Vahdettin İnce
Yazar
TT

Koronadan korunmanın yolları

Yerle gök aynı yasalara tabidir. Hareketleri arasında bir ahenk var, aynı düzene tabidirler. Sadece yerle gök değil her şey birbirine bağlıdır. Birinin hareketi öbüründeki bir mekanizmayı harekete geçirir. “Beni anın ki sizin anayım” diyor yüce Allah. Bu yüzden peygamberimiz “Yerdekilere merhamet edin ki göktekiler size merhamet etsin” buyurmuştur. Göğün yere gönderdiği ne varsa yerden göğe yükselen bir sözle, bir davranışla ilişkisi var demek isteniyor. Davranış, söz olarak göğe ne gönderirsek karşılığını aynı cinsten alırız dolayısıyla. Merhamet gönderen merhamet alır, zulüm gönderen zulüm alır. Bu yüzden “zulümden dolayı arş-ı ala titrer”.
“Ne ekersen onu biçersin” şeklinde ifade edilen halk hikmetinin özü bu ilişki tarzıdır ve bu ilişki tarzı sadece toprakla, yerle ilgili değildir. Göğe de ne ekersen onu biçersin. Yağmur mesela, yeryüzündeki suların buharlaşıp gökte birikmesi (bulut olarak ekilmesi adeta) ve sonra yere yağmasından, yeniden su olarak biçilmesinden ibarettir.
Dua da göğe bir tohum saçma faaliyetidir ve gökten uygun cevabını alır mutlaka. “Bana dua edin, size karşılık vereyim” buyruğu buna işaret ediyor. Peygamberimiz “Ben İbrahim’in duasıyım” buyurmuştur. Çünkü İbrahim peygamber göğe ellerini açarak “içlerinden onları temizleyecek birini gönder” diye Allah’a dua etmiş ve göğe ekilen bu tohumun karşılığı da yeryüzünde Resulullah olarak tecelli etmiştir.
Yerden göğe sadece dua yükselmez, sadece iyi tohumlar ekilmez. Şirk, zulüm, isyan, fısk, günah, nifak, inkar da göğe saçılan birer tohumdur ve onların da karşılığı yere aynı cinsten olmak üzere iner. Göğe ağan bulutlar her zaman toprağı yeşerten, suları coşturan, yerden bereket fışkırtan yağmurlar şeklinde yağmaz. Sellere, önüne kattığı her şeyi silip süpüren afetlere, ölümlere, kırımlara sebep olan fırtınalar da iner gökten.
Sözü bugünlerde dünyayı kasıp kavuran koronavirüse getirmek istiyorum. Gökten üzerimize yağan bu afetin de mutlaka bizden kaynaklanan bir sebebi vardır çünkü. Dindarım elhamdülillah. Ama “din fırsatçısı” veya propagandisti değilim. Yani üstümüze yağan bu felaketi sığ bir dindarlık saikiyle fırsata dönüştürmek gibi bir amacım yok. Ama maddi ve manevi olarak yeryüzü ile gökyüzü arasında bu denli sağlam bir ilişki varken ve bu da hem beşeri tecrübe ile kanıtlanmış hem de dini metinlerde vurgulanmış bir hakikat olarak karşımızda dururken durup düşünmenin vaktidir, gökyüzünden bu denli dehşetli bir gazap devşirmek için yeryüzünden ne tür zulümler gönderdik diye.
Yeryüzünde yapıp ettiğimiz her bir şeyin gökyüzünde bir karşılığı var.