Hüseyin Şubukşi
TT

Trump, Haccac ve Süleymani

Dünya, kötülük ve terörizmin en tehlikeli ve en kanlı yüzlerinden birinden kurtulduğu için daha iyi bir yere dönüşmüş olabilir.
Kasım Süleymani ve beraberindekilerin ölümü; adeta bir Shakespeare tiyatrosunda uzun zamandır beklenen adaletin tecellisi gibi oldu. 
ABD Başkanı Donald Trump,  İran’ın terörist kolu Kasım Süleymani’yi, Amerikan vatandaşı sivil bir müteahhittin Irak’ta öldürülmesinin cezası olarak hedef aldı.
Bilerek ya da bilmeyerek bu suikastla,  farklı ülkelerdeki onlarca masum maktulün intikamı da alınmış oldu ve diyetleri ödendi.
Süleymani tartışmasız bir teröristti; Yemen, Irak, Suriye ve Lübnan’da mezhepçilik ateşini tutuşturdu ve iç savaşları körükledi.  
İran rejimi onun yenilmez bir kahraman olduğu imajını sürdürmek için etrafında bir dizi efsane örmüştü. Aynı zamanda birden fazla ülkede var olduğu yönünde fotoğraf ve haberler paylaşarak, taraftarları ve hayranlarının zihnindeki ‘doğa üstü’ görüntüsünü pekiştiriyordu. Süleymani de hayatının onlarca yılını bu imajı korumaya adadı.
Devrim Muhafızları’nı yönetti, cazip ve duygusal bir adlandırmayla "Kudüs Gücü" adında bir terörist örgüt kurdu. Bu örgüt Kudüs dışında bütün Arap başkentlerinde terörist faaliyetler yürüttü ve savaştı. İran halkının gözünde Cumhurbaşkanı Ruhani’den daha popülerdi, halkın nezdinde Ayetullah Ali Hamaney’den sonra en önemli ikinci kişi mesabesindeydi.
Donald Trump ise sanki tarihteki meşhur Haccac bin Yusuf’un rolünü üstlenmiş gibi görünüyor, son eylemiyle Haccac’ın “Olgunlaşmış ve koparılma zamanı gelmiş başlar görüyorum” sözlerini hatırlattı.
Görünen o ki; bazı şahsiyetlerin son kullanma tarihleri geçiyor ve hedef haline geliyorlar, bu son olay Hasan Nasrallah’a ve Husi lideri ile benzerlerine, yeni durumun varlıklarına izin vermeyeceği mesajını da vermiş oldu.
Neler olup bittiğini anlamanın anahtarı olacak olan soru şu; Kasım Süleymani’nin Şam’dan Bağdat’a hareket etmesine dair dakik istihbaratı kim sızdırdı? Ruslar mı? yoksa Suriye istihbaratının derinlerinden bir sızıntı mı? Eğer bu bilgiler, Trump’un iki hafta önce Rusya’da gerçekleştirilecek terör eylemini önlemede Putin’e verdiği istihbarat bilgisinin bir karşılığıysa, bu sürecin uluslararası bir ittifak sonucunda yaşandığını gösterir ki bu da son derece olasıdır.
Kasım Süleymani’nin öldürülmesi ve İran rejiminin yarattığı mitin çöküşü, her ne kadar insanların duygularını manipüle etmek isteseler de İran için büyük bir kayıp anlamına geliyor, zira İran’da ikinci bir Kasım Süleymani yok.
İran zaten, Büyük Şeytan'la olan işbirliği ve eski Cumhurbaşkanı George W. Bush'un Irak'ı işgaline verdiği destekle güvenirliğini yitirmişti.
İşgal sonrasında da ABD yönetimi ve eski Cumhurbaşkanı Barack Obama ile sürdürdükleri ilişkiler, Donald Trump yönetiminde sona erdi. Şüphesiz İran haddini bilmediği için artık işler değişti.