Memduh Muheyni
Al Arabiyya Genel Yayın Yönetmeni
TT

​İnsan, korona karşısında çaresiz değildir

Doktorlar ve uzmanlar koronavirüs için aşı bulma çabalarını sürdürüyor, hükümetler de ihtiyati tedbirler almaya devam ediyor. Öte yandan bazıları, insan inancı, yaşamı, bilimi ve geleceğine dair, eski ve karanlık çağlardaki düşünce biçimlerini canlandırarak, insanları paniğe sürüklemeye çalışıyor.
Şu anda dolaşımda olan birçok teori ve iddia var, müşterek noktaları ise, bu mikroskobik virüs karşısında insanın zayıf, aciz ve savunmasız olduğu yönünde. Bunu sadece sıradan insanlar değil, karamsar varoluşçu felsefenin işine yaradığı bazı entelektüeller de dillendiriyor. Kişisel kanaatim bu yaklaşımın fazlasıyla abartı içerdiği ve kötü niyetli kişilerce insanın medeni gelişimini yok saymak üzere suiistimal edildiği yönündedir. Veba ve hastalıklarla dolu ‘karanlık çağları’ sonlandırarak ‘gelişmiş müreffeh’ bir dünyaya kavuşmamıza olanak sağlayan bilimsel ilerleme hafife alınamaz.
Koronavirüsle yüzleşmek ve ona karşı önlemler almak insanın acizliğini değil, anormal koşullara karşı direnmek için gerçekçi davrandığını gösterir. İnsanoğlu, şüphesiz koronayı da diğer hastalıkları yendiği gibi yenecektir. Bunu yaparken de kendi aklına ve asırlar içinde oluşturduğu bilimsel piramite itimat edecektir. İnsana bu macerasında görünmez güçler yardım edecek değildir, bu da; bazılarının inanmamızı istediği gibi, çaresizliğine değil, büyüklüğüne ve kendine olan güvenine işaret eder.
İnsan yüzyıllar boyunca, rasyonel düşünce mirasına dayanarak, kendi geleceğini nasıl şekillendireceğini öğrenmiştir. Kendine güvenen insanlar, geleceğin daha fazla ilerleme barındırdığına inanır. Karamsar insanlar ise, geleceğin yıkım ve çöküş barındırdığını tasavvur eder. Bu sebeple, karamsarların ortaya koyduğu edebi eserlerde hayat dramatik bir şekilde son bulur, esasen onlar mutlu olunabilecek bir hayata inanmamıştır. Dolayısıyla sürekli insanın sınırlılığından ve zayıflığından dem vurmaktan haz duyarlar.
İnsanın zayıflığına dair konuşmalara, genelde insan başarısına ve özelde Batı medeniyetinin kazanımlarına saldırılar eşlik eder. Şöyle derler, “Eğer insan aciz ise ve tüm bu ilerleme en muhtaç olduğum anda işime yaramıyorsa, niçin medeniyetlere inanayım?” Sözde ‘hikmetle’ kılıflanmış bu yaklaşımların amacı, insanın medeni gelişimini hafife almak ve modernite yerine bir başka hayat tarzını ikame etmektir. İnsan aklının değeri ve gelişimi hakkında şüphe oluşturmak için bu sözleri tekrar etmektedirler.
Şahsen, insan ilerlemesine büyük hayranlık duyuyorum. Bizi hastalıklardan kurtardı, yaş standardını yükseltti ve yüzlerce salgından korunmamızı sağladı. Yüksek binalarda oturmamıza, saatler içinde dünyanın diğer yerlerine ulaşmamıza, şık kıyafetler giyip konforlu bir yaşam sürmemize olanak sağladı. Ben tüm bunları icat eden güçlü insanlara hayranım.
Bir virüs dolayısıyla tüm bu kazanımlar hakkında şüpheye düşmem mantıklı ve hakkaniyetli olmayacaktır. Üstelik pratikte virüsle baş edileceğine dair işaretler de ortaya çıkmıştır, hem de zaafına vurgu yaptıkları insanlar tarafından.