İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Riyad Forumu: İnsanlığın iyiliği için kolektif bir platform

Veliaht Prens ve Başbakan Muhammed bin Selman'ın himayesinde, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad'da "Kalkınma için Uluslararası İşbirliği, Büyüme ve Enerji" başlığını taşıyan Dünya Ekonomik Forumu (WEF) toplantısının çalışmaları yarın sabah başlayacak.

Bu toplantı türünün ilk örneği ve Suudi Arabistan Krallığı ile küresel Davos Ekonomik Forumu arasındaki tarihi anlaşmanın bir parçası olarak gerçekleşiyor.

Forum bizi bazı temel sorulara götürüyor: "Bilhassa Doğu ve Batı'daki sıkıntılı küresel koşullar ortamında, bu eşsiz ve önemli toplantı için neden özellikle Suudi Arabistan seçildi?"

Krallığın G20 başkanlığı sırasında ve Davos Ekonomik Forumu ile kalıcı ortaklık yoluyla oynadığı aktif ve hayati rolün, Suudi Arabistan’ın forumun gelecekteki gündemini formüle etmeye, uluslararası iş birliğini geliştirmeye ve küresel zorluklarla birlikte yüzleşmeye devam etme konusundaki kararlılığını teyit ettiği kesin. Hiç şüphe yok ki Riyad, ekonomik yol gösterici, düşünce ve inovasyona liderlik etmenin yanı sıra çözümler önermek ve bunları uygulamaya çalışmak için küresel bir platform haline geldi.

Krallığın bu etkili ve hayati öneme sahip etkinlik için seçilmesinin nedeni ile ilgili en yararlı, ince ve zarif açıklama, Forum Başkanı Borge Brende'nin söylediği şu sözlerdi: “Krallık, pek çok dünya ekonomisinin kesiştiği noktada bulunan önemli bir oyuncu olarak, iki taraf arasındaki iş birliğini geliştirmek amacıyla hem gelişmiş hem de gelişmekte olan pazarlarla birlikte çalışmak için benzersiz bir konumdadır. Küresel ekonominin ticaret, enerji ve finans alanında uzun vadeli hedeflere ulaşması yolunda yaptıkları da bunlara eklenmektedir.”

Gelecek günleri öngörerek ve ulusların, halkların yaşayabileceği tökezlemelerden kaçınmak için küresel ekonominin böyle bir foruma ihtiyacı var mı?

Öyle görünüyor ki, uzun süreli durgunluk korkularını ortadan kaldıran ve küresel ekonomiyi dizginlemeden enflasyonu düşürmeyi başaran Amerikan ekonomisinin büyümesine bağlı olarak gerçekleşen son atılımlara ve rahatlamaya rağmen, dünya henüz tehlikeli bölgeden çıkmadı. Küresel ekonomik tablo istikrarsız görünüyor ve bu durum herkesi enflasyona sürükleyebilir. Örneğin, tedarik zincirlerinde yaşanacak ani şok ya da yakıt arzında veya dağıtımında yaşanacak bir sorun, durumu kontrol altına almak amacıyla faiz oranlarının yeniden yükseltilmesine neden olabilir.

En büyük sorun, dünya genelindeki endişe verici siyasi koşulların ve devam eden savaşların, küresel ekonomik ortamı istikrarsızlaştırması ve güvensizleştirmesidir. Krallığın bu forumda sunduğu uluslararası iş birliği felsefesi de buradan yola çıkıyor.

Kamu ve özel sektörü temsil eden 700'den fazla dünya liderinin yanı sıra, başta Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Kristalina Georgina olmak üzere uluslararası kuruluşlardan çok sayıda yetkilinin, sivil toplum kuruluşlarından ve akademiden birçok ismin toplanması, bunun, özellikle gündeme getirilecek ve tartışılacak konular çerevesinde forumun ne kadar büyük bir önem taşıdığını ortaya koyduğunu söylemeye gerek yok.

