Meşal Sudeyri
TT

Kahveyi dök Fuleyhan!

Rabbim, nasıl tarif edeceğimi bilmediğim birinin eliyle bana şifa verdi. Bu şahıs kulpları nerdeyse delik deşik, bu yüzden nasıl kaldıracağını bilemediğin bir sepete benziyor. Onun için aptal denilemez ancak beceriksiz dersek tam isabet etmiş oluruz.
Habersiz bir şekilde yanıma geldi ve bana Musa peygamberin büyücülerinin isimlerini bilip bilmediğimi sordu? Cevap vermeden önce büyücülerin hepsinden Allah’ın en güzel isimlerine sığındım. Sonra ona “Ben ıslık çalan birini dahi bilmiyorum. Allah rızası için söyle” dedim.
Cevap vermeden bana tekrar sordu: Mısır’ın Benha, Mellevi, Dairut, Asyut, Samalot, Sevhac, Menfelut, Daştut, Esna, Kina, İhnasya, Samasta, Biba, Dişta, Tahta, Gerga, Farşut şehirleri hakkında ne biliyorsun?
Bilmediğimi belli edince, Nizar Kabbani'ye ait bir beyit okuyarak beni şaşırttı. Beyitte şöyle bir ifade geçiyordu:
“Ne zaman anlayacaksın? Çöldeki hangi deveye gem vurulmadı!”
Parmağımı gözüne sokmayı kafamdan geçirdim ama şeytandan Allah’a sığınıp vazgeçtim. Ona; “iltifatın için teşekkür ederim!” dedim. Ona sadece Majdolin’in yazarı Mustafa Lütfi el-Menfeluti'nin şehri Menfelut’u ve Paris Gözlemleri kitabının yazarı Rifaa Rafi et-Tahtavi'nin şehri Tahta’yı bildiğimi söyledim.
Bana tüm bu kentlerin Musa peygamberin büyücülerinin isimleri olduğunu söyledi. Sonra başladı anlatmaya: Onlar kâfirdiler, sonradan iman ettiler ve alemlerin Rabbine secde ettiler. Firavun'un kendilerine yönelik tehditlerinden korkmadılar ve ona ödün vermediler. Bu yüzden Firavun onların ellerini ve bacaklarını kesti ve şehit oldular. Cesetleri kuşların yemesi için köylerin ve şehirlerin girişlerine asıldı. Bulundukları yerlere onların isimleri verildi ve böylece ölümsüzleştirildiler.
Sözlerine şöyle devam etti:
“Firavun'un Musa’nın karşısına getirdiği sihirbazların sayısında ihtilaf var. İbn Kesir ‘el-Bidaye ve’n-Nihaye’ isimli kitabında bu sayıyı 80 bin olarak zikrediyor.
Ona kardeş Mısır'ın şehirlerini ve sihirbazların isimlerini bırak, bana şu Suudi şehirlerinin isimleri hakkında ne biliyorsun onu söyle dedim. Örneğin El-Ukus (kıvrımlar), Hazine (üzüntü), Gatit (horultu) veya Gaylan (canavar) veya Turab (toptak), Cemacim (kafatasları), Harabe (harabe), Akir (bulanıklık), Merabi (gaspçı), Merah ez-Ziyabe (neşenin eriyip gitmesi) Matan (darbe vurulan yer), el-Accac (gürültü), es-Sekran (sarhoş), Mebayıd, El-Hananiş ve Darigat şehirleri hakkında ne biliyorsun?
Kekelemeye başladı, ne diyeceğini bilemedi. Ona bu şehirlerde uzun bıyıklıların olduğunu söyledim. Bu şehirlerde ne büyücü ne de büyülenmiş kimseler var. Sonra yanımızdaki adama döndüm ve bağırdım; Kahveyi dök Fuleyhan.