Mustafa Fahs
TT

​Salgınlar ve rejimler

İranlı yetkililer, olağandışı bir sebeple, her yıl 21 Mart’ta kutlanan Nevruz Bayramı’nda toplu etkinlikler düzenlemesini yasakladı. İran Dini Lideri Ali Hameney, ‘şeytanları’ İran halkına düşmanlık sergilemekle suçladı. Aynı zamanda Pers Yeni Yılı’nın başlangıcı olan Nevruz Bayramı münasebetiyle halka seslenen Hamaney ‘insan ve cin şeytanların İran düşmanlığında birleştiğini’ söyledi. Hameney’e göre İran halkının genlerinin dikkate alınarak oluşturulan koronavirüs bu ‘şeytanlığın’ bir parçasıydı.
İranlı liderler, küresel bir krizin zirvede olduğu bu günlerde dahi aynı klişeleri tekrar etmekten çekinmiyor. İran zaten koronavirüs salgını öncesinde de ciddi bir kriz yaşamaktaydı. Böylesi bir üslup kullanılmaya devam edilirse dünya ile bağlantılarının tamamen kopması kaçınılmazdır. İran yönetiminin başarısızlığının suçunu dış düşmanlara atması artık kendi kamuoyunda dahi inandırıcılığını kaybedecektir. Dış düşmanlar ve komplo ifadeleri, Mürşid Hamaney’in sıklıkla başvurduğu argümanlar haline gelmiştir. Dünyanın en zengin kaynaklarına sahip bir ülkeyi yönetmekte başarısız olanlar bu iki kelimeye sığınıyor.
Tahran’ın koronavirüs salgını ile mücadele kapsamında ABD’nin insani yardım tekliflerini reddettiği ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani “Eğer ABD salgının yayılmasının önüne geçmek için İran’a yardım etmek istiyorsa yaptırımları kaldırmalıdır” dedi.
ABD yaptırımlarının İran’daki kamu hizmetlerinin aksamasına neden olduğu, özellikle de sağlık sektörü üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu göz ardı edilemez. Ancak sağlık sektörünün yetersiz kalmasının iki ana sebebi vardır. Bunlardan ilki geçici ve kısmidir. Yani başta ABD olmak üzere uluslararası yaptırımların ekipman sıkıntısı yaşanmasına neden olmasıdır. İkincisi ise kalıcı ve süreklidir. Zira hükümetin sağlık sektörüne gerekli bütçe ayırmaması tıp alanında bir gerilemeye neden olmuştur. İran’ın coğrafi genişliğini, nüfusunu ve sağlık sektörüne ayrılan bütçeyi karşılaştırdığımızda bu açıkça görülmektedir. Buna ek olarak bazı şehirlerdeki hava kirliliği de oldukça yüksek seviyelerdedir. Özellikle başkent Tahran’da her yıl birçok insan hava kirliliğinden kaynaklı hastalıklardan dolayı ölüyor.
Sağlık sektörünün durumu, İran vatandaşları için hayati önem taşıyan diğer sektörlerin durumundan pek de farklı değildir. Rejim genel olarak altyapı yatırımlarını ağırdan almakta ve temel hizmet sektörlerini ihmal etmektedir. Buna karşılık bütçe harcamalarının çoğu silahlanmaya, füze ve nükleer enerji çalışmalarına gitmektedir. Ayrıca yönetim İranlıların parasını dışarıdaki silahlı milislerin desteğinde ve yurt dışı savaşlarında kullanmaktadır. Buna ek olarak üst düzey yöneticiler arasında yolsuzluk da yaygınlık kazanmıştır. İran, devrim ihracı ve yabancı ülkelerdeki harcamalar olmasaydı bugün ekonomisiyle bölge ülkelerine kıyasla üst bir konumda olurdu. Milis güçleri silahlandırmak yerine kendi insanlarına yatırım yapsaydı ve imkânlarını halkı için harcasaydı şu an her şey farklı olabilirdi.
Washington'ın korona ile mücadele hususundaki yardım teklifini rejimin reddetmesi, ülkedeki güç odaklarının çatışmasından bağımsız değerlendirilemez. Bazı güçler salgını fırsat bilerek Cumhurbaşkanı Ruhani’nin zaten sınırlı olan yetkilerini daha da sınırlandırmak için harekete geçmiş durumda. Ruhani zaten koronavirüsle mücadele kapsamında yaptırımların kaldırılması hususunda dış güçleri ikna edemeyerek kamuoyunun güvenini kazanmakta başarısız olmuştu. Ruhani, Washington yönetiminin İran’ın salgınla mücadelesinin ‘maksimum baskı’ stratejisinin değiştirilmesini sağlamayacağını bildirmesinin ardından oldukça zor durumda kalmıştı. Bilindiği üzere İran’ın nükleer faaliyetlerini ve füze çalışmalarını kısıtlama amacıyla gerçekleştirilen ABD yaptırımları, İran’ın ham petrol satışından elde ettiği gelirlerin düşüşüne neden olmuş, dolayısıyla ülkede ciddi bir ekonomik kriz yaşanmıştı. 
Cumhurbaşkanı Ruhani’nin başarısız kılınması planının Devrim Muhafızları tarafından yürürlüğe konulduğu biliniyor. İran’daki yargıya, yasamaya ve tüm yönetime hâkim olmak isteyen Devrim Muhafızları korona salgınını da bu hedefleri doğrultusunda kullanıyor. Hükümeti başarısız olmakla suçlayarak, İranlıların sağlığını bahane ederek yönetime el koymayı amaçlıyor.
Diğer yandan İran rejimi, koronavirüsle mücadelede başarısız olduğu için halkın geniş kesiminin desteğini de kaybetmiş durumda. Yaşlılıktan mustarip olan rejimin siyasi hastalıklarının arasına koronavirüs de eklenmiştir. Bu siyasi ve sağlık koşullarında totaliter rejimlerin salgınlarla düşmesi uzak ihtimal değildir. Rejimin korona yaklaşımı sadece sağlıkla ilgili değil aynı zamanda inançsaldır da. Koronavirüs, rejimin yaşlılığını ve aczini gördüğü bir aynaya dönüşmüştür. Rejim, Mürşid’in yönlendirmesiyle hayalet kovalamaya başlamıştır.