Sovyet Birliği’nin reformcusu Mihail Gorbaçov'un fikrini ödünç alırsak, Riyad'daki Dünya Ekonomik Forumu "açıklık ve dürüstlük" için iyi bir fırsat gibi görünüyor. Özellikle de tek fikirliliğin çözüm olamayacağı, küreselleşmiş bir derin düşünme gerektiren acil meselelerin varlığı göz önüne alınırsa.

Burada forumun koridorlarında dile getirilecek en önemli konulardan biri olan enerji dönüşümünü örnek verebiliriz. Bilhassa bu sektörde yaşanacak huzursuzluklar ve karışıklıklar korkusu tüm dünyayı endişelendiriyor. Enerji, modernitenin can damarı ve bu yüzyılın sonunda dünya nüfusunun 10 milyarı aşması beklenirken, daha fazla kaynağa ihtiyaç olacağı da kesin. Dolayısıyla enerjinin bir aşamadan başka bir aşmaya geçmesi konusu, genel ve özel diyalog masalarının en önemli konularından biri olarak karşımıza çıkıyor.

Yukarıdaki mesele ile yakından bağlantılı olarak, günümüzde insanlığın tümünün temel taşı haline gelen başka bir sorun daha var. Bununla, ekolojik değişiklikler konusunu ve iklimin insanlığın kaderi üzerindeki etkisine ilişkin korkuları kastediyoruz. Forumun salonları, kalkınma için enerji konusunda harekete geçmeyi teşvik eden bir diyaloga tanık olacak. Zira dünya bu yüzyılda 2,9 santigrat derecelik potansiyel bir sıcaklık artışına doğru gidiyor. Bu nedenle, enerji dönüşümüne yönelik acil ihtiyaç, her halükarda çevre dostu üretim oranlarına ulaşmadaki keskin eşitsizliği de hesaba katmalı, aksi takdirde doğanın insana karşı öfkesinin ve isyanının sonuçlarını hiç kimse garanti edemez.

Forum oturumlarında tartışılacak olan, ağırlığı ve ciddiyeti büyük konular arasında yapay zekâ da yer alıyor. Bu, insanoğlunun uzun zamandır hayalini kurduğu bir nimet, ancak bazı anlarda lanete de dönüşebiliyor ki, buna son zamanlarda gerçekten tanık oluyoruz. Dünyanın dört bir yanında dönen seçim sonuçları ile oynandığı söylentisi, yalan haberlerle kamuoyunun aldatılması, herhangi bir haberin güvenilirliğinden şüphe duymaya ve bunu başkalarından korkmanın bir yoluna dönüştürmeye yetiyor. Çağdaş toplumlarımızda gerçekler kaybolursa, geriye tutunacak ne kalır?

Veliaht Prens'in liderliğinde Krallık, küresel ısınma ile ilgili korkulara karşı çölleşme olgusuyla mücadele, toprağın ağaçlandırılması ve bu bağlamda birçok girişim başlatma konusunda büyük, öncü ve yaratıcı bir rol oynadı.

Bu nedenle Riyad Forumu'nda, özellikle Amazon'un dünyanın akciğerlerini temsil eden ormanlarındaki yangınlar krizi, kereste endüstrisinin ve plantasyon sahiplerinin yeşil gezegeni ölümcül sisli bir bölgeye sürükleyen, karanlık narsisizmin bir parçası olarak ileriyi göremeyen komploları nedeniyle, bu ormanların maruz kaldıkları hakkında seslerin yükselmesi doğal görünüyor.

Riyad bu forum aracılığıyla tüm dünyaya, pratik ve insani müzakereler, insanlığın iyiliğini amaçlayan kolektif çözümler bulmak için yapılan yapıcı diyaloglar ile "biz"in "ben"e üstün geldiği "yeni bir platform" sunuyor. Bu, birlikte hayatta kalma ya da birlikte yok olma denklemidir.