İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Suudi Arabistan ve küresel insani dayanışma

‘Sanatçı Doğu’, tarihin başlangıcından bu yana, insanlığı ve dinleri kucaklamaya devam ediyor. Yapısal çalkantıların yaşandığı dönemlerde, Doğunun kadim eğilimini tekrarladığına ve insanlığın mecrasını tekrar doğru yola koyduğuna şahit oluyoruz.
Kötü niyetli insanlar sık sık, ‘’Araplar tarihin dışında kalmış uluslar mıdır’’? diye soruyor. Geçtiğimiz Perşembe günü, Suudi Arabistan Krallığı bu art niyetli soruya cevap olabilecek mahiyette bir harekette bulundu. Kral Selman bin Abdulaziz, G20 Liderler Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı. Zamanlama son derece önemliydi, zira yakın tarihte 1920’lerdeki İspanyol Gribinden sonra dünyanın başına gelmiş en ciddi salgınla karşı karşıya kalmıştık.
Son yıllarda birçok kişi, ‘küreselleşmeden’ duydukları rahatsızlığı ifade ediyor, ancak şu an kimse, bu amansız salgının küresel bir dayanışma gerektirdiğini inkâr edemez. Ülkeler bu süreçte pragmatizmi bir kenara koymakta, insanlardan birliktelik ve dayanışma sesleri yükselmektedir. Suudi Krallığı da bu çağrılara en hızlı yanıt veren devletlerden biri olarak, salgınla mücadelede öncü bir rol üstlenmiştir. Kral Selman’ı en gerçekçi ve dünya için iyi niyetler besleyen liderlerden biri olarak tanımlamamız tuhaf olmaz. G20 Liderler Zirvesi çağrısı da dünyanın geleceğine dair ortak bir düşün tezahürüdür. Kral Selman alınması gereken önlemlere dair yaklaşımıyla, adeta salgına; ‘artık buraya kadar, dünya evimizde daha fazla acıya sebep olamayacaksın’ demektedir. Şurası kesindir ki, tek başına düşlersek, düşler düş olmanın ötesine geçemez. Ancak aynı şeyi hep birlikte düşlersek, kesinlikle yeni bir şeyin doğumuna şahit oluruz. Müşterek düşler, olumlu değişimlere neden olur.
Kral Selman’ın G20 Liderler Zirvesi’ni toplamasının amacı, özellikle sağlık ve ekonomi alanlarında, dünyanın içine girdiği darboğazdan çıkış için bir yol aranmasıydı.
Sağlık sektörü açısından, hastalığı önleyecek aşıların bulunması için çabaların birleştirilmesi, bugün hastalığa maruz kalanların tedavi edilmesi ve gelecekte çıkabilecek bulaşıcı hastalıklara karşı küresel hazırlığın güçlendirilmesi, G20'nin sorumluluklarındandır. Bilindiği üzere G20 üyeleri her yıl milyarlarca doları, askeri alanlara ve silahlanmaya harcamaktadır. Söz konusu harcamanın bir kısmı sağlık alanına yapılmış olsaydı, bugünlerde insanlığın başına bela olmuş bu küçücük virüsün neden olduğu salgınla daha kolay baş edilebileceğinin farkına varılmıştır.  Ekonomi alanında ise, koronavirüs salgını deneyimi, neo-liberal kapitalizmin temel bir revizyona ihtiyaç duyduğunu gösterdi. ‘İnsan dâhil her şey alınıp satılabilir’ algısının bir an önce değiştirilmesi gerektiği iyice belirginleşti. Bretton Woods Anlaşmasının ardından süregelen dünya ekonomik sisteminin, korona felaketinin rahminde yeniden şekilleneceği anlaşıldı.
Haremeyn Hadimi Kral Selman, G20 Liderler Zirvesi’ni başarıyla yönetti. Zirve’nin sonuç bildirgesinde, küresel ekonominin arterlerine 5 trilyon dolar gibi bir meblağın pompalanması, finansal politikaların yeniden düzenlenmesi, ekonomik önlem yapılarının güçlendirilmesi ile salgının sosyal, ekonomik ve finansal etkilerine müşterek bir şekilde karşı konulması kararlaştırıldı.
G20 Zirvesi, önlenemeyen bu salgın tehlikesi karşısında, her bir devletin dar çıkarları yerine, ortak bir insani mücadeleyi somutlaştırması açısından son derece önemliydi. Zorbalığın geçmişte kalmasını dileyen Fransız filozof Raymond Aron’un düşlediği gibi, insani yaklaşımı öne çıkan bir toplum hayalinin filizlenmesi için bir umut ışığı doğmuş oldu.
Riyad’dan yönetilen G20 Zirvesi, bu salgın sona erdiğinde, yeni bir başlangıcın ilk adımı, daha doğrusu bir başlangıç noktası sayılacaktır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyaya egemen olan siyasi, ekonomik anlayış yeni ve köklü bir değerlendirmeye tabi tutulacaktır. Finansal ve ekonomik etkiye dayalı, çağdaş barbar ‘para otoriteleri’ başkalarının da kendileri gibi birer insan olduğunu kabullenmek zorunda kalacaktır. Doğu ve Batı’daki insanların geleceğini manipüle eden oligarşik gruplar, artık eski politikalarını sürdüremeyecektir.
G20 Liderlerinin, mal ve hizmet akışının, mümkün olan en kısa sürede doğal seyrine kavuşturulması yönündeki açıklamaları da önemlidir. Böylelikle küresel ekonomiye olan güven tazelenecek ve insanlık uçuruma düşmekten kurtulacaktır.
Bu kritik zamanda, G20 liderlerinin,  insani dayanışma ve merhamet duyguları harekete mi geçmiş oldu?
Liderler Zirvesi’nden birkaç saat önce, Pennsylvania Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Profesör Larry Jameson, New York Times aracılığıyla dünya politikacılarına bir mesaj gönderdi. Jameson; borsa ve finans kurumlarından önce, toplumların hayatını kurtarmaları için harekete geçmeleri çağrısında bulundu. Görünen o ki; G20 Liderler Zirvesi, insani ve asil bir tutum takınarak ‘dünya vicdanına’ ulaşmayı başardı. Gayet olumlu bir ortamda gerçekleşen zirveye uzaktan katılan liderler,  ek önlemler almak için gerekirse tekrar bir toplantı gerçekleştirebilecekleri hususunda uzlaştı.
Suudi Arabistan'ın dönemsel başkanlığında gerçekleşen G20 Zirvesi’nde liderler, yaşamı ve insan haysiyetini korumak hususunda birlikte hareket etme taahhüdünde bulundu. Ayrıca küresel ekonomik istikrarın sağlanması, güçlü ve dengeli büyüme oranlarının yakalanması için de yakın bir şekilde çalışma kararı alındı.
‘ABD siyaset dünyasının tilkisi’ olarak nitelenen Henry Kissinger gibi Kral Selman da, bir devlet adamı olarak, insani sınırların ve var olan risklerin farkındadır. Siyasetin başarısız olması durumunda, istikrarın ve devamlılığın sağlanması için önleyici tedbirler yaratmaya çalışır. Tarihi değiştirenler istisnai şahsiyetlerdir.