Abdurrahman Raşid
Suudi Arabistan’lı gazeteci. Şarku’l Avsat’ın eski genel yayın yönetmeni
TT

Irak ciddi tehlike altında

İçinde bulunduğu krizlerden uzun süredir çıkış yolu arayan Irak ‘üçüncü bir yol’ bulunmaması durumunda kaosun egemen olduğu bir ülkeye dönüşme tehlikesi altındadır.
Politikacılar, milletvekilleri ve güvenlik güçleri protestocuların taleplerine çözüm bulmadığı sürece, gösterilerin şiddet eylemlerine dönüşme tehlikesi vardır.
Parlamentodan mali destek alan, İran yanlısı olduğu söylenen ve sivil protestocuları hedef alan maskeli milisler gün geçtikçe şiddet eylemlerinin dozunu arttırıyor.
Şimdiye kadar gösterilerde hayatını kaybedenlerin sayısının 500’ü aştığı, yaralı sayısının yirmi bine ulaştığı bildiriliyor.
Kimliği meçhul kişilerce göstericilere yönelik en şiddetli saldırı ise Cuma günü gerçekleşti, emniyet güçlerinin müdahale etmediği silahlı saldırılarda 50 kişi hayatını kaybetti.
Katillerin kim olduğu açıkça dillendirilmese de herkesin bildiği bir sır gibi ;  Asaibu’l Ehlil Hak ya da gösterilerden memnun olmayan diğer yasa dışı milis gruplar olağan şüpheliler arasında.
Şu kesin ki; bu organize şiddetin devam etmesi durumunda Irak devleti, ülke üzerindeki kontrolünü gün geçtikçe tamamen kaybedebilir.
Protestocuları hedef alan bu milis güçler, kimsenin onları açıkça eleştirmemesinden cesaret alıyor.
Devletin finansal desteğiyle ayakta duran bu milis güçler, yarı-resmi statülerinden faydalanarak bir yabancı ülke gücü gibi halka yönelik saldırılar kurgulamaktan çekinmiyor. Ordu ve askeri müessese müdahale etmesi durumunda bu milis güçleri sindirebilir ancak adeta durumun nerelere varacağını görmek için oturmuş hareketsiz bekliyorlar.
Dünyadaki büyük güçler ve Irak’a komşu olan devletler, bu ülkede çatışmaların tekrar yaşanmasını ve kargaşanın hâkim olmasını istemiyor.
Öte yandan herkes Tahran’ın içinde bulunduğu ekonomik – güvenlik krizinden bir çıkış yolu olarak da gördüğü, zayıf bir yönetimi olan Irak’ta kurmak istediği mutlak egemenlik hayallerinin farkında.
Sivil protestoların Irak politik sistemini değiştirmeye yönelik bir proje olduğu fikrini destekleyenler, şiddetle bastırılmasının mazeretinin bu olduğunu ileri sürüyor.
Göstericilerin rejimi değiştirme hedefi taşıdığını söyleyenlerin ele geçiremedikleri devlet müesseselerinde kontrolü sağlamak için bu söylemlere sığındığı açık.
Nitekim göstericiler, rejimi değiştirmek istediklerini ya da bir darbe talep ettiklerini söylemiyor, anayasa çerçevesinde yolsuzluktan sorumlu yönetimin istifasını, nezih şeffaf seçimlerin yapılmasını istiyorlar.
Bazı siyasi güçler ve destekledikleri milis güçleri bu talepleri görmezden geliyor çünkü mevcut yönetimdeki kazanımlarını kaybetmek istemiyorlar.
Bilakis protestocular devletin bekasının teminatıdır, zira mevcut durumun iyileştirilebilmesi için sokağın baskısı bir fırsattır. Halkın baskısı olmadan rejimin ıslahının mümkün olmayacağı ortadadır.
Göstericileri korumak sistemi korumak anlamına gelir, modern devlete en büyük tehlike arz eden milis güçlerinin önünde duran caydırıcı güç halkın tepkisidir.
DEAŞ’a karşı kullanılan bu milis güçlerin, Irak için para ve zaman kaybına neden olduğu, ulusal çıkarlar doğrultusunda orduya eklemlenebilmesinin ise mümkün olmadığı görülmüştür. Bu milislerin sorumsuz eylemleriyle devlete karşı bir tehlike arz ettiği ortadadır.