Mina Ureybi
2009- 2011 yıllarında Şarku'l Avsat'ın Washington temsilciliğini yaptı.
TT

Filistin ve ‘gerekli olan’ destek

Filistin 70 yıldan uzun bir süredir işgal ve zulme maruz kalıyor. Şimdi ise gerçek anlamda bir Filistin devleti kurulmasını neredeyse imkânsız kılan ‘İsrail'in topraklarını ilhak etme planıyla’ birlikte yeni bir tehditle karşı karşıya. Dünyanın korona salgınıyla meşgul olduğu ve ABD’nin de Tel Aviv'in girişimini onayladığı bir zamanda böyle bir tehdit söz konusuyken Filistin'i desteklemek ve bu felaketi önlemek için pratikte neler yapılabileceği konusunda derhal harekete geçmek gerekiyor.
Bu, birtakım temennilerin ve arzuların ötesinde mevcut siyasi gerçekliğe odaklanmak anlamına geliyor. Filistin işgalden olduğu kadar davasının sömürülmesinden kaynaklanan zulümden ve birtakım tüccarların kendi çıkarları doğrultusunda meseleyi kullanmalarından da mustarip. Mesela İran Devrim Muhafızları’nın Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin öldürülmesinin ve takip edilen politikalar ile ekonomik sıkıntılar nedeniyle ülkedeki krizlerin artmasının ardından İran kendisini Filistin davasının ilk koruyucusu olarak göstermeye çalışıyor. İran Devrim Muhafızları, gerçeklik ve mantıkla hiçbir ilgisi olmayan resimler yayınladılar. Resimlerden birinde Kudüs Gücü Komutanı Süleymani, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ve Tahran’ın Abdülmelik Husi gibi bölgedeki adamları işgal altında bulunan Kudüs'te Mescid-i Aksa’nın önünde namaz kalıyorlar. Hayal gücüyle dokunan ve gerçeklikle herhangi bir şekilde ilgisi olmayan bu fotoğraflar, işgal karşısında bedel ödeyen Filistinlilerin onuruna ve fedakarlığına zarar veriyor.
Boş karikatürler ve sloganlar, Filistinlileri ve sadık Arapları kışkırtıyor. Çaresiz ve güçsüz olduklarını hissedenlerin duygularını körüklüyor. İsrail varlığının gerçekliğini göz ardı ederek Filistinlilere yardım etmek için somut adımlar atmak gerekiyor. Bugün en çok ihtiyaç duyulan şey, Filistin meselesi ile ilgilenenlerinin çabalarını birleştirmek, Filistin halkına destek olmak ve daha fazla toprak kaybının nasıl önleneceğine odaklanmaktır. Ayrıca yalan yanlış haberlerin içine çekilmemek ve bununla birlikte Filistin davasını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışanları da tetkik etmek gerekiyor. İsrail, politikalarını kabul eden Arap ülkelerinin olduğu yönünde haberler sızdırmaya çalışıyor ve normalleşme konusunda ilerlemeler kaydedildiğini ima eden açıklamalar yapıyor. Fakat bununla birlikte önceliklerin bütünüyle değiştiği hususunu göz ardı etmek mümkün değil. Ancak Arapların çoğu halen Filistin davası ile ilgilidir ve Filistin’in kaderi meselesi de halen gündemleri arasında yer almaktadır. Bu yalnızca duygusal sebeplerden kaynaklanmıyor. Aynı zamanda bölgeyi sakinleştirmek ve istikrarını sağlamak için de önem arz ediyor. 
Diğer yandan meseleyi basitleştirme ve işgalciye fayda sağlayan polemiklerle uğraşmak gibi bir risk var.  Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Filistin’e yönelik son yardımlarına ilişkin haberlerle meşgul olmak bunun bir örneğidir. Ancak çoğu zaman olduğu gibi bu haberler, yeterince doğrulanmamış kaynaklardan geliyor. BAE, Birleşmiş Milletler Filistin İnsani Müdahale Planı doğrultusunda BM Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Ofisi’yle doğrudan temas kurdu. BAE, Ben Gurion Uluslararası Havalimanı aracılığıyla Filistin’e 16.2 ton tıbbi malzeme ve ekipman gönderdi. Hiç şüphe yok ki bu birçok kişinin dikkatini çekti. Ancak bütün bunlar, ihtiyaçları değerlendirmesine göre dağıtmak üzere yardımı teslim alan BM Filistin Ofisi ile koordinasyon içinde yapıldı.
BM Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Nickolay Mladenov, Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada BAE’nin desteğinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi ve her şeyin en savunmasız Filistinlilere ulaşmasını sağlayacaklarını söyledi. Fitne çıkarmak isteyenler bu ayrıntıları aktarmadılar ve koordinatöre teşekküre etmediler. Ancak ‘ihtiyaç anında dayanışma’ Filistin'in hak ettiği şeydir. BAE bunu zamanında açıkladı.
BAE, UNRWA'nın ekonomik krizini çözen dört Körfez ülkesi arasında yer almasının ardından temmuz ayından itibaren BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Danışma Komisyonu’nun başkanlığını üstlenecek. UNRWA'nın en büyük bağışçılardan olan BAE'nin işgal altındaki Filistin topraklarındaki çeşitli sektörleri finanse etmek için 2013'ten Nisan 2020'ye kadar olan dönemde 828,2 milyon dolardan fazla katkıda bulunduğu ifade ediliyor. Bazı İsrailli yetkililer, bazı Arap ülkeleri tarafından İsrail planlarının zımnen onaylandığını ima etmeye çalışıyorlar. Fakat böyle bir şeyin bölge için felaket olacağı ve iki devletli çözümü oradan kaldıracağı konusunda bir fikir birliği var.
BAE Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed, İsrail’in Batı Şeria’daki Filistin topraklarını ilhak etmek ve burada egemenlik kurmak yönündeki planı karşısında endişe duyduğunu dile getirdi ve bu adımı kabul etmediğini söyledi. 10 Mayıs’taki açıklamasında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun bu adımların Araplar tarafından örtülü onay aldığı yönündeki sözlerini reddederek bunun Arap tutumunun gerçekliğiyle çeliştiğini söyledi. Aynı şekilde Suudi Arabistan Krallığı ve Ürdün, İsrail eylemlerini reddettiklerini açıkladılar.
İsrail, kasım ayında yapılacak ABD seçimleri öncesinde tek taraflı çözümler dayatmaya çalışıyor. Çünkü seçimler, İsrail'in istediği her şeyi temin eden Donald Trump dönemini sona erdirebilir. Demokrat Joe Biden, işgal altındaki Kudüs'te açılan büyükelçiliği devam ettirme yönündeki niyetini açıklamış olsa da perde arkasında Demokratların çoğunluğu İsrail'in daha fazla Filistin toprağı ilhak etmesini istemiyorlar. Böyle bir adımın barışı neredeyse imkansız hale getireceğini biliyorlar.
Bugün Arap ve uluslararası taraflarla etkili ve rasyonel ittifaklar kurmak, somut çözümler bulmak ve çok geç olmadan İsrail hükümetinin tehlikeli eğilimlerine karşı koymak gerekiyor.