Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

İfade edilemeyen

Geçtiğimiz yıl bugünlerde Kahire’deydim. Kahire’deyken çok mutluydum. Kendime bir yıl geçmeden yeniden gitme sözü verdim. Arkadaşlarımdan çoğu uzunca bir süre ortalarda görünmemem nedeniyle beni Mısır usulü bir güzel azarladılar. Bu dostlarımdan biri de Gazetecilik Başkanı Ziya Reşvan (Diaa Rashwan). Katıldığımız bir televizyon programında, bu ihlali tekrar gerçekleştirdiği takdirde hakkımda mesleki bir soruşturma başlatmak ve beni cezaya çarptırmakla tehdit etmişti.
Uyarıya ihtiyacım yoktu. Kahire, benim için özlenen ve sevgili şehirlerden biri. Dostluklar ve anlılarla dolu şehirlerden biri. Kahire’ye gitmediğim yıllar benim için pişmanlık yıllarıdır. Erkekler, belirli bir yaştan sonra, biraz harap canlılığı geri kazanmak için her yıl kronik şikayetlerine göre belirlenmiş sanatoryumlara giderler. Belirli periyotlarla sağlık kontrolleri ve psikolojik testler yaptırırlar. Sıcak çamur, kaplıca ve saunalarda tedaviler uygulanır.
Kahire ziyareti tüm bunları telefi eder. Geçmişten ve şimdiden bir şeyler… Buradan bir cümle, oradan güzellik. Artık bunların bir eğlence mi bir sanrı mı yoksa gerçek mi olduğunu anlayamaz hale gelirsiniz. Nil bir deniz, tatlı bir deniz, kültür bir deniz… Bize karşılıksız bir şekilde Ahmed Şevki, Ümmü Gülsüm, Necib Mahfuz, Fatin Hamama, Yusra (Yousra), Necip er-Rihani (Naguib el-Rihani), Seyyid Derviş (Sayed Darwish), Beliğ Hamdi’yi (Baligh Hamdi) bahşeden bu cazibe ve tutulma şehri şu an kalabalıklar tarafından tehdit altında.
Ve tiyatro, sinema, basın, Rönesans, Taha Hüseyin ve doktorlar: Zeki Mübarek (Zaki Mubarak), Ahmad Hasan al-Zayyat, Saad Zağlul, Ümmü’l Mısriyyin, May Ziyade (May Ziadeh), Fatıma el-Yusuf (Rose al Yusuf), Nevâl es-Saadavi ve ilk Arap kadınları… Mısır’daki gazetelerde okuduklarımın yüzde 60’ı kadınlardan oluşuyor. Feraset sahibi, cesur ve sınır tanımayan edebiyatçı kadınlar.  Tüm bunlar, Özgür Genç Kız ve Herkesin Annesi Mısır uğruna.
Aileler albümlerinde, ailedeki fertlerin büyüme aşamalarını saklarlar. Yaşamımın birçok fotoğrafının Kahire'de çekildiğini düşünüyorum. Güzel dostlar ve önemli arkadaşlarım oldu orada. Hatta bazı mekanlarım oldu, Muhammed Abdu’nun şarkı söylediği mekanlar… Mekanlar insanlar ve anıları içine alan bir çerçeve haline gelirler.
Bu yıl, yıllık emniyetimi sağlayamadım. Seyahat yasağı ve karantinanın olduğu bir dönemde Kahire’ye gidemedim. Sanal seyahatle tatmin olmak zorunda kaldım. Tıpkı internet aracılığıyla yapılan ders ve toplantılar gibi. Ancak sanal Kahire’nin duygusal bir değeri yok. O bostanının bir gülüdür, kokusu olmazsa aynı tadı vermez.