Bütün yasal tartışmaları dikkatli bir şekilde inceleyen ABD, İsrail’in Batı Şeria’da sivil yerleşim yerleri kurmasının uluslararası hukuka aykırı olmadığı sonucuna varmıştır. İsrail tarafından yerleşim yeri inşa edilmesini uluslararası hukuka aykırı olarak nitelendirmenin hiçbir faydası olmadı ve barış meselesinde herhangi bir ilerleme kaydedilmesini sağlamadı.”
ABD Dışişleri Bakanı’nın şahsi saygınlığı bir yana (Filistinli ya da Arap olmasa bile) herhangi bir tarafsız gözlemci, böyle bir konuşmanın sadece gerçekleri çarpıtmaktan ibaret olduğunu görebilir.
Sağduyulu herkes Trump yönetiminin bir kez daha Ortadoğu'da adil bir barış sağlama politikalarını ihlal ettiğini söyleyebilir. Ayrıca ‘en hassas ayrıntılarına kadar burnunuzu soktuğunuz bir çatışmada taraf olduktan sonra arabulucu da olunmayacağını’ herkes bilir.
Bu toprakların halkları arasındaki savaşı durdurmaya ilişkin yüklendiği görevi çığıran herkesin, adaletli olması, adil ilkelere sahip olması ve zayıf olanlara karşı güçlülerin karşısında durması daha iyi değil mi? Evet! Fakat adalet öncelikle kalpte atmazsa, bedenin hiçbir parçasında onun yankısını duyamazsın.
Bu, yalnızca ABD’nin Filistinlilere uyguladığı zalim politikalarla sınırlı değil. Bilakis, Müslümanlar ve Arapların birbirlerine karşı uyguladığı adaletsizlikleri de içeriyor. Evet çok şey söylendi ve söylenecek. Çünkü Hamaney İran’ının ve Erdoğan Türkiye'sinin ya doğrudan ya da vekilleri aracılığıyla Irak, Libya ve Lübnan’daki -esas olarak Filistin’de- uygulamalarına ilişkin deliller, olduğu yerde duruyor.