Hüseyin Şubukşi
TT

​Müfredat dışı manzaralar

ABD Başkanı Donald Trump, dün yaptığı basın toplantısında, Covid-19 virüsü ile ilgili son gelişmeleri ele aldı ve ülkesinin ‘savaş halinde’ olduğunu vurguladı. Trump, Fransız cumhurbaşkanının ardından, koronavirüs salgını ile mücadeleyi ‘savaş’ olarak betimleyen ikinci büyük ülke lideriydi. Bu tanımlama türünün ilk örneği değil, ABD eski başkanlarından Ronald Reagan’ın ünlü sloganı ‘’Uyuşturucuya karşı savaş’’ idi. Bu göreve atadığı kişiye de ‘Uyuşturucuyla savaşın Sezar’ı’ unvanını vermişti. Oğul George Bush da sıklıkla ‘terörizme karşı savaş’ ifadesini kullanmayı tercih ediyordu.
Salgının küresel boyutlara ulaştığı bugünlerde, Çin Wuhan, Malezya Kuala Lumpur, Güney Kore Seul, İtalya Milano, Fransa Paris, Lübnan Beyrut, Kuveyt, Ürdün Amman, San Diego California ve New York'ta orduya ait zırhlı araçlar ve tanklar sokağa inmiş durumda. Güvenlik bahanesiyle, virüsle yüzleşmek ve savaşmak adına psikolojik bir simülasyon uygulanıyor.
Dünya ülkeleri, yavaş yavaş zorunlu olarak ‘olağanüstü hal’ uygulamalarına gidiyor. Alışılagelmiş hakların ve özgürlüklerin sert önlemlerle kısıtlanması ve şiddetli cezaların verilmesi toplum tarafından olağan karşılanıyor. Kabahatler suça dönüşüyor ve daha önce olmayan yeni cezalar ortaya çıkıyor.
Seferberlik olağanüstü durumlarda uygulanır. Genellikle, askeri savaş koşullarında, deprem, kasırga, sel gibi doğal afetlerde uygulamaya konulur. Şu an yaşadığımız şeyin geçmişte bir örneği bulunmuyor, 1929’daki ‘büyük bunalım’ atmosferini çağrıştıran bir ortam var. O zamanki ABD Başkanı Franklin D. Roosevelt, özel sektöre ait birçok fabrikayı kamu çıkarları gerekçesiyle ‘kamulaştırma’ yoluna gitmişti. Şimdi de New York’un Demokrat Valisi Andrew Cuomo, ‘en iyi sonuçları elde etmek’ adına, şehirdeki sağlık kuruluşlarını ‘kamulaştırmak’ için ısrarla Başkan Trump’a çağrıda bulunuyor.  
Virüse karşı mücadelenin askeri kavramlarla ifade edilmesi ve ABD’li yetkililerin ısrarla ‘Çin virüsünün’ sorunun kaynağı olduğuna vurgu yapması, farklı bir sahneye hazırlık yapıldığını gösteriyor. Bugünlerde haberleri izlemekten yorgun düşmüş bir arkadaşım, ‘virüsle mücadele’ bahanesiyle, Paris ve ABD kentleri arasında dolaşan tankları görünce, haklı olarak ‘’kimse bunlara virüsün boyutu hakkında bilgi vermemiş mi?’’ diye sordu.
Sahne hızla değişiyor, alışılagelmişin dışında manzaralar göze çarpıyor, zahirde düzen ve güven sağlama amacı taşıyan uygulamalar, haklı olarak bir sonraki adımın ne olacağını düşündürdüğü için, endişe ve kaygıya neden oluyor.
Hepimiz çalkantılı küçük bir köyde yaşıyoruz, endişeli ve sıkıntı içindeyiz. Çünkü bugün yaşadıklarımız müfredatımızda yer almıyordu, daha önce okuduğumuz metinlerde böylesi bir şeye rastlamış değildik